Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP, hem Atatürkçü hem de sosyal demokrat bir partidir 13-1

25 Ağustos 2022 Perşembe

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’ini iki amaçla kurmuştu:

Birinci amaç, egemenliği Allah adına kullanan Halife Sultan’ın elinden alarak millete, halka mal etmenin mekanizması olarak kurulan Meclis’le birlikte çalışacak “direnişçi, çağdaşlaşmacı, cumhuriyetçi” bir “fırka” yaratmaktı.

İkinci amaç, Osmanlı’nın mirası olan, eşraf, ayan ve köle köylülerden oluşan Din-Tarım toplumu yapısını çağdaşlaştırmakta kullanılacak bir örgüte sahip olmaktı.

Bu nedenle, gerçekleşmesi Batı’da 400-500 yıl alan Endüstri Devrimi’ne Türkiye Cumhuriyeti’ni hızla taşımak için 6 Ok reçetesi hazırlandı.

***

“Cumhuriyetçilik” ilkesi ile “Çağdaş Demokrasiler” hedefleniyordu

O dönemde hem Padişahlık Rejimi’ne karşı olmayı vurguladığı hem de Fransız Devrimi’nde Demokrasi yerine yaygın olarak kullanıldığı için, Cumhuriyet terimi tercih edilmişti.

Milliyetçilik ilkesi, tarım imparatorluklarındaki dincilik yerine Endüstri Devrimi ile gelişen ulusçuluk kavramının yansımasıydı.

Henüz milli kimliği olmayan, “Kimsin” sorusuna, “Elhamdülillah Müslümanım” diye yanıt veren Osmanlı tebaasına, ulus kimliği ve ulusal devlet bilinci aşılamak için vurgulanmıştı.

Asla kendi milli kimliğinin öteki milli kimliklerden üstün olduğu anlayışına sahip olan Faşist bir milliyetçilik değildi.

Uygar dünyanın öteki milletleriyle eşitlik isteyen demokratik milliyetçilik kavramına dayalıydı.

“Halkçılık” ilkesi 10. Yıl marşındaki “imtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz” sözüyle simgelenir.

“Sınıflı” toplum ve “sınıf mücadelesi” kavramlarını reddeden, Fransız Devrimi’nin Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik (Fransızca’da, “liberté, égalité, fraternité”) (Osmanlıca’da, “hürriyet, müsavat, uhuvvet”) anlayışına dayalı bir “halkçılık” anlayışı, Osmanlı’dan “kul” olarak devir alınan nüfusu “vatandaşlığa”, “yurttaşlığa” terfi ettiren ve dayanışmacılığı vurgulayan bir ilkeydi.

Devletçilik ilkesi, olmayan sermaye sınıfı yerine yatırım yapmak için devlet olanaklarının kullanılmasını öngören bir anlayıştı.

Hem Serbest Cumhuriyetçi Fırka deneyiminden hem de “Dünya Ekonomik Bunalımı”dan etkilenerek devreye sokulmuştu.

Özel girişime destek olan bir devlet yatırımcılığı anlayışına dayalıydı.

“Planlı Ekonomi” yaklaşımıyla öngörülen ve özel girişimciliği geliştirmeye yönelik bu “Karma Ekonomi” modeli Sovyetler Birliği’nden de etkilenerek devreye sokulmuştu.

Laiklik ilkesi, tartışmasız, Cumhuriyet Rejimi’nin en temel ilkesiydi:

Çünkü yeni rejim, Padişah’ın dinsel-geleneksel egemenliğine karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen “Millet Egemenliğine” dayalıydı.

Bu anlamda Hıristiyanlığın Batı’da, Rönesans ve Reform ile gerçekleştirdiği kilisenin egemenliğinden kurtulma sürecini, Mustafa Kemal Atatürk’ün bütün İslam Dünyası’nı etkileyen bir biçimde, Türkiye Cumhuriyet’inde gerçekleştirdiği söylenebilir.

Devrimcilik (İnkılapçılık) ilkesi Atatürk Devrimlerinin (Reformlarının) sürekliliğini yansıtır.

Esas olarak 6 Ok’un, “Çağdaş Uygarlık yolunda”, “akıl ve bilime dayalı olarak” alınacak önlemlere, yapılacak atılımlara açık olduğunu belirler.

Bu anlamda “İnkılapçılık” ya da “Devrimcilik” ilkesi, Atatürk Devrimi’ni, günümüzdeki Sosyal Demokrat ve Sosyalist hareketlere de açık hale getirmiştir.

***

Tam 12. yazımı bitirirken bilgisayarım çöktü ve hem son yazdığım yazıya hem de daha önceki yazılarıma erişimim olanaksızlaştı.

Elimdeki tabletlerle gazeteye yetiştirmeye çalıştığım 12. yazı, 10. sıradaki yazımla birleşti ve bazı tekrarlar ortaya çıktı.

“Köşe yazılarında tekrarlar da gereklidir” ilkesine sığınarak okurlarımın bilgisine sunuyorum.

Yarın “Liderler, CHP’de Atatürkçülükle Sosyal Demokrasiyi Nasıl Birleştirdiler?”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları