Yeni kavramlar, farklı yorumlar
Ayşen Eren
Son Köşe Yazıları

Yeni kavramlar, farklı yorumlar

22.08.2014 15:50
Güncellenme:
Takip Et:

Bilimi bilim insanları yapar diye kabul edilir. Yirmibirinci yüzyılla birlikte “Bilimi kim yapar? Bilim nasıl yapılır?” sorularının cevabı da değişmeye başladı. Artık bilimi bilim insanı olmayan halk da yapıyor. Buna da “Halk Bilimi” deniyor. Halk Bilimciyi, Silvertown, “Bir bilimsel araştırmanın parçası olarak veri toplayan ve / veya işleyen gönüllü” olarak tanımlıyor.

Halk bilimciler genellikle, iklim değişikliği, su kalitesi takibi, koruma biyolojisi, istilacı türler, nüfus ekolojisi ve takibi gibi geniş coğrafi alanlarda, uzun süreli, yüksel hacimli bilgi toplamayı gerektiren ekoloji ve çevre bilimi projelerinde çalışıyorlar. Halkın katkı vermeye başladığı ilk bilimsel alan, ornitoloji. Ornitoloji alanındaki en eski halk bilim örneği, Kuzey Amerika’da 1900 yılında bu yana yapılan Kırismıs Kuş Sayımı. Türkiye’de ornitoloji alanındaki halk bilim çalışmaları nispeten yeni. Gönüllü halkın desteği ile Kış Ortası Su Kuşu Sayımları 2002 yılından bu yana yapılıyor. Türkiye’nin Anonim Kuşları grubu, TRAKUS, halk bilimi çalışmalarının en güzel örneklerinden birini sunar.

Yirmibirinci yüzyılda bilgi paylaşımının hızlanıp, kolaylaşması; ortak yazılımların yaygınlaşması; halkın iş gücü hacminin büyüklüğü, bilgi ve becerilerinin toplam kalitesi ve gönüllü çalışması; bilimsel projelere finansal destek sağlayan kurumların halk katılımını giderek önemsiyor olması “Halk Bilim” projelerinin yaygınlaşmasına neden olacaktır.

DAYANIŞMACI BİLİM (SOLIDARITY SCIENCE)

Bu kavram ilk, sosyal hareketlerin aktörleri ile bu hareketleri araştıran bilim insanları arasındaki ilişkileri irdelerken ortaya çıkar. McCustor, dayanışmacı bilimi tanımlarken, Gramsci’nin “organik entellektüel” kavramından yararlanır. Gramsci entellektüellerin toplumdaki rolleri ve birlikte yaşadıkları toplumla ilişkileri üzerinde uzun süre kafa yorar. O’na göre, toplumdaki entellektüelleri entellektüel olmayanlardan ayıran özellik toplumda üstlendikleri roller ve işlevlerdir. Her sosyal grup kendi organik entellektüellerine ihtiyaç duyar ve onları yaratır. Modern dünyada, teknik eğitim modern entellektüelleri yaratan yeni bir ortam sağlar. Modern entellektüeller, günlük hayatta, sahip oldukları bilgiyi kullanıp yaratarak ve organize ederek yani, ortaya koydukları elle tutulur, gözle görülür çalışmalar ile toplumu etkileyip ikna eden, uzman kişilerdir. Ait oldukları sosyal sınıfın içinden çıktıkları için “organik”tirler. Gramsci’nin “organik entellektüel” tanımı dayanışmacı bilim yapan bilim insanları için kullanılabilir. Nitekim, Rocheleau’nın çizdiği “dayanışmacı bilim insanı” portresi, bilgi ile pratiği bir araya getiren, kültürel, politik ve ekolojik yaklaşımları harmanlayıp birleştiren, sosyal hareketler ve bu hareketlerde aktif rol oynayan aktörler için ve onlarla birlikte bilim yapan kişileri resmeder ki bu Gramsci’nin “organik entellektüel”i ile kardeştir. Rocheleau’nun sunduğu portre, Gramsci’den farklı olarak, ait olduğu topluma değil, bilimsel olarak araştırırken organik bağ kurduğu topluma hizmet eder. Bu açıdan da aktivist karaktere sahiptir. Bu bağlamda kısa bir süre önce kaybettiğimiz Avukat Noyan Özkan örnek bir dayanışmacı bilim insanı olarak değerlendirilebilir.

