Üç… Galatasaray için günün sihirli kelimesi ve matematiği bu. Bir zamanlar bozulduğu iddia edilen ‘kimya’dan sınıfını geçmiş olmanın gururuna, rakibi karşısına güçlü ‘fiziği’ ile çıkmanın avantajını da ekliyor. Geriye sadece işin psikolojisi kalıyor Sarı-Kırmızı takım için. Dün esas geçmesi gereken ders de zaten buydu. Zira ne düşme ne çıkma hattında olmasına rağmen Konyaspor hiç de küçümsenecek bir takım değil. Buna bir de Aykut Kocaman’ın tecrübesi de eklenince, ev sahibi takım 4-4-1-1 sistemiyle alan savunması dersi verir nitelikte bir oyun çıkartıyor. Hiç hata yapmıyor, hiç soğukkanlılığını kaybetmiyor, hiç vazgeçmiyor. Sakince verilen taktiği uyguluyor, sabırla kontratağını kovalıyor. Bunda da acele etmiyor. İşte bu da tam Galatasaray’ın çaresiz kaldığı, açamadığı, geçemediği ve psikolojisini bozan bir sistem. Oyun hâkimiyeti, pas üstünlüğü, baskı onlardan taraf olsa da kapanan savunmanın çilingiri yok Galatasaray’da… Böylece bir tarafın ittiği diğer tarafın onların karşısına İstanbul surları gibi sıra sıra dizilip geçit vermediği bir futbol çıkıyor ortaya. Mücadelesi yüksek olsa da bu mücadele orta sahaya sıkışıyor, hadise kale önlerine erişemiyor. Galatasaray, ikinci yarıda artık kaybedecek vaktinin olmadığının farkında olarak, baskısını yoğunlaştırmaya çalışıyor ama tedbiri elden bırakmadan. Konyaspor ise artık rakibinin üzerindeki stres ve baskıdan avantaj sağlayabileceğinin farkında, 60. dakikadan itibaren Galatasaray kalesini yoklamaya başlıyor. Bu yoklamaların en tehlikelisi, ki maçın en net pozisyonu da bu; 73. dakikada Jevtovic’in şutu, ki Muslera’nın uzanışı, onu bir kez daha günün kahramanı yapıyor. Sahadan bir çözüm çıkmayınca, kenardan müdahale geliyor. Fatih Terim’in oyuncu değişiklikleri, rakibin savunma dengesini biraz sarsa da yıkamıyor. Pozisyon üretmekte zorlanan Galatasaray, şampiyonluk ümidini de hiç istemese de puanları gibi kardeş payı yapmak zorunda kalıyor. Biraz bana, biraz Başakşehir’e ve tabii Beşiktaş’a…
Yazarın Son Yazıları
Galatasaray’ın, ilk düdükten son düdüğe; performansını düşürmeden yüksek tempolu, baskılı ve organize bir futbol sergilediği doğru.
Belki maç başlamadan önce, Galatasaray’ın Avrupa yorgunu olması ve birinci kalecinin sakat olması avantaj gibi gözükmüştür Antalyaspor teknik heyetine.
Galatasaray, maçın ilk 45’te, Samsunspor ligin büyüklerinden rahatça puan koparan, dişli takımlardan biri değilmiş, hatta hiç yokmuş gibi oynuyor.
İstanbul derbilerinden, heyecan, çekişme, güzel futbol beklemeyeli çok oldu... En fazla, “Olay çıkmasa bari” temennisinde bulunabiliyor insan. Maç en azından bu beklentiyi karşılıyor.
Eksik ve tuttuk…
Galatasaray için maç, klişe bir pembe dizi gibi başlıyor…
İki Galatasaray var, Kocelispor deplasmanında. İlk yarıda “Ne de olsa sınıf birincisiyim. Çalışmadan geçerim” rahatlığıyla çıkıyor sahaya. Çabalamıyor, konsantre olmuyor…
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!