Hâlâ sevmek zamanı mı?
Deniz Ülkütekin
Son Köşe Yazıları

Hâlâ sevmek zamanı mı?

22.03.2024 12:37
Güncellenme:
Takip Et:

Metin Erksan’ın 1966 tarihli “Sevmek Zamanı” filmini başta sinefiller olmak üzere birçok okuyucumuz hatırlayacaktır.

Bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim.

Halil, bir gün boya yapmak için gittiği evin duvarında asılı olan Meral'in resmine aşık olur. Resmi görmek için sık sık evi ziyaret etmeye başlar.

Bu ziyaretlerden birinde resimdeki kadın olan Meral de eve gelir. Halil’in suretine aşık olmasından çok etkilenir. Halil’e ilgi duymaya başlar. Ancak Halil Meral’e değil suretine aşık olmuştur…

"Resminle benim arama girme" der.

Erksan’ın, sosyoekonomik vurguları yoğun ve göstergelerle bezeli anlatımı içinde ilahi aşk, aşka aşık olmak ve tasavvuf kavramlarına atıf yaptığı film sinemamızın art-house kategorisindeki hem ilk örneklerindendir hem de başyapıtlarındandır.

Film ayrıca bilmeyerek de olsa günümüzün sosyal medya temelli görsel algı eşiklerine de muazzam bir gönderme yapar. Ancak günümüze gelmeden önce "Sevmek Zamanı"nın yaklaşık 10 yıl sonrasındaki bir anlatıya gidelim.

Kendisi bu tanımı sevmese de arabesk müziğin babası olarak bilinen ve bugünlerde siyasi tercihleri nedeniyle bir hayli eleştirilen bir isim: Orhan Gencebay.

Onun beyazperdedeki kariyeri göz ardı edilse de Türk sinemasının toplumsal ve duygulara yönelik yaklaşımları adına epey veri içerir.

Bunun nedeni Gencebay’ın o dönemdeki imajına uygun olarak yarı gişe odaklı, yarı toplumsal gerçekçi bir anlatı istemesinden mi kaynaklı yoksa sık sık beraber çalıştığı usta yönetmenler Osman Seden ve Şerif Gören’in “jön”leri için biçtikleri rol müdür, bilmiyorum.

Ancak tek tek filmleri incelememiz pek mümkün olmasa da sinemada, aşkın ve aşka yönelik toplumsal hiyerarşik katmanlardan oluşan engellerin Gencebay filmlerinde bol bol işlendiğini görürüz.

Genelde filmlerinde de kullandığı ismiyle “Orhan” aşık olduğu bir kadınla ilgili olanaksız durumun içinde resmedilir.

Kimi zaman toplumun kötü gözle baktığı bir kadın, bazen zengin bir işadamının şımarık kızı, bazen ise “kardeşim” dediği can arkadaşının kardeşi Orhan’ın imkânsız aşk radarındadır.

Tamamen duygularla ilgili olan saf aşkın öğrenilmiş ve kanıksanmış toplumsal bariyerlerle engellendiği anlarda ise Orhan yerini Gencebay’a bırakır, jön çıkar bestekâr girer sazı eline alır.

Gencebay müziğinde büyük yeri olan tasavvufi göndermeler ve sözlerdeki tasavvuftaki aşktan anlam bulan duygu durumu filmlerde de karşımıza çıkar.

Türk sinemasında var olan bu olanaksız aşk hali 2000'lerde başka bir sanatsal ifade biçimi olan edebiyatta tekrar belirir. Orhan Pamuk’un 2008 tarihli “Masumiyet Müzesi”nde...

Ancak temel bir farktan da söz edebiliriz. “Masumiyet Müzesi”nde, biraz da Türkiye’de zamanın ruhuna uygun olarak aşkın olanaksız durumunu ortaya çıkan gelişmeler hem bir ölçüde birey kaynaklıdır hem de buna bağlı olarak ruhani boyuttan çıkıp bilinç boyutunda değerlendirilebilir.

Nitekim Masumiyet Müzesi’ni ortaya çıkaran “çilekeş aşık” karakteri geçmişteki örneklerle benzeşse de olanaksız aşkın somut veya maddi dünyada anlam bulmasını sağlayan ne bir resim ne bir şarkıdır. Onlarca objeden oluşan bir duygu bütünüdür.

"Peki bu anlatımın günümüzdeki yansımaları nasıl" diyecek olursanız ne yazık ki olumlu şeyler söylemek zor. Çünkü çilekeşliğin takıntıya, aşkın sahiplenmeye dönüştüğü çağlardayız.

En derin duygularda bile karşımıza çıkan maddeleşme ve “elde etme” isteği tüm bir nesli etkisi altına almışken aşkın içini boşaltmaz mı?


Belki de bu yüzden ekranda şiddet sıkça aşkın veya “tutku”nun bir parçası olarak resmediliyor. 


Ne de olsa "Sevmek Zamanı"nın aşık olunan o biricik resminin yerini Instagram'da sunulan, arzu nesnesi haline getirilmiş birbirine benzeyen yüzler aldı.

