Elçin Poyrazlar

Şeytan Ayetleri

18 Ağustos 2022 Perşembe

Şeytan Ayetleri kitabının yazarı Salman Rüşdi ABD’de geçen hafta uğradığı bıçaklı saldırıda ağır yaralandı. 

1989 yılında İran'ın ruhani lideri Ayetullah Humeyni Şeytan Ayetleri’nde İslam’a hakaret edildiği gerekçesiyle Rüşdi hakkında ölüm fetvası yayınlamıştı. 

Rüşdi 33 yıl boyunca ölüm fetvasına rağmen yazmaya, fikrini beyan etmeye devam etti ve düşüncelerini sansürlemeyi reddetti. 

Bunun için hayati bir bedel ödedi. 

Rüşdi’nin New York eyaletindeki bir konferansta hayatına kast edilmesi hiç sönmeyen bir kinin, nefretin ve bağnazlığın vücut bulmuş hali. 

33 yıllık süreçte düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan, her türlü baskı ve yasaklara karşı mücadele eden herkes bu kinden payını aldı. 

1993 yılında Sivas Madımak Oteli’nde 33 yazar, sanatçı ve düşünür şeriat sloganları atan binlerce kişilik radikal bir kalabalık tarafından yakılarak katledildi. 

Aziz Nesin olaydan iki ay önce Aydınlık gazetesinde Şeytan Ayetleri’nin bazı kısımlarını yayımlamaya başlamış ancak gazete toplatılmıştı. 

Şeytan Ayetleri, İslam ülkelerinde yasaklandı, pek çok yerde gösterilerle protesto edildi, kitabın çevirmenlerine saldırılar düzenlendi.

Şeytan Ayetleri Türkçe’de hiç basılmadı. 

İran Rüşdi’ye geçen hafta yapılan saldırıyı doğrudan üstlenmese de bundan duyduğu memnuniyeti de saklamadı. 

ABD medyasında 24 yaşındaki saldırgan Hadi Matar’ın olaydan önce İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü ile bağlantı kurduğu iddiaları yer alıyor.

Kendisi doğmadan önce yayımlanan bir kitaba öğrenilmiş bir nefretin kuşaktan kuşağa geçirilmesi ve işlevselleşmesi adına bu saldırı tarihe geçecek.

Ancak mesele sadece bir grup fanatiğin terör eylemleri değil. 

Bu çağın en önemli konularından biri haline gelen düşünce ve ifade özgürlüğüne karşılık inanç özgürlüğü tartışması. 

Salman Ruşdi’ye yapılan saldırıya tepkiler temel olarak üç sınıfa ayrılıyor. 

Bu saldırıyı destekleyenler, koşulsuz kınayanlar ve koşullu kınayanlar. 

Rüşdi’ye saldırının ardından ‘Evet şiddet doğru değil ama Rüşdi de İslam’a hakaret etti’ diyenler koşullu kınayanlar grubuna giriyor. 

İşte tam da bu grup, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarının başkalarının hassassiyetleriyle belirlenmesi gerektiği görüşünü pekiştiriyor. 

İslam’a eleştirinin, mizahın, şiddet ve nefret içermeyen herhangi bir görüşün derhal şiddetle yanıt bulacağı fikri sabit bir kabule dönüşüyor. 

Üstelik ‘Milyonlarca Müslümanın kutsal inançlarına hakaret olarak gördüğü düşünceden uzak durmalıyız’ beklentisi buna ekleniyor. 

‘Kutsal nedir? Hakaret nedir? Sanat, yazı ve düşüncenin sınırı neye ve kime göre belirlenmelidir?’ soruları tartışmaya daha açılmadan cinayetler ve katliamlarla engelleniyor. 

Ve bu engelleme kimilerinin siyasetine fazlasıyla yarıyor. 

Düşünce özgürlüğü, dini dogmalar, fanatizm, köktendincilik ve terör eylemlerini kendinde hak gören grupların iktidar oyununa feda edilemeyecek kadar değerli. 

İnsan haklarının temeli olan bu evrensel değere ancak koşulsuz destek verdiğimizde özgürleşeceğiz. 

Çünkü medeniyetle barbarlık arasındaki çizgi geçildiğinde inançların teminatı ancak cinayetler olacak. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları