Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ortadoğu'da Sandık Diktatörlüklerine Doğru

02 Aralık 2012 Pazar

Sevgili içerdeki ve dışardaki okurlarım

\n

ABDnin pragmatik dış politikası önce, başka ülkelerin iç dinamiklerini kendi çıkarları çizgisinde kullanır

\n

Bu nedenle, genellikle ülkelerin iç politika dinamiklerini dikkate alır, mecbur kalmadıkça radikal müdahalelerde, örneğin askeri operasyonlarda bulunmaz

\n

Ama gerektiğinde, ya da gerektiğini düşündüğünde, bu tür müdahalelerden de geri kalmaz.

\n

Elbette ülkelerin iç dinamikleri doğrultusunda ya da bunları radikal biçimde değiştirmek için manipülasyon yaparken, kendi halkına ve dünyaya da yaptıkları konusunda kabul edilebilir mesajlar vermek için, demokrasi gibi, insan hakları gibi evrensel değerleri öne çıkarır

\n

Bu pragmatik politikanın en belirgin ve çelişkili sonucu, Güney Amerika ve Ortadoğu ülkelerindeki diktatörlerinbelli bir noktaya kadardesteklenmesi ve bunlara her türlü desteğin, yine belli bir doyum noktasına kadarverilmesi olmuştur!

\n

Ama ülkelerin iç dinamikleri açısından bu belli noktalaraşıldığında, yani diktatörler artık hem kendi halkları gözünde hem de ABD nezdinde kredilerini tüketmeye başladığında onları harcamakta da tereddüt etmemiştir

\n

Hemen taraf değiştirmiş, yıpranan diktatörlerin düşürülmesine aktif ya da pasif destekle yardımcı olmuştur.

\n

Güney Amerikada Noriega, Somoza gibi, Ortadoğuda Şah Rıza Pehlevi, Mübarek gibi diktatörlerin sonu, böyle örneklerdir.

\n

***

\n

11 Eylül saldırısından sonra, İslam adına yapıldığı iddia edilen terörün küresel niteliği, dünkü yazımda işaret ettiğim İslamın ABD çıkarları çerçevesinde kullanılma stratejisinin yeniden gözden geçirilmesine yol açmıştır.

\n

İran örneğinde, Şaha karşı olan İslami hareketin Humeyni rejimi ile kendi aleyhine dönüşmüş olması, bu yeni stratejik değerlendirmede ABDyi daha dikkatli olmaya ve devrilen diktatörlerin yerine gelecekler hakkında önceden tedbir almaya yöneltmiştir.

\n

Bu çerçevede, şimdilik içerde güçlü görünen ve istikrarı koruyan Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkelerdeki diktatörlerle ittifaklar devam ettirilirken, Mübarek olayında görüldüğü gibi, yıpranan öteki diktatörlüklerde, yine bir ABD icadı olan Ilımlı İslamveya Demokratik İslamgibi aslında çok tartışmalı kavramlar devreye sokulmuş ve ABD çıkarlarını koruyacaklarına inanılan İslamcı gruplara, bu gruplar nihai olarak diktatörlüklere de yönelseler, destek verilme politikası uygulanmaya başlanmıştır.

\n

Elbette bu çok sorunlu bir politikadır, çünkü hem İslam dünyası kendi içinde yekpare bir bütün değildir, hem de Ilımlı İslamdenilen ortam Radikal Siyasal İslamı yeşerten tarla olarak işlev görür, üstelik hiç de demokratikdeğildir.

\n

Nitekim, Libyada, Suriyede, Tunusta görülen istikrarsızlıklar, bu sorunlu politikanın, henüz nasıl sonuçlanacağı bilinmeyen etkileridir.

\n

Dünkü yazımda Mursinin hızlı uygulamasında açığa çıkan dört aşamalı yeni diktatörlük modelinden söz etmiştim.

\n

Esas olarak, bir diktatörlükten bir başka diktatörlüğe, İslam destekli sandık diktatörlüğüne geçiş olan bu model, ülkelerin kendine özgü özelliklerinden dolayı İranda farklı, Türkiyede farklı, Mısırda farklı işlemektedir; elbette ABDnin rolü de değişiktir.

\n

Salıya İran, Mısır ve Türkiye modellerine geri döneceğim

\n

Belki Silivri Vakasıda bu çerçevede görülebilir.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları