Ebru Kılıçoğlu

Kalite

03 Mart 2016 Perşembe

‘Buraya bir kuş konmuş’ diye başlamıştı sezon…
O tuttu, bu yoldu falan derken,
Galatasaray ‘Hani bana’ dememek için çıkıyor sahaya.
Yalancı bir bahar yaşanıyor önce.
Kenarda, muhtemelen sezonun en mutlu futbol insanı,
Orhan Hoca hiç risk almamış, eldeki futbolcuları olağan yerlerine dizmiş.
Bizlere ‘Bu filmi görmüştük daha önce defalarca’ dedirten
bir şevk gelmiş onlara da.
Koşuyorlar, oynuyorlar, pas yapıyorlar…
Ama dedik ya yalancı bahar bu.
Zira biraz dikkatli bakıldığında, savunmadaki aksamalar,
gol yollarındaki yetersizlikler hemen göze çarpıyor.
Nitekim, Galatasaray’ın ilk yarıdaki tek gol pozisyonu,
Umut’tan geliyor. O da (şaşırtmayan bir şekilde) kaçırıyor.
Bunun dışında Galatasaray’ın golünü bile
10’da Douglao’nun ters vuruşuyla Akhisar atıyor kendi kalesine.
Bu yarıda iki takım da kötü değil.
Ama biri diğerinden üstünde de değil.
Maçın ikinci yarısında Akhisar bu dengeyi tamamen değiştiriyor.
Galatasaray’ın adeta ‘Beni buradan yakın’ diye
bağıran zaafından yaralanıyor: Duran top!
47’de Soner’in kulladığı bu vuruşu Rodallega rahatça
ağlara gönderiyor.

Gol onları kamçılıyor. Tehlikeli hatta ‘bunu nasıl kaçırdılar’
dedirten gol pozisyonları onlara yazılıyor peşpeşe.
Galatasaray’a gelince; oyun sırasında gelen sakatlıklar
yetersiz kadroya eklenince ikinci yarıda
aksadıkça aksıyor oyunları.
İleri dörtlü rakibi meşgul edemedikçe
kendi ceza sahalarında kalp yetmezliği
yaratan pozisyonlarla boğuşmak zorunda kalıyorlar.
Üç pozisyonları var, %100’lük.
Birini Sneijder (50), birini Umut (86),
birini de Yasin (88) kaçırıyor.
Düdük turu teyit ediyor ama elinde
tek amaç kalmış bir takımın söz konusu
olduğu da dikkate alınırsa; kimseyi tenzi etmeden,
başkanından futbolcusuna kalitenin yerinde yeller esiyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sayılarla... 13 Aralık 2024
Üç ve altı 9 Aralık 2024
Denklem 2 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları