Galatasaray’da plan şu: Ömer ve Yedlin, hızlı çıkışlarla ileri topu taşıyacak. Onyekuru, Arda, Emre, Gedson destek verecek, Muhammed pozisyonu tamamlayacak! Olan şu: Yedlin’in kanadı kırık kalıyor. İlerideki dört oyuncular Ankaragücü’nün sert ve oyunu bozan futbol anlayışına takılıyor. Muhammed’e top gelmediği ve o da kendi pozisyonunu yaratmaya çalıştığı için Galatasaray pozisyon üretemiyor. 22’deki Onyekuru’nun kalecide kalan şutu ile 34’te Ankaragücü defansının büyük hatası sonucu kaleciyle karşı karşıya kalıp topu yan ağlara kavuşturan Emre’nin vuruşunu saymazsak. 

GOL YOLLARINDA ZAYIF

Ankaragücü’nde plan şu: Disiplinli, Galatasaray’ın as isimlerini tamamen kilitleyen, bunu yapamadıkları zamanlarda da sert faullerle oyunu bozan bir savunma anlayışı. Bunlardan fırsat çıkarsa topu çalıp kaleye koşmak. Olan şu: İşin savunma kısmı tıkır tıkır işliyor. Ankaragücü, Galatasaray’ın sevdiği alanları tamamen tıkıyor. Ancak gol yollarında zayıf kalıyor. Zaten aslında gol atmasalar da olur belki... Orada da başka bir ‘plan’ ya da ‘olan’ devreye giriyor. İlk yarının sonunda, hakem Ankaragücü lehine penaltı veriyor. Ankaragücü, İbrahim ile topu ağlara yolluyor.

HIZLANAN A.GÜCÜ OLDU

Fatih Terim, ikinci yarıda oyunu hızlandıracak üç oyuncuyu sahaya sürüyor. Plan şu: Çift santrafor ve hız yaparak Ankaragücü’nü hataya zorlamak. Olan şu: Hızlanan Ankaragücü oluyor. 55’te Lobzhanidze, Marcao ve Muslera’yı çalımlayıp 2. golü atıyor. Belki Terim’in planladığı taktik döndürebilir maçı buradan ama hakem, Galatasaray’ın çift santrafor oynamasına 13 dakika izin veriyor. 57’de Muhammed, rakibe dirsek attığı gerekçesiyle kırmızı kart görüyor. Bundan sonra hem kenardan gelen müdahaleler hem de sahaya yansıyan futbol hem de Kerem’in 90+2’deki golü beyhude çaba oluyor. Bazı planlar olanlarla çakışınca Galatasaray üç önemli puanı Ankara’da bırakıyor.