YOKSULLUK KAPİTALİZMİ (POVERTY CAPITALISM)

Konferanstaki açılış konuşmasında Ananya Roy’un bahsettiği konulardan birisi yoksulluk kapitalizmi idi. Kitabının da adı olan bu kavram dünyada giderek yaygınlaşan ve derinleşen yoksulluğun nedenlerini irdeliyor. Ananya Roy ile söyleşi yapan Josh Leon, çarpıcı bir örnekle yoksulluğun boyutunu ve zengin-yoksul arasındaki farkın büyüklüğünü gözler önüne sermiş. Dünyanın en zenginleri beşyüz civarında. Bir sinema salonunu ancak dolduracak sayıdalar. Fakat her zengin, yaklaşık 400 milyon insanın sahip olduğu tüm para kadar paraya tek başına sahip. Ananya Roy’a göre yoksulluk kapitalizmi Güney yarımküre veya Kuzey yarımküreye özgü coğrafi bir kavram değil. Tümüyle kalkınmayla ilgili ve kalkınmakta olan ülkeler için tasarlanmış dünya düzeninin parçası. Yoksullukla mücadele için Muhammed Yunus tarafından geliştirilen mikrofinans yöntemini de bu bağlamda irdeleyip eleştiriyor. Mikrofinans yoksullara, yoksulluk sarmalından çıkmaları için destek vermek üzere tasarlanmasına rağmen, uygulamada global finans dünyası için karlı bir yatırım ürünü haline gelmiş, diğer yandan devlet kontrolünde verildiği için tümüyle devletin desteğine muhtaç ve her ülkede bir şekilde kendi bürokrasisini oluşturmuş. Bu iki sonuç mikrofinansın ruhuna aykırı ve ilkeleri ile çelişiyor. Diğer yandan mikrofinans ile yoksullun kalkınması finanse edilirken bir yandan yoksulluğun ana nedenleri gözden uzaklaştırılıyor. Yoksulluğun ana nedeni kredi alamamak veya sermaye bulamamak değil, yapısal olarak yaratılan sınıf, ırk ve cinsiyet eşitsizlikleri nedeniyle güç sahibi olamamaları ve sömürülerek çalıştırılmaları. Genel olarak, mikrofinans yoksulluk nedenini sistematik olarak politikaların dışına çıkıyor, apolitik hale dönüştürüyor.

Mikrokredi ülkemizde de uygulandı. Fikret Adaman ile Tuğçe Bulut “500 Milyonluk Umut Hikayeleri: Diyarbakır’dan İstanbul’a Mikrokredi Maceraları” kitabında Türkiye’deki uygulamayı anlatmışlar. Bu kitabı Ananya Roy’un gözlüğü ile bir kez daha okumak lazım.

SOSYO-EKOLOJİK AYARLAR (SOCIO-ECOLOGICAL FIX)

“Fix” sözcüğünü sosyo-ekolojik çerçevesinde çevirirken “tamir”, “yama” ile “ayar” arasında kararsız kaldım. “Fix”i, kapitalizmin yarattığı çelişkilerden dolayı planladığı gibi yolunda gitmeyen, yürümeyen, çalışmayan mekanizmaları ve sistemleri kısa süreli çalışır hale getirme gayreti olarak tanımlıyorum ve kararı okuyucuya bırakıyorum.

Kapitalizm sermaye birikimi için çalışır. Sermaya birikimi tüm dünyaya ve yerel haklara ait varlıklara ve doğal kaynaklara el konulması ile mümkündür. Özünde, doğal kaynakların sınırlı olmasından kaynaklı çelişkileri barındırır ve doğal kaynakları pazarda satılacak ürüne çevirirken yaratılan kirlilik, bu kaynakları kullananların bu haklarından mahrum bırakılmaları gibi sorunlar yaratır. Bu çelişki ve sorunlar, sosyo-ekolojik ayarlar ile geçici olarak yatıştırılır. Bu bağlamda yenilenebilir enerji yatırımları sosyo-ekolojik ayar olarak değerlendirilebilirler. Yenilenebilir enerjinin çok geniş bir uygulama alanı vardır ve yoğun sermaye gerektirir. Sermaye için yeni bir yatırım alanı açmış, şirketler için yeni bir karlılık imkanı yaratmıştır. Şehirlerin çevrelerindeki doğa alanlarını yok ederek büyümeleri de bir diğer sosyo-ekolojik ayar olarak kabul edilebilir.

Sosyo-ekolojik ayar kavramı üzerinden sosyal ve ekolojik krizleri okumak, bakış açımızı zenginleştirir mi? Bu bilim dünyasının halen tartıştığı bir konu.

Yazarın Son Yazıları

Validebağ Korusu: Halk direnişini bir din ve doğa diyaloğuna dönüştürmek

"Allah tam anlamıyla 'çevre'mizder." Seyyid Hüseyin Nasır

Devamını Oku
28.11.2014
Bir Müzenin Vatandaşlık Üzerine Anlattıkları

Amerika seyahatimde ‘Birmingham Civil Rights’ enstitüsünün müzesini gezme imkanı buldum. Bu müzenin anayoldan yönlendirme levhalarından tutun şehrin içindeki konumuna, girişteki müze memurlarının her ziyaretçiye yaptığı uyarıdan aktardığı tarihi olaylara kadar anlattığı o kadar çok öykü var ki.

Devamını Oku
31.10.2014
Organik Etiket Yeterli mi?

Dünyanın sağlığı bozulurken ben ‘organik’ beslenerek sağlıklı kalabilir miyim? Bu noktada satın aldığımız yiyecekten ‘emin olmak’ yeterli olmuyor, yiyeceğin en kısa mesafeden soframa gelmesi yani üreticinin yerel olmasının gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu bağlamda üreticinin kullandığı girdileri de yerelden sağlaması önem kazanıyor.

Devamını Oku
30.09.2014
Kendi imgesinden bir dünya yaratmak

Eğitim ve çalışma amacıyla bir süre yaşadığım Amerika Birleşik Devletleri’ni yaklaşık 20 yıl aradan sonra tekrar ziyaret ettim. Geçen süre zarfında ülke değişirken benim ülkeyi görmek için kullandığım gözlüklerde değişti.Yeni gözlüklerim ile bakınca gördüm ki Amerika Birleşik Devletleri giderek ‘Varlık İçinde Yokluk Yaşayanların Ülkesi’ ne dönmüş.

Devamını Oku
01.09.2014
Nasıl seçmeli?

Michael Schulson tarafından kaleme alınan ¨Nasıl Seçmeli?¨ başlıklı yazı şu cümle ile başlıyor, ¨Mantığınızın yararsız olmanın da ötesinde hiç işe yaramaz olduğu durumlarda, bazen en mantıklı seçim karanlığa rastgele atış yapmaktır¨.

Devamını Oku
24.08.2014
Kırsal Yaşamın, Küçük Çiftçiliğin Savunucusu Wendell Berry

Amerikalı yazar, şair, çiftçi, küçük çiftçi hakları savunucusu ve çevre aktivisti Wendell Berry’i tanımam tesadüfen oldu. Yale Üniversitesi’nin davetlisi olarak bir sohbet toplantısı için geldi. Toplantı şehrin en büyük salonunda düzenlendi. Dinleyiciler binanın girişinde upuzun bir kuyruk oluşturdu, salon tıklım tıklım doldu.

Devamını Oku
24.08.2014
Tamam mıyız?

Gezi olayları ile başlayan halk hareketi 17 Aralık 2013’de ülkeyi sarsan rüşvet skandalı nedeniyle büyüyerek devam ediyor. Bu ikinci dalga ilkine göre daha yaygın, güçlü ve Türkiye demokrasi tarihinde önemli ve farklı bir yeri var. 30 Mart yerel seçimleri yaklaşırken Gezi kamusal hareketini ve Türkiye demokrasisini John Dewey ile okumak ve irdelemek istedim.

Devamını Oku
24.08.2014
Kentsel dönüşüm mü? yoksulların mülksüzleştirilip şehir dışına itilmesi mi?

“Kentsel Dönüşüm” projeleri kötüye giden ekonomileri, zenginlerin lehine, yoksulların aleyhine devlet eliyle geçici olarak canlandırma projeleri. Bu projeleri incelerken sorulacak anahtar sorular, “Kim Kazandı? Ne Kazandı? Kim Kaybetti? Ne Kaybetti?” Nevşehirli teyzenin anlattıkları, cevapları bulmamız için bize yeterli ipucu veriyor.

Devamını Oku
24.08.2014
Bilim iktidar ile çelişirse...

2012 yılında kamuoyuna yansıyan üç vaka, post-yapısal bir yaklaşımla “İktidar bilgiyi neden değersiz kılmaya çalışıyor?” sorusunu sormamızı gerekli kıldı.

Devamını Oku
24.08.2014
“Allah tam anlamıyla “çevre”mizdir.”

Doğu Karadeniz bölgesinde HES’lere, Gerze’de termik santrala, Kaz Dağlarında maden şirketlerine karşı verilen mücadeleler gibi sesini duyurabilmiş mücadelelere din adamları ve İlahiyat fakültelerinin hocaları neden ilgi göstermez ve halkın yanında yer almaz?

Devamını Oku
24.08.2014
Davıd Harvey’den kapitalizmle mücadele formülü

Harvey’e göre, kapitalist karşıtı argüman, sistemin sürekli büyüme ihtiyacı üstüne kurulmalıdır. Çünkü sermaye yaşayabilmek için sürekli artmalı, büyümelidir. Büyümezse, kar yok demektir ve yok olur.

Devamını Oku
24.08.2014
Yaşamı savunmalıyız!

Doğa Derneği’nin Damocracy* İnsiyatifi ile organize ettiği Dünya Nehirler Konferansı Güney Amerika’da Amaxon Xingu nehri, Arjantin’de Mapuçi nehirleri, Ortadoğu’da Dicle, Afrika’da Turkana Gölü kıyısında yaşayan ve büyük barajlara karşı mücadele edenleri bir araya getirdi.

Devamını Oku
22.08.2014
Yeni kavramlar, farklı yorumlar

Amerikan Coğrafyacılar Birliği’nin 109 yıldır düzenlediği ve altı binden çok sunum, poster sunumu, çalıştayın yapıldığı yıllık toplantıda coğrafya, sürdürülebilirlik ve Coğrafi Bilgi Sistemleri konusundaki teorik ve uygulama çalışmaları yer aldı.

Devamını Oku
22.08.2014
Bir göl, bir nehir, bir şehir

Bir ramsar alanı olan “Burdur Gölü”

Devamını Oku
22.08.2014
Ekoloji demokrasisi

Bir AVM’nin bir mahalleden daha fazla elektrik tükettiğini biliyor musunuz? Yani bir yandan Hasankeyf’e, Loç’a baraj yapılmasın derken diğer yandan AVM’ye karşı çıkabilmenin göz önüne alınması gerekir. AVM’ler enerji emicidir.

Devamını Oku
22.08.2014
Gece-kondular, gökten-kondulara karşı

Onlar tek katlıydılar, bahçeleri vardı.Devlet politikalarının eseriydiler. Seçimlerde politikacıların göz bebeğiydiler. Yıllar boyu yerel ve genel seçimler öncesi oy toplamak isteyenlerin ziyaret edip sözler verdiği yerlerdi...

Devamını Oku
22.08.2014
TAKSİM GEZİ: Park Savunmasından Toplumsal Harekete

Değişiyor, tazeleniyor, canlanıyor ve soruyoruz: Nasıl yaşamak istiyorum? Nasıl bir ülkede yaşamak istiyorum? Yaşadığım ülke nasıl yönetilsin istiyorum? Ülke yönetiminde nasıl bir rol almak istiyorum?

Devamını Oku
22.08.2014
Çıralı'da neler oluyor?

Caretta caretta’ları, tarihi ve doğal zenginlikleri, eşsiz plajı ile dünyaca ünlü sakin, sessiz Çıralı, geçtiğimiz günlerde köylülerin yaptığı eylemler ile manşetlerdeydi: “Çıralı’da Halk Dört Gündür Ayakta ve Çıralı’yı Beklemeye Devam Ediyor”

Devamını Oku
20.08.2014