ABD seçimleri ve AKP iktidarı

22 Ocak 2021 Cuma

ABD seçimleri, özellikle başkanlık farklı partiler arasında el değiştirdiği zaman, hem içeride hem dışarıda önem kazanır.

Nitekim başkanlığın partiler arasında el değiştirmeyle sonuçlanan son beş seçim, gerek ABD içinde gerekse dünyada önemli sonuçlar doğurdu:

Clinton Baba Bush’tan, Oğul Bush Clinton’dan, Obama Oğul Bush’tan, Trump Obama’dan, Biden Trump’tan devraldı ve başkanlık Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında sürekli el değiştirdi.

***

Cumhuriyetçi Parti ve bu partinin başkanları daha sağda, daha sermayeden yana, daha milliyetçi ve daha muhafazakâr görüşleri temsil ederler.

Demokrat Parti ve bu partinin başkanları ise biraz daha özgürlükçü, göreli olarak biraz daha solda, orta ve alt sınıfların çıkarlarını nispeten biraz daha fazla dikkate alan görüşlerin sahipleridir.

Bu son beş seçim içinde, iç politika bakımından en önemli olan, bir siyahın, Barack Obama’nın başkan seçilmesidir.

Bir zamanlar köle olan siyahların, vatandaşlık haklarından eşit yararlanmaları her zaman sorun olmuş, siyahlara karşı polis şiddeti sürekli olarak insanları isyan ettiren düzeylere ulaşmıştır.

Bu açılardan bir siyahın başkan seçilmesi, daha birkaç yıl öncesine kadar bile hayal edilemeyen bir devrimdi ABD açısından.

Buna karşılık, bir siyahın başkan seçilmesinin de yarattığı tepkilerle rakibi Hillary Clinton’dan daha az oy aldığı halde, kazandığı ikinci seçmenler sayesinde başkan seçilen Trump, beyaz üstünlüğüne dayalı ırkçı anlayışın temsilcisi olarak ABD’nin hemen hemen bütün demokratik kurum ve kurallarını zorlamış, bir bölümünü de yozlaştırmıştır.

Hiç de pırıltılı bir aday olmayan Biden’ın seçimi kazanması, Trump’a karşı oluşan tepki ile açıklanabilir.

Sonuç olarak Biden’ın Trump’ın yerine seçilmesi ABD’deki demokrasi, özgürlükler, ırkçılığa karşı tavır, göçmen politikası, sağlık sigortası bakımlarından olumlu bir gelişmedir.

Nitekim gelir gelmez yayımladığı Başkanlık emirleriyle, Trump’ın bazı ihmallerini düzeltti ve bazı kararlarını iptal etti:

Örneğin, federal binalarda maske takılmasını zorunlu kıldı, Paris İklim Sözleşmesi’ne katılma kararı verdi, Müslüman ülkelerin bazılarına koyulmuş olan seyahat yasağını kaldırdı, Meksika sınırına yapılan duvarın inşaatını durdurdu ve Dünya Sağlık Örgütü’ne yeniden katılma kararı verdi

***

Dünya liderliğinde Çin, Rusya ve hatta AB ile çekişme halinde olan ABD’nin emperyalist dış politikası açısından iki parti arasında çok belirgin bir fark görmek pek olanaklı olmayabilir; çünkü ülkenin dış politikası genellikle “askeri-endüstriyel yapı” tarafından belirlenir.

Örneğin, Oğul Bush’tan sonra gelen Obama ve yardımcısı Biden, ABD’nin yanlış bir ütopya olan “Ilımlı (Amerikancı) İslam” projesini sürdürmüş ve “Arap Baharı”nın tam bir kanlı trajediye dönüşmesine yol açmışlardır.

Biden’ın, AB ile bozulmuş olan ilişkileri düzelteceği, Rusya ve Çin ile olan ilişkileri gözden geçireceği, artık büyük bir fiyaskoya dönüşmüş olan “Ilımlı (Amerikancı) İslam” modeline bağlı olarak başlatılan “Arap Baharı” (trajedisi) politikasını değiştireceği beklenmektedir.

Biden’ın yemin töreninde yatığı konuşmada, dış politikada da demokratik ilkelerden söz etmesi, Trump’ın iyi ilişki kurduğu diktatörleri desteklemeyeceğinin bir ifadesi olarak yorumlanıyor.

***

Türkiye karşıtı lobilerle çok sıkı fıkı ilişkileri olan Biden’ın AKP iktidarına karşı zaten dile getirmiş olduğu olumsuz tavrı ise nasıl bir dış politika sorunu olarak tezahür edebilir, şimdiden kestirmek zor.

Fakat yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in sözlerine bakılırsa ABD’nin AKP iktidarı ile olan ilişkileri özellikle Rusya’dan alınan S-400 füzeleri konusunda bir hayli sorunlu olacağa benziyor:

Bu bağlamda, Türkiye’ye karşı uygulanan yaptırımların genişletilmesi, Halk Bankası davasının hızlandırılması gibi adımlar, AKP iktidarını bir hayli sıkıntıya sokabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları