Bedri Baykam
Bedri Baykam bedri.baykam@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Erdoğan Savaşını Arıyor!

27 Eylül 2011 Salı
\n\n\n

Gazeteler aynı soruyu soruyorlar:Hani komşularımızla sıfır sorun var diye övünüyorduk, şimdi tersine her gün savaş tamtamları çalan ülke olduk. Ne oldu? Sorunun yanıtı zor değil.

\n

Hani kavga çıkarmaya karar vermiş bir adam girer bir kahveden içeri: Bana omuz mu attın?”, “Bana yan mı baktın? Yanıt da pek fark etmez. Çünkü aynı kapıya çıkar. Hedef kavga başlatmaktır.

\n

Bakıyoruz Suriye, Kıbrıs, İsrail, Libya, İran başta olmak üzere, herkesle aramız kötü! Ermenistan, Yunanistan, Irak da bizimle arası muhteşem olmayan ülkeler. Peki, nedir bu ani değişimin gerekçesi? Yanıt şu: Türkiye sınırları artık Erdoğana dar geliyor. Burada her güç cebinde! Karşısına çıkan AKP’ye benzemeye çalışan muhalefet partileriyle de tatmin edici bir kapışma yaşayamaz! Bu coğrafyada her şey ona kolay geldiğinden başka ufuklara açıldı. Bu sürekli güç ve zirve arayışı derinlik sarhoşluğunun bir benzerini yaratıyor... Artık ona bir tarihi sıfat lazım.Kurtuluş Savaşı kahramanları Atatürk ve İnönü”, “Kıbrıs fatihi Ecevit”, “Falkland fatihi Demir Leydi Thatcher gibi sıfatlara sahip değil Erdoğan. Hatta şöyle uzun uzun anlatılır bir 68 öğrenci liderliği de yok! Yani o ünlü van minüt çıkışından başka eylemi hatırlanmıyor, ki o da sonsuza dek sizi taşıyamaz! Dolayısıyla hedef gerginlik kollayıp bir yerlerin fatihi olarak yerini sağlamlaştırmak. Sabahtan duyuyoruz, Erdoğan vizyonunu Obamayaseçim için isterseniz gelip mitinginizde de konuşma yaparım (!) diyecek kadar büyütmüş. Yani Arap dünyası da onu kesmiyor artık! Peki, ben yanılıyor muyum? Mümkün, ama en azından Başbakan bu havayı yayıyor!

\n

Aslında dış politikada Erdoğanın kafası çok karışık. Özellikle Ortadoğu ve Arap dünyasında arapsaçına dönmüş çıkar ilişkileri çalkalanıyor. Bir yandan Ortadoğunun yeni bölgesel lideri olmak isteyeceksin, bir yandan 1 milyon Iraklıyı yok edecek Amerikan ordusuna toprağını açmak için Meclisten -başaramadan- izin istemiş olacaksın. Bir yandan İsrailden ödülleri kabul edeceksin, bir yandan Mavi Marmarayı öne sürüp Peresle olan atışmanı sıcak savaşa dönüştürmeye çalışacaksın. Bir yandan Beşşar Esadla maddi-manevi-ailevi, her konuda kol kola gireceksin, ardından rüzgâr dönünce adamı bir kalemde harcayacaksın. Bir yandan İranın nükleer silah çabalarını destekleyeceksin, bir yandan da ABDnin füze kalkanı projesine evet deyip bu sistemin radarlarının Türkiyede konuşlandırılmasına izin vereceksin. NATOnun raporuna kızacaksın, ama ona rest çekmeyip İsrail elçisine git diyeceksin. ABye sözde girmeye çalışacaksın, ama Güney Kıbrısın Akdeniz aramalarına karşı hemen senaryoyu çalıştırıp arama ve savaş gemilerini denize salacaksın. Çelişkiler saymakla bitmez, ama bu ortamda da pek fark etmez, hatta işe yarayabilir. Böylece kavgada Bu adam bana niye vurdu diye soru soran herkes bu tablodan kendine uygun yanıt çıkarabilir(!).

\n

Diplomasi, işine geldiğinde Biz diğer ülkelerin iç işlerine karışmayızdeyip sonra o ülkenin liderine Derhal halkın sesini dinle, görevi bırakdiye emirler yağdırmaktır. Tabii Arap dünyasınılaik (!) bir demokrasiye doğru itmek kolay hedef değil: diktatörlerin baskısına isyan eden halklar, bu sözde Arap Baharı sonunda demokrasiye geçemezler. Olsa olsa ya emperyalizmin kucağına teslim olurlar, ya şeriatçı bir baskı rejiminin ya da yeni bir diktatörün boyunduruğuna girerler. Çünkü bu ülkeler 1923 veya 1960 devrimini yaşamamışlardır. Ne kadın-erkek eşitliği, ne laik bir hukuk anlayışı, ne yüksek bir eğitim, ne yerleşik bir bağımsız sivil toplum örgütleri görmüşlerdir! Herhalde Erdoğan içindenYa, bu halklar da beni seviyor, şuraların yönetimi de bize bağlanamaz mı referandumla?düşüncesini geçirmektedir.

\n

Savaş merakı birçok açıdan hayra alamet değil. Birincisi insan hevesini almak için ülkesini karanlık savaşlara taşımaz. Atatürkün fotoğrafları önünde ulusa seslenmek yetmez, Yurtta sulh, cihanda sulhsözlerini uygulamak gerekir! İkincisi, savaşa mecbur kaldığınız bir kötü senaryoda da hatırlarsınız ki, savaş orduyla yapılır. İyi de TSK bugün psikolojik harekâtla çökertilmiş ve özgüvenini kaybetmiş, yaralı bir kurumdur. Bugün Türkiye tam tersine savaştan uzak durmaya mecbur olduğunu bilerek hareket etmelidir. Üçüncüsü de, dikkat etmek lazım, bir gün biri çıkıp sana der ki Bana demokrasi ve laiklik dersi vereceğine önce kendi ülkene bak”. Ama tabii bütün bunları rahatça çöpe de atabilirsinNasıl olsa MGK dahil her platformda bir kuş kadar özgürsen, kim tutar seni!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kâbus gibi bir kasım... 28 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları