Hırsızlarım Yakalandı!
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Hırsızlarım Yakalandı!

29.06.2014 02:49
Güncellenme:
Takip Et:

“Hırsızlarım” dediysem, devlet katındakilerden bahsettiğimi sanmayın; onların yakalanmasına biraz daha vakit var.
Benim bahsettiklerim onları örnek alanlar; “Soymak serbestmiş; hırsızlık da muteber iş” deyip otomobile, haneye destursuz girenler…
3 hafta önce bu köşede, hırsızımdan söz etmiştim. (http://www.cumhuriyet.com. tr/koseyazisi/80889/Salona_ indim__Hirsizim_Orada.html)
Önce arabam soyuldu:
Bankamatikten para çekmek için birkaç dakika durdum; döndüğümde ön koltuğa bıraktığım sırt çantam yoktu. Tabii içindeki bilgisayarımla (ve onun içinde yeni yazdığım kitabın taslağıyla) birlikte…
Meğer uzaktan kumandayla kilitlenen araçlar için bir “jammer” geliştirmişler. Siz kumandaya basıp aracı kilitledim sanıyorsunuz, sizi gözleyen hırsız, “Bir çaylak daha düştü” diye sizinle aynı anda kilidi kilitleyen tuşa basıyor ve gelip işi bitiriyor.
Tabii ardından o bildik süreç başlıyor:
Karakol, ifade, parmak izi, “Son zamanlarda çoğaldı bu işler” sohbetleri, “İnsan yedeklemez mi?” nasihatleri.. vs…
“Bakalım hırsız benim kitabı ne zaman bastıracak” diye beklerken iki hafta sonra pazar sabahı 9’da bir gürültüyle uyanıp salona indim; bir adam kapıdan çıkmak üzere… “Gel buraya” demeye kalmadı, anında sıvışıp sırra kadem bastı.
Güvenlik kamerası, soygunu anı anına kaydetmişti. Ama neye yarar; hırsız, 1 dakika içinde masanın üzerindeki cüzdanımı ve daha önemlisi Mehmet Ali Birand’ın hediyesi saatimi kapıp çıkmıştı.
Tekrar karakol, ifade, parmak izi, “Çok yaygınlaştı hırsızlık” sohbetleri, “Keşke alarmı kursaydınız” nasihatleri.. vs…
15 günde iki kez soyulunca insan, ister istemez bu ikisini ilişkilendirip soyguncuların bir şeylerin peşinde oldukları paranoyasına kapılıyor.

***

Her neyse… İki karakolda epeyce vakit geçirdikten sonra tam umudu kesmiştim ki Beşiktaş Emniyet Amirliği’nden bir telefon geldi. Son derece kibar Emniyet Amiri, “Size iyi bir haberim var” diye buyur etti. Önünde kalın bir dosya vardı; içinde ise bizim hırsızın her açıdan çekilmiş görüntüleri ve ifadeleri…
Çevredeki güvenlik kameraları, onu bir Japon turist kafilesinin içine düşmüşçesine ayrıntılı kaydetmişti. Arabayı görmesi, gözcüsüyle haberleşmesi, kapıyı açıp çantayı alması, kendi arabasına binip kaçması; hepsi belgelenmişti.
Polis, kaçan arabayı onlarca kamerayı tarayarak takip etmiş, sonunda biraz da tesadüfen trafikte yakalamıştı.
Hırsız içeri alınmıştı; ama suçu kabul etmemiş, bilgisayar ise kayıplara karışmıştı. Bundan sonrası, hırsızın ve hâkimin insafına kalmıştı.

***

Ardından bizim mahallenin karakolu aradı.
Güpegündüz evi soyan hırsız, paraları aldıktan sonra cüzdanı yol üzerindeki bir bahçeye fırlatmıştı. Peş peşe birkaç eve girip benim gibi birkaç ev sahibiyle yüz yüze geldiği için de eşkal bırakmıştı. Polis, titiz bir çalışmayla şüpheliler albümünden asıl faile ulaşmıştı.
O da içerdeydi.

***

İki hafta içinde iki soygunun kurbanı olmayı başarmış ve çok önemsediği kitabıyla çok değer verdiği saatini kaptırmış biri olarak bu tatsız deneyimlerden birkaç şey öğrendim:
1. Hırsızların iyice gözü kararmış.
2. Güvenlik kameraları epey yaygınlaşmış.
3. İstanbul polisi hırsızlık konusunda çok uzmanlaşmış.
“Ders aldın mı?” derseniz; evet:
Size de tavsiyem; kilitlerinizden emin olun, bilgisayarınızı mutlaka kopyalayın, soyulduysanız işin peşini bırakmayın.
Ve son sözüm hırsızlara:
“İster sokakta iş görün, ister devlette; ‘Sıfırlarız, sonunda da yırtarız’ sanmayın. Kaçış yok. Bir gün enseleneceksiniz.”

CHP’de İhsanoğlu çatlağı
CHP içten içe kaynıyor. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı, partiyi birbirine kattı. Adaylık başvurusu için milletvekili imzasının da şart koşulması, İhsanoğlu ismine karşı olanları isyan ettirdi. Adaylığı, “CHP’nin hepten sağa dümen kırmasının tescili” olarak görenler, buna alet olmak istemiyor.
Parti disiplini
gereği kerhen imza atanlar kadar, “İsteyen imzalasın, istemeyenler serbest bırakılsın” diyerek uzak duranlar da var. Deniz Baykal’ın imza vermek istemeyenler arasında olduğu biliniyor. Kılıçdaroğlu’nun -muhtemelen Memduh Hacıoğlu’nun evindeki yemekte, Kemal Derviş’in önerisiyle ve hiçbir parti organına danışmadanİhsanoğlu’nu aday göstermesi, kendi genel başkanlığını da riske eden bir hamle olarak görülüyor.
MHP tabanından gelebilecek oylara karşın CHP tabanından kaçması muhtemel oylar ve küstürülecek seçmenler düşünüldüğünde, bir seçim yenilgisinde kaybeden sadece İhsanoğlu olmayacaktır. Erdoğan seçilirse CHP’de yine “Kurultay’a” sesleri yükselir. Genel seçim arifesinde bu intihar dalışına değer miydi?  

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016