Yazarın Son Yazıları

Öfke Yemi

Oxford Sözlüğü tarafından yılın sözcüğü seçilen kavram, sırf dilsel bir yaklaşım değil, aynı zamanda dijital çağa yönelik önemli bir teşhistir.

Devamını Oku
06.12.2025
Pandeminin mirası bir sessiz salgın: Gooning

Pandeminin ardından yalnızlık yeni bir biçime büründü. Ekranların ritmiyle biçimlenen çağda “gooning”, sırf bir cinsel pratik değil, dijital odak ekonomisinin bir yansıması.

Devamını Oku
08.11.2025
Zamanın parçalanmış belleği

Zaman artık yalnızca ölçülebilir bir akış değil belleği, siyaseti ve ekonomiyi biçimlendiren bir iktidar aracı

Devamını Oku
25.10.2025
Samimiyet çağında samimiyetsizlik

Samimiyet, insanlık tarihi boyunca güven ve içtenliğin karaktere yansımış bir göstergesi olarak tanımlanırdı.

Devamını Oku
05.10.2025
Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Devamını Oku
21.09.2025
Gündem zehirlenmesi

Artık “Yine ne oldu?” hissiyle uyanmak, politikleşmiş bir yorgunluğa dönüştü.

Devamını Oku
17.08.2025
Kamusal şizofreni

Söylenemeyenlerin çoğaldığı, herkesin birden fazla benlik taşıdığı bir çağda yaşıyoruz. “Kamusal şizofreni” artık siyasetçilerin değil hepimizin hastalığı.

Devamını Oku
26.07.2025
Makbul queer

Makbul queer

Devamını Oku
12.07.2025
Düşünüyorum, öyleyse susayım!

Düşünce artık içerikten çok niyetiyle, sahibinden çok kökeniyle yargılanıyor. Bu sessizlik çağında en büyük özgürlük, hâlâ düşünebiliyor olmak.

Devamını Oku
28.06.2025
1000 > 100 bin

İnfluencer dünyasında artık takipçileriyle derin bağlar kuran içerik üreticileri yani mikro etkileyiciler yüz binlere ulaşan hesaplara göre markaların çok daha fazla ilgisini çekiyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Devamını Oku
25.05.2025
Kodlarda gizli erkek bakışı

Kodlarda gizli erkek bakışı

Devamını Oku
10.05.2025
Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Devamını Oku
03.05.2025
Elveda özgür Avrupa

Elveda özgür Avrupa

Devamını Oku
20.04.2025
Gerçeğin yokluğu

Gerçeğin yokluğu

Devamını Oku
12.04.2025
Umudu yaratanlar

Umudu yaratanlar

Devamını Oku
28.03.2025
Aklın çölleşmesi

Aklın çölleşmesi

Devamını Oku
15.03.2025
Korku ve ecel

Korku ve ecel

Devamını Oku
01.03.2025
Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Devamını Oku
23.02.2025
'Yapay zekâ kullanıyorum'

'Yapay zekâ kullanıyorum'

Devamını Oku
08.02.2025
Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Devamını Oku
01.02.2025
İhmalkâr

Bolu’da 78 yurttaşımızı yitirmemizle sonuçlanan otel yangınından beri sık duyduğumuz ve sürekli zihnimde tekrar eden kelime: İhmalkârlık.

Devamını Oku
25.01.2025
Ucubelerin sanatı

Ucubelerin sanatı

Devamını Oku
18.01.2025
Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Devamını Oku
10.01.2025
Genel izleyicinin tragedyası

Genel izleyicinin tragedyası

Devamını Oku
02.01.2025
Düş adacıkları

Düş adacıkları

Devamını Oku
30.11.2024
Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Devamını Oku
23.11.2024
Tekinsizliğe karışan deli

Birkaç farklı yerde, farklı tonlarda ve farklı cümlelerle bilgi sahibi olduğum bir anektod:

Devamını Oku
17.11.2024
Çaresizliğin zorbalığı

Çaresizliğin zorbalığı

Devamını Oku
08.11.2024
3F’den tek F’ye

3F’den tek F’ye

Devamını Oku
26.10.2024
4K netliğinde bir çaresizlik

4K netliğinde bir çaresizlik

Devamını Oku
05.10.2024
Hibrit kimlik ve sanal töreler

Hibrit kimlik ve sanal töreler

Devamını Oku
29.09.2024
Beyaz yakalı çobanlar

Beyaz yakalı çobanlar

Devamını Oku
22.09.2024
Gölgesinden korkan ülke

Gölgesinden korkan ülke

Devamını Oku
07.09.2024
Hangi geçmiş?

Hangi geçmiş?

Devamını Oku
17.08.2024
X etkisi ve cinsiyet politikası

X etkisi ve cinsiyet politikası

Devamını Oku
10.08.2024
Instagram’daki taşralı hayaleti

Instagram’daki taşralı hayaleti

Devamını Oku
03.08.2024
İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

Devamını Oku
26.07.2024
İç ve dış düşmanlar, gölgeler

İç ve dış düşmanlar, gölgeler

Devamını Oku
19.07.2024
Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Devamını Oku
05.07.2024