Enerji ihtiyacı ve kalkınma “makyajı”nı sildiğinizde, Yırca’daki 6 bin zeytin ağacının bir gecede katledilmesinin tek sebebi vardı:
Kolin şirketinin kâr hırsı.
Yırca’da “acele kamulaştırma” sürecini beklemeden ağaçları kesen şirketin, yasalar ve hukuk kurallarıyla ilişkisi daha önce de pek parlak değilmiş.
Bundan yedi yıl önce Çanakkale’de işlettiği limandaki akaryakıt kaçakçılığı operasyonu sonrasında başlayan hukuk sürecinin halen devam ettiğini öğrendik.
Kamuoyunun o dönem şirket sahibi Celal Koloğlu’nun gözaltına alınıp bırakılmasıyla hatırlayabileceği bu operasyonun ardından açılan kamu davasında ağır ceza mahkemesinde yargılandığını; birden fazla suçtan mahkûm olduğunu ise pek bilen yok. Yargıtay aşamasında -çok ilginç gerekçeler-le- bozulan bu mahkûmiyetlerin ardından davanın Çanakkale’de halen sürdüğünü de.
***
Koloğlu’nun da aralarında bulunduğu 24 kişinin yargılandığı ve 4. Ceza Dairesinin Koloğlu hakkındaki bütün mahkûmiyet kararlarını bozduğu bu dava; sahte evraktan rüşvete, çevreyi kirletmekten akaryakıt kaçakçılığına uzanan kapsamlı bir iddia-nameye dayanıyor.
Nihai kararın henüz verilmediği bu dosyada, savcılık iddianamesinde Koloğlu’nun bu suçları “fazla kazanç” saikiyle işlediği kayıtlara geçmiş.
Kolin’in bugün Soma’da ağaç kesimi olarak görünen “fazla kazanç” hırsı, 2007’deki iddianamede kamu davası açılırken -özetle ve kısaltarak- şöyle anlatılmış:
?Kolin Grubu bünyesindeki Çanakkale Liman İşletme Sanayi AŞ’ye ait Kepez Liman İşletmesi, 2005’te “atık kabul tesisi” lisansı alıyor. Bu lisansla şirkete, Çanakkale Boğazı’ndan geçen ve atık vermek isteyen gemilerden atık alma yetkisi veriliyor.
?Slop, sintine suyu, slaç, pis su ve çöp gibi petrol ve petrol türevi bu atıkların, alındıktan sonra, zemin üzerinde sızdırmaz ve geçirimsiz özellikte depo, tank ve konteynırlarda muhafaza edilmesi gerekiyor.
?Böyle yapılması gerekirken işletme ve yöneticileri; “fazla kazanç elde edebilmek” için, boğazdan geçen yerli ve yabancı gemilerden aldıkları atıkları, dönüşümü mümkün 1. kategori atık yağmış gibi belgeler düzenliyor; alım esnasında belgelere farklı miktarlar yazıp tesisten dışarıya çıkarıyor.
?Acıöz ve Denge Petrol şirketleri aracılığıyla piyasaya sürüyor. Tesiste kalan bir kısım atıklar da Çanakkale yeni otogar alanı olarak belirlenen boş araziye gömülüyor.
Olayları böyle anlatan savcılık iddianamesinde; bu işlemler nedeniyle petrol piyasası kanununa muhalefet, çevreyi kirletmek, rüşvet almak vermek, sahte evrak tanzimi, çevre kanununa muhalefet ve telsiz kanununa muhalefet suçlarını işledikleri iddiasıyla dava açılıyor.
Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi de 13 Ekim 2009 tarihli kararında şöyle diyor:
“ ...piyasaya sürülmesi yasak olan 2. kategori atık yağın, 1. kategori gibi gösterildiğini, 2. kategori atıklara nafta, solvent gibi katkı maddeleri katılarak akaryakıt ürününe dönüştürülerek piyasaya sürüldüğü, kaçak petrolden arta kalan katı atıkların Yenişehir Mezarlığı yanındaki dolgu alanına döküldüğü, bu işlemin Çanak-kale Belediyesi’ne ait araçlarla yapılıp olay tarihinde Fen İşleri Müdürü olarak görev yapan sanık A.T.A’nın görev alanına giren belediyeye ait araçların kullanılması ve katı atıkların dökülmesi işlemini rüşvet karşılığı gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.”
Kararda “bu usulsüz iş ve işlemlerin Celal Koloğlu’nun talimatı, yol göstermesiyle gerçekleştirildiğinin iletişim tespit tutanaklarından belli olduğu”nun altı çiziliyor.
Koloğlu’na bu kararla verilen; ancak Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2 Nisan 2012 tarihli kararıyla bozduğu mahkûmiyetleri şöyle:
?Piyasaya kaçak petrol sürmek suçundan 2 yıl hapis, 400 gün adli para cezası. 1 yıl 8 ay hapis, 333 gün adli para cezasına çevrilip erteleniyor.
?Sahtecilik suçundan dolayı 1 yıl hapis cezası. 1 yıl 3 aya artırılarak erteleniyor.
?Çevreyi kirletmek suçundan dolayı 6 ay hapis cezası. Adli para cezasına çevriliyor.
Çevre Kanunu’na muhalefet suçundan 6 ay hapis cezası. 5 aya indiriliyor, 300 TL de adli para cezası.
? Rüşvet vermek suçundan, alan kamu görevli-si ile birlikte ayrı ayrı 4 yıl hapis cezası. 3 yıl 4 aya indiriliyor.
Kaçak petrol, sahtecilik, çevreyi kirletmek, rüşvet gibi suçlardan mahkûmiyet içeren bu kararın Yargıtay’da bozulma gerekçeleri ise şöyle:
?Mahkemenin “sahtedir” dediği, Atık Taşıma Formları’nın aldatma yeteneği olup olmadığı konusun-da bilirkişi raporunun alınmaması.
?Rüşvet aldığı iddia edilen belediye çalışanının görevinin “atıkları toplama ve bertaraf etme” olmadığı.
?Soyut telefon konuşmaları.
***
Bugün Kolin’in işlettiği Kepez Liman İşletmesi’nin internet sayfasına baktığınızda, atıkların ne kadar modern ve bilimsel yöntemlerle toplanıp ayrıştırıldığını okumanız mümkün.
Ancak beş yıl önceki savcılık iddianamesi ile Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi kararındaki ayrıntılar çok farklıymış.
Kolin’in ‘Fazla Kazanç’ Hırsı Dava Dosyasında
Yazarın Son Yazıları
Hoşça kalın
O fayansın talimatı kimden?
Bakan düzeyinde 2018’de biteceği açıklanmış ilk metro hattında işlerin planlandığı gibi gitmeyeceği, herhalde baştan belliydi ki, İETT yarım milyar TL’lik bir otobüsle taşıma ihalesini yapıverdi. Otobüsle taşıma seçeneği zorunluysa, özel taşımacılık şirketlerine kaynak aktarmak zorunlu muydu? Otobüsle taşıma işini İETT’nin organize edip gerçekleştirmesi daha mı pahalı olurdu?
‘Enflasyonla topyekûn mücadele’
Bankalara ne oluyor?
Tek hane hedefi
Boykot ve adanmışlık
Otağ Merkezi ve bütçe
Cevapsızlığın şiddeti
Türkiye’nin Uluslararası Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki sırası 81’inciliğe düştü. “Vergi Barışı” tebliği, uluslararası yükümlülükleri hiçe sayıp Türkiye’yi kara para aklayan ülkeler konumuna sokabilir. CHP’li Utku Çakırözer, yurtdışındaki paraların ülkeye transferini yapanların sorgulanmamasını sağlayan düzenlemeyle kimlerin korumaya alındığını sordu.
2019 bütçesinde KÖİ garantileri
Devletin dövizli sözleşmeleri
Türkiye kara para cenneti midir?
İstanbul metrolarının geleceği
Müteahhit kriterleri
3. Havalimanı’na nasıl gidilir
Matrah artırın, yoksa…
Melen Barajı 11 Ağustos’ta açılacak mı?
Tarım alanına santral yaparsanız
Tarım alanlarına Danıştay’dan destek
Yap-işlet-devret yöntemiyle yapılacak Kanal İstanbul büyük bir rant yaratacak. Ancak Kanal İstanbul’un mühendisliği ne kadar mükemmel olursa olsun, çarpık kentleşmiş, betona boğulmuş, neredeyse her gün yeni bir felaket yaşayan ve deprem beklenen bir metropolde doğayla oynanacak. Giresun’da 82 yaşındaki Yusuf Topal, gittiği aile hekimliğinde doktorla tartıştı. Doktorun “beyaz kod” alarmı vermesi üzerine hastaneye gelen polisler, yaşlı vatandaşı gözaltına aldı. Gözaltına alınmasına tepki gösteren Topal’a polislerce biber gazı sıkılıp ters kelepçe takıldı. CHP’li Gülizar Biçer Karaca, Meclis’te milletvekillerini uyardı: “Bu projeyle İstanbul’da milyonlarca metreküp toprak taşınacak. Güzergâh üzerindeki Sazlıdere Barajı yok edilecek. Hafriyatla ekolojik sistem değişecek, sular kirlenecek.”
Büyük ihalede itirazlar dinlendi
Devlet şişmanlıyor ‘Yeni devlet’ darmadağın ve çok başlı
Şehir hastanelerinde ‘kur’ virüsü
Berberoğlu kararı ve ‘kapsayıcı Meclis’
TCDD’nin mali yüküymüş!
SGK neden Sayıştay’dan kaçırıldı?
Torba teklif dönemi
‘Ses ve öfke’
Perhizler ve turşular
Madde 104 yokmuş gibi davranmak
1 numaralı kararname
Ucuz hayatlar
Kişiye özel elbise
‘Yeni’ Meclis dalsız bir çınar gibi
‘Helalinden yüzde 31’
Yüksek enflasyonda dolarlı ihale
Sahip çıkma becerisi
Sonuna dek beklense ne olurdu?
Asıl sorudan kaçmak