Dünden Bugüne: İnsanlar Eşit, Mevkiler Farklı

Dünden Bugüne: İnsanlar Eşit, Mevkiler Farklı

23.04.2012 06:24
Güncellenme:
Takip Et:

Biz, o günlerin söylemiyle, “imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle” idik. Tabii mevki farklarını saymazsak… Peki o zamanlar Avrupa nasıldı? İlk kez 1965’te Paris’e gittiğimde o zaman demir tekerlekli metroda birbirine eklenmiş birinci ve ikinci mevki vagonlar vardı.

Geçen gün uçakta bir arkadaşım sordu: Aynı uçağın içinde business class gibi bir ayrım da ne oluyor? Bu soru beni yıllar öncesine götürdü ve bende bir sürü çağrışıma yol açtı.

1961 öncesinde İstanbulda tramvaylar vardı. Avrupa yakasındakileri belediyeye bağlı olarak İETT işletirdi. Bunlar Bahçekapı-Yedikule, Bebek-Eminönü, Tünel-Şişli, Tünel-Maçka, Tünel-Kurtuluş gibi hatlarda çalışırdı. O tramvay arabalarının birinci mevki ve ikinci mevki olanları vardı. Birinci mevki olanlar kırmızı, ikinciler yeşildi. Mevki farkı içerideki koltuklardan gelirdi. İkincilerde tahta olan koltuklar, birincilerde dolgulu ve deri kaplıydı. Tek tramvayların yanı sıra, yokuşu olmayan yerlerde iki ya da üç vagonlu olanlar da vardı. Tramvaycı dilinde öndeki vagon motris, arkadakiler römork olarak anılırdı. Bilet ücreti doğal olarak farklıydı. Anımsadığım yıllarda birincilerde öğrenci bileti 5, ikincilerde 3 kuruştu. Tam bilet sanırım bunun iki katıydı.

Anadolu yakasına gelinceİşletme, bir özel şirkete aitti ve adı Üsküdar-Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları (ÜKHT) idi. O tramvaylar genelde Kadıköy merkezli çalışırdı; Kadıköy kalkışlı tramvaylar Üsküdar, Kısıklı, Bostancı, Fenerbahçe, Moda ve Gazhaneye (bugünkü Hasanpaşa) giderdi. Ayrıca, Üsküdar-Bağlarbaşı-Kısıklı hattı vardı. Bu araçlarda da mevki ve renk farkı söz konusuydu: Birinciler sarı, ikinciler zeytin yeşiliydi. Üsküdar, Kısıklı ve Moda tramvayları tek vagonluydu. Bilet fiyatları Avrupa yakasındaki gibiydi. Mevkiler arasındaki fiyat farkı savaş yıllarında ve izleyen yıllarda zaten zor geçinen insanlar için önemliydi. Doğal olarak çok kimse duraklarda yeşil tramvay gelmesini umutla beklerlerdi. Birçok kişi sarı tramvay geldiğinde binmez, ikinci mevki yeşil tramvay gelinceye kadar beklemeyi tercih ederdi. İnsanların başkaldırmayıp çaresiz katlandığı bu uygulamayı, özel kesimin bir cilvesi sayabiliriz. Kadıköyün yazlık semtleri Fenerbahçe ve Bostancı güzergâhı pek inişli çıkışlı olmadığı için tramvaylar çoğu kez iki vagonluydu.

Yaz aylarında römork olarak yanları açık yazlık vagon eklenirdi. O vagonlarda yolculuk pek keyifliydi. Ancak o vagonlar da yine birinci mevki idi. Anadolu yakasındaki tramvaylar 1966 yılına kadar dayanabildi; sonunda onlar da çiçeklerle uğurlandılar.

Mevki farkı yalnızca tramvaylarda yoktu ki Tünelde, vapurlarda da geçerliydi. Emektar Tünelin iki vagonundan biri birinci, öteki ikinci mevkiydi. Bilet fiyatları da yine tramvaylardaki gibiydi.

Vapurlara gelince Boğaz, Kadıköy ve Adalar vapurlarının burun tarafındaki bölümler ikinci, arka taraftakiler birinci mevki idi. Mevkiler arasındaki fark kanepelerin tahta ya da deri kaplı olmasındaydı. Suvat, Ülev gibi, daha çok Kadıköy ve Adalara işleyen vapurların kıçta, şık özel bir bölümleri daha vardı; orası lüks mevkiidi. Yolculuk sırasında biletçi gelip, eldeki birinci mevki bilete ek olarak 25 kuruş fark alırdı. Birinciden işlemeli camlarla ayrılmış Lükste yolcular kumaş kaplı tek kişilik koltuklarda oturma konforunun yanı sıra, öteki yolculara caka satmak gibi bir ayrıcalığa daha sahip olurlardı.

Ya trenler?.. Trenlerde üç mevki, birinci, ikinci, üçüncü mevkiler söz konusuydu. Birinci mevki kompartımanlarda 4 kişi rahat kadife koltuklarda oturma şansına sahipti, ikinci mevki kompartıman 6 kişilikti ve deri ya da suni deri kanepeliydi, üçüncü mevkide ise 8 kişilik kompartımanlarda tahta kanepeler vardı. Hep aynı boyuttaki kompartımanlarda fark, sıkışık oturma ve oturulan yerin niteliği ve malzemesinden kaynaklanırdı.

Biz, o günlerin söylemiyle, imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle idik. Tabii mevki farklarını saymazsak Peki o zamanlar Avrupa nasıldı? İlk kez 1965te Parise gittiğimde o zaman demir tekerlekli metroda birbirine eklenmiş birinci ve ikinci mevki vagonlar vardı. Bir öyküyle bitirelim: Bir gün metro, istasyona geldiğinde orada bulunan ünlü Fransız sosyalist politikacı Jean Jaurès birinci mevki vagona doğru yönelmiş. Bunu gören işçi yolcular kendisine tepki göstermişler: Sen de bunu yaparsan!.. Jaurèsin yanıtı şu olmuş: Benim çabam sizlerin de birinci mevkiye binebilmesi için!..

Yazarın Son Yazıları

Anlamsız bir kavga: Mektepli-mektepsiz

Anlamsız bir kavga: Mektepli-mektepsiz

Devamını Oku
27.03.2019
G.Saray bu duruma bir anda gelmedi

G.Saray bu duruma bir anda gelmedi

Devamını Oku
29.07.2017
Maçlarda İstiklal Marşı

Maçlarda İstiklal Marşı

Devamını Oku
31.12.2014
Şehitlikte Bir Alman

Şehitlikte Bir Alman

Devamını Oku
26.12.2013
Çağın Ruhunu Kavra(ma)mak

Devamını Oku
26.08.2013
'Başka İstanbul Yok!'

Devamını Oku
08.08.2013
TMMOB'ye, Mimarlara, Mühendislere Ceza

Devamını Oku
21.07.2013
Kente Sahip Çıkma Bilinci

Devamını Oku
25.06.2013
Taksim Cumhuriyet Meydanı ve Gezi Direnişi

Devamını Oku
13.06.2013
2020 İstanbul Olimpiyatları Hayal mi?

Devamını Oku
23.05.2013
Gelişmişlikte Türkiye'nin Yeri

Devamını Oku
30.04.2013
Harem'e Olimpiyat Stadı

Devamını Oku
08.04.2013
Taksim'e Kışla (!)

Devamını Oku
10.03.2013
Kentler, Planlama ve Siyaset

Devamını Oku
24.02.2013
Galatasaray Üniversitesi Yangını

Devamını Oku
30.01.2013
Taksim'e Yazık Oluyor!

Devamını Oku
28.12.2012
İstanbul Nereye Gidiyor?

Devamını Oku
30.10.2012
Demir Ağlarla Ördük Anayurdu...

Devamını Oku
21.09.2012
Camiler ve Mimarlık

Devamını Oku
01.09.2012
İki 'Altın Boynuz' ve İki Köprü

Devamını Oku
04.08.2012
Dünden Bugüne: İnsanlar Eşit, Mevkiler Farklı

Devamını Oku
23.04.2012
İnönü Stadı Yıkılamaz (09.04.2012)

Devamını Oku
09.04.2012
Taksim'e Kıymayın!

Devamını Oku
29.03.2012
Haydarpaşa'ya Buruk Veda!

Devamını Oku
18.02.2012
Deprem 'Geliyorum' Der!

Devamını Oku
13.01.2012
İyi Mimarlık İçin...

Devamını Oku
19.12.2011