O ‘Adam’ gitti, bu ‘Adam’ da gidiyor
Ergin Yıldızoğlu
Son Köşe Yazıları

O ‘Adam’ gitti, bu ‘Adam’ da gidiyor

11.04.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Cezayir’deki “Adam” gitti. Şimdi Sudan’daki “Adam” da gidiyor. Sudan’da, Müslüman Kardeşler diktatörlüğüne ve tepesindeki “Adam”Beşir’e karşı dört ay önce patlak veren protesto eylemleri 50’ye yakın ölü, yüzlerce yaralı ve tutukludan sonra sıkıyönetimin de etkisiyle kısmen yatışmış görünüyordu; Cezayir’deki gelişmelerin ardından, cumartesi günü, yeni bir enerji ve kararlılıkla, dört yılın en büyük eylemini sergileyerek canlandılar. Çarşamba günü, Sudan gazetesi, Taghyeer (değişim), dinci rejime, Beşir’e karşı gece eylemlerinin önemli liman kentlerine sıçradığını aktarıyordu.

Yeni aşama
“Sudan Devrimi”nin yeni bir aşamaya geçtiği söylenebilir. Birincisi, polisin yaygın şiddetine karşın, protestocular, cumartesi günü, “Adam”ın sarayının etrafında ve ordu genel karargâhının önünde oturma eylemleri başlatmayı başardılar.
Ağır baskı ve polis şiddetine karşın, protestoların bu oturma eylemleriyle iktidarın merkezine bu kadar yakınlaşması, ordunun tutumu, “Adam”ı iktidarda tutan “blok” içinde paniğe yol açmış.
Çevresindekiler, 30 yıldır elde ettiklerini kaybetme korkusuyla, “Adam”ı görevi bırakması için ikna etmeye çalışıyorlarmış. Ancak “Adam”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, “Darfur’dakikatliamları örgütledi” iddiasıyla çıkardığı bir tutuklama kararı yüzünden bir yere gidemiyor.
İkincisi, ordunun göstericilerden yana tutum almaya başladığı görülüyor. Reuters, kimi askerlerin, göstericilerle birlikte slogan attığını, onlara içme suyu dağıttığını, Soudan Tribune de askerin pazar ve pazartesi olmak üzere iki kez halkı korumak için, oturma eylemlerini dağıtmak isteyen polis ile göstericiler arasına girdiğini, hatta polisle çatıştığını aktarıyor. Polisin saldırıları karşısında birçok gösterici ordu genel karargâhı binasına sığınmışlar; sosyal medyadan halkı oturma eylemlerini ve orduyu desteklemeye çağırıyorlarmış. Olaylar sırasına çekilen, paylaşılan videolardan, yoğun bir zırhlı araç trafiği olduğu, polisin sık sık ateş açtığı, polisten ve askerlerden yaralananlar olduğu anlaşılıyormuş.
Soudan Tribune’e göre, ordunun üst komuta kademesi, protestocuları destekleyen orta düzey subaylarla bir çelişkiye düşerek kontrolü kaybetmemek için şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyor. Al Soudan Alyoum gazetesi de pazartesi günü, bir “son dakika haberi” olarak, ordu üst kademesine yakın bir kaynaktan aldığı
“Beşir, yönetimi orduya devretmeye hazırlanıyor” duyumunu aktarıyordu.

30 yıllık çürüme
Son protesto eylemleri dalgasının 6 Nisan’da kabarmış olması da “Adam”ın yanındakilerin gözünden kaçmıyor.
Sudan’ı dokuz yıl boyunca baskıcı ve yolsuzluklara batmış bir rejimle yöneten Numeyri, 6 Nisan 1985’te kansız bir darbeyle devrilmişti.
Numeyri rejimi, yolsuzluklara battıkça, toplumsal desteğini kaybettikçe, baskıyı artırarak, şeriat yasaları getirerek, Müslüman Kardeşler’in Sudan kolu olan Ulusal İslamcı Cephe’nin desteğini alarak iktidarda kalmaya çalışmış, İslamcı hareket de giderek güçlenmişti. Numeyri kansız bir darbe ile devrildikten sonra yapılan genel seçimlerde İslamcı Cephe’nin Umma Partisi’nin lideri Sadık al-Mahdi, Demokratik Birlik Partisi ile koalisyon yaparak yeni hükümeti kurmuştu. General Beşir, 1989’da işte bu demokratik yollarla seçilmiş hükümeti devirmiş, başbakanlığı ortadan kaldırarak başkanlık rejimine geçmişti. Bu başkanlık rejimi de Sudan’ı 30 yıl, baskı ve terörle, yolsuzluklarla çürüterek bu noktaya getirdi.
Beşir yönetiminin sözcüsü Hasan İsmail, pazartesi günü Al Sharouk TV kanalıyla yaptığı bir söyleşide, protestoların 6 Nisan’ı istismar ettiğini, ordunun da dış kaynaklardan büyük mali destek aldığını
iddia etti. “Dağıtılan yemekleri, suları, ilkyardım malzemelerini biliyoruz” dedi ve ekledi: “Bir milyon Sudanlıyı ordu binasının önüne toplayıp sonra taleplerini desteklemek, reform değil rejimin devrilmesini talep etmektir” (Al Soudan Alyoum).
Rejimin enformasyon bakanıysa, İsmail’i, kutuplaşmayı derinleştirmekle, iç savaş ortamı hazırlamakla suçladı. Financial Times, salı günü, Hartum’daki bir kaynağının “panik içindeler, dağılma noktasına geldiler” gözlemini aktarıyordu. 

Yazarın Son Yazıları

Faşizm ve kültür

Kanadalı kültür kuramcısı Prof. Henry A. Giroux, “Culture as a Pedagogical Battlefield in the Fight Against Authoritarianism” başlıklı yazısında kültürü pedagojik bir savaş alanı olarak tanımlıyor, faşizmin günümüzde estetik, medya, yapay zekâ gibi araçlarla nasıl normalleştirildiğini gösteriyor.

Devamını Oku
07.07.2025
Büyük sürüklenme

ABD ve İngiltere’de jeopolitik alanında rastladığım kimi çalışmalar önemli bir korkuyu yansıtıyordu: Dünya bir “Büyük Savaş”a doğru sürükleniyor.

Devamını Oku
03.07.2025
Lider, parti, rejim

Bu pazartesi yazımı yazamayacaktım: Gözlerimde geçici bir sorun var. Ancak CHP’de yaşananları izlerken dayanamadım. Kısa bir yazıyı bir başkasına dikte ettirebilirim diye düşündüm.

Devamını Oku
30.06.2025
Faşizm ve direniş

Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun hareketlerini anlamaya çalışırken aklıma geldi. Bilinçdışının azizliği olