Gerçeği Görüp de Görmezden Gelmek

29 Eylül 2008 Pazartesi

Gerçeği Görüp de \tGörmezden Gelmek

8/9. Ergenekon dalgasından sonra haftanın en önemli olayı perşembe günü Uğur Dündarın yönetiminde gerçekleşen ve TBMMden naklen verilen Kemal Kılıçdaroğlu ile Dengir Mir Mehmet Fırat arasındaki söz düellosuydu.

Olay ertesi gün tüm gazetelerin manşetindeydi. Gazeteler attıkları manşetlere uygun haberler/yorumlar döşenmişlerdi. Fakat aralarında öyleleri vardı ki, insan, Acaba bunlar başka bir tartışmaya mı tanıklık etmişler? diye sormadan edemiyordu.

Kılıçdaroğlu, Fırata yönelttiği suçlamalarını toplumumuzun okulluluk ortalamasının 4 yılın altında olduğunu hesaba katarak herkesin anlayabileceği bir açıklıkta dile getirmiş, söylediklerini de belgelemişti.

Bu belgelere göre 24 Ekim 2000 tarihli bir müfettiş raporuyla Dengir Mir Mehmet Fıratın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve yüzde 30 ortağı olduğu MENAS A.Şninhayali ihracatyaptığı saptanmış, Danıştay da MENAS şirketini mahkûm ederek haksız olarak aldığı vergi primlerini Hazineye geri ödemesine karar vermişti. Bu karar, MENAS hayali ihracatçı bir şirket midir, değil midir, sorusuna verilen kesin bir yanıttı.

***

Dengir Mir Mehmet Fırat ise başka soruşturmaların sonuçlarını karşı-kanıt olarak ileri sürüyordu. Oysa başka soruşturmalarda MENASın yargı tarafından aklandığını gösteren bu kanıtların Kılıçdaroğlunun sözünü ettiği kesinleşmiş mahkûmiyet kararıyla bir ilgisi yoktu.

Ne var ki Dengir Mir Mehmet Fıratın belgelediği bu aklanmalar bir kısım medyaya göre insanların kafalarını karıştırmış, vatandaş hiçbir şey anlamamıştı. Durum gerçekten vahimdi, çünkü bu denli somutluk karşısında insanın kafasının karışması için tedavi edilemeyecek ölçüde salak olması gerekirdi. Zekâsı en alt düzeyde olan herhangi insan suretli bir yaratık bile bir şirket hakkında eğer ikide bir soruşturma açılıyorsa, bundan o şirketin lekeli bir durumu olduğunu çıkartabilirdi. Türkiye ekonomisinin hayali ihracat yağması incelendiğinde hiçbir hayalici şirketin ihracatının tümünü hayali yapmadığı, yetkili/ilgili makamların gözünü boyamak için arada bir de olsa kurallara uygun davrandığı biliniyordu.

Gerçeği görüp de görmezden gelmek bizim bir kısım medyamıza özgü etik/ahlak dışı bir davranıştı.

***

Hayali ihracatı da içeren/kapsayan ticari namussuzluk gebelik gibi bir durumdu; nasıl yarım gebelik, az gebelik gibi bir durum söz konusu olamazsa, gebelik gebelikse, namussuzluk da namussuzluktu. Bir şirket eğer hayali ihracat yapmışsa, bu nedenle mahkûm olmuşsa üzerine leke düşerdi. Lekeli bir şirketin arada bir yasaldavranması onun lekeliliğini ortadan kaldırmazdı. Lekeli bir şirketi savunmak insanın omuzlarına binen çok ama çok ağır bir yüktü. Dengir Mir Mehmet Fırat dolaylı da olsa bu ağır yükü sırtlarken, doğal olarak onu savunan medya da, onun ait olduğu AKP de aynı yüke omuz veriyordu.

Eroin meselesinde ise o tarihte söz konusu lekeli şirketle ilişiği kalmamış Sayın Dengir Mir Mehmet Fıratı tenzih ederek düşünüyorum Nasıl bir cüretkârlık, nasıl bir sahtekârlıksa hayali ihracatçılıktan lekeli MENAS şirketinin avukatı yetkili makamlara, Sayın Dengir Mir Mehmet Fıratın adını da kullanarak MENAS ürünlerini taşıyan kamyonların gümrüklerde sıkı sıkıya aranmamasına ilişkin başvuruda bulunmuştu. Fakat gümrükçüler bu siyasi baskı girişimine kulak asmayıp bir MENAS kamyonunu didik didik edip 89 kilogram eroin ele geçirmişlerdi.

Kılıçdaroğlunun sunduğu bu belge karşısında Sayın Fırat, haberi olmadığından olacak, şaşırmış, yorum yapmaktan kaçınmıştı. Umarız, derhal harekete geçerek adını kanunsuz/izinsiz olarak kullanan ve adının bir uyuşturucu kaçakçılığında geçmesine yol açarak saygınlığına gölge düşmesine neden olan bu avukat hakkında yargıya başvuracaktır.

Adından da anlaşılacağı gibi Sayın Fırat bir mir, yani beydir. Beylere yakışan da budur.

[email protected]

www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları