Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yavuz Renda
Bazen bir kişinin ölümü, bazı insanlar için kendi yaşamlarında bir dönemin kapandığını simgeler:
Pazar günü toprağa verdiğimiz Prof. Dr. Yavuz Renda’nın ebediyete göçü de, eminim, bizim aile ile birlikte pek çok insan için de aynı anlamı taşıyordu:
Çünkü o bir çocuk doktoru, annebaba sorumluluğumuzu bizimle paylaşan, gençlik yıllarımızın bir simgesiydi...
Üstelik sıradan bir çocuk doktoru da değil, pek çok çocuğu tedavi etmiş olan bir çocuk nörolojisi uzmanıydı.
Onu toprağa verirken cenazeye katılanların bir bölümü şifa verdiği çocukların bizzat kendileri veya aileleriydi.
***
Yavuz Renda ve Sanat Tarihi Profesörü olan eşi Günsel Ren-da, neredeyse sadece içtiğimiz su-yun ayrı gittiği çok yakın dostlarımızdı...
Yavuz’u ancak dört nitelik tanımlayabilir sanırım:
1) Yakışıklılık.
2) Çalışkanlık.
3) Dengelilik.
4) Güvenilirlik.
Yakışıklılık özelliğini ilk sıraya koymamın nedeni, hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkek olduğu içindir:
Adeta Yunan heykeltıraşlarından birinin elinden çıkmış bir Yunan Tanrısı heykeli gibi, altın orantılı bir yüzü ve bir bedeni vardı.
Çok çalışkandı:
Hiç bıkmaz, gece gündüz çalışırdı.
Eşi de akademisyen olduğu için, evleri sürekli bir kütüphane ve araştırma birimi havasındaydı; ama bu yargım sizi yanıltmasın, yuvaları, eşinin eliyle, gayet ince bir zevkle döşenmiş çağdaş bir sanat merkezi görünümündeydi.
Son derece dengeli bir kişiliği vardı:
Gerek iş gerekse aile hayatında hiç kontrolünü yitirdiğine, sesini yükselttiğine tanık olmadım.
Elbette çalışkanlık ve dengelilik özellikleri onu son derece güvenilir bir doktor, güvenilir bir dost, güvenilir bir insan yapmıştı.
***
Doktor gereçlerini son derece şık bir Bond çantada taşır, o çanta otomobilinden hiç eksik olmazdı.
Ankara’nın kültür yüklü gecelerinde, çoğunda birlikte olduğumuz konser, tiyatro ve sergi gibi toplantılardan sonra, geceyarıları pek çok acil (ateşlenmiş çocuk gibi) hasta ziyaretine o çantasıyla gittiğine bizzat tanığım.
***
Yavuz Renda bizim için, dostluğun, insan ve meslek ahlâkının, gençliğimizin, Ankara’daki kültür yıllarımızın,(sonradan YÖK ile hüsrana uğrayan) Hacettepe’deki heyecanlı eğitim devrimciliğimizin bir simgesiydi.
Ölümüyle, yaşamımın çok renkli bir döneminin kapandığını, önemli bir parçasını yitirdiğimi hissediyorum.
Eşine, çocuklarına, torunlarına, bütün sevenlerine sabır ve kendisine rahmet diliyorum!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Urla'da hasat 1 ay gecikme ile başladı:
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması