AYM’ye baskının anlamı

06 Ekim 2020 Salı

Demokratik Rejim, Temel Hak ve Özgürlüklere dayalı bir özgürlük rejimidir.

Güvencesi, seçilmişlerin bütün eylem ve söylemlerinin Temel Hak ve Özgürlüklere uygun olduğunun denetlenmesini öngören Hukuk Devleti yapısı ve bu yapının içindeki Bağımsız Yargı erki ile Anayasa Mahkemesi’dir.

Demagojik Rejim, halkın duygularını okşayarak onları aldatan bir baskı rejimidir.

Güvencesi, sadece çoğunluk baskısı anlamında kullanılan ve Hukuk Devleti’ni, Bağımsız Yargıyı ve Anayasa Mahkemesi’ni de reddeden, “Saptırılmış Sözde Milli İrade” kavramına dayalı olan kaba kuvvettir.

***

Demokratik Rejimin en zayıf noktası, seçimle başa gelenlerin, Temel Hak ve Özgürlükleri yok ederek rejimi Demagojik Rejime çevirmeleri sorunudur.

İnsanlık, bu sorunu seçimle iktidara gelen ama sonra rejimi Faşist bir Diktatörlüğe çeviren Hitler döneminde Almanya’da, Salazar döneminde Portekiz’de ve daha birçok ülkede yaşamış ve buna karşı, yargı bağımsızlığı ile anayasa mahkemesini icat etmiştir.

İstiklal Savaşı’nı kazananların, Tek Adam Rejimini, Çok Partili Düzen’e “barışçı yolla” geçirmesi, tarihe ders veren bir örnektir.

Fakat Tek Adam Rejimi’nden Çok Partili Düzen’e barışçı geçişin gerçekleştirildiği 1950 seçimlerinden sonra Demokrat Parti, Demokratik Rejimi geliştireceğine, Demagojik Rejime dönüştürdü.

Ülkemiz bu yanlışın yol açtığı idamların ve rejim sorunlarının acılarını hâlâ çekiyor.

***

Bu acı Demagojik deneyimden sonra yapılan 1961 Anayasası, Demokrasinin güvenceleri olarak pek çok yeni kurum getirdi.

Elbette bu güvencelerin ve kurumların başında, seçilmişlerin bütün eylem ve söylemlerinin Anayasa’ya, Temel Hak ve Özgürlüklere uygunluğunu denetleyen Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı erki vardı.

Ama bağımsız yargı ve Anayasa Mahkemesi, iktidara geldiğinden beri Erdoğan/AKP yönetimin hedefi oldu:

“Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdurdular, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım, içine de girip oturacağım!” Erdoğan, 5 Mart 2014.

“Çok başlı yapı bizim ayağımıza pranga vuruyor.

Benimle gelen benimle gider. Şimdiki sistemde bunu yapamıyorsunuz, yargı engelliyor.” Erdoğan, 29 Ocak 2015.

 “Ben Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar, ama onu kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum.” Erdoğan, 28 Şubat 2016.

 “Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Anayasa Mahkemesi Başkanı’na söylüyorum, kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım, sen var mısın?” Süleyman Soylu, 14 Eylül 2020.

“Hak ihlali adı altında verilen kararlar telafisi imkânsız zararlar vermektedir. Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır.” Devlet Bahçeli, 30 Eylül  2020.

***

Oysa Erdoğan/AKP iktidarı, şimdiye kadar FETÖ’nün ve “Yetmez ama ‘Evet’çilerin” desteğiyle kazandığı 2010 halkoylamasından beri yaptığı yasal ve anayasal değişikliklerle zaten bağımsız yargı diye bir erk bırakmadı...

AYM’nin de hem yetkilerini sınırlandırdı hem de üyelerini kendi istediği biçimde değiştirdi.

Ama öyle anlaşılıyor ki bütün beceriksiz ve otoriter eğilimli iktidarlar gibi bu iktidar da başarısız oldukça yetkilerini artırmak istiyor ve yetkilerini artırdıkça daha da başarısız oluyor; çünkü başarısızlıklarının sebebi yetkisizlik değil, kendisinden kaynaklanan yanlışlık, bilgisizlik ve beceriksizlik.

Şimdi AYM ve yargı üzerinde kurdukları egemenlik de yetmiyor ve Hukuk Devleti’nin nasılsa gözden kaçmış olan bazı kırıntılarını da yok etmek üzere Anayasa Mahkemesi’ni tümüyle ortadan kaldırmak ve tam bağımlı bir biçimde yeniden oluşturmak istiyor!

Bereket versin, Erdoğan/AKP iktidarının gücü, kendisine koltuk değneği olan MHP desteğine rağmen Anayasa değişikliği yapmaya yetmiyor!

Nitekim bunu bilen Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapılandırılması için şunu söylemiştir:

“Parlamento onaylar, bana gönderirse ben de onaylarım!” 1 Ekim 2020.

***

Peki, o zaman bütün bu gürültü patırtı neden?

Çünkü iktidar “Ucube” haline getirdiği Anayasa’ya ve elindeki bütün olanaklara rağmen hâlâ hem Anayasa’ya hem de yasalara aykırı işler yapıyor ve bunları sürdürmek istiyor.

Bunları engellemesin diye de AYM’ye baskı yapıyor.

Dilerim AYM üyeleri yeminlerine sadık kalır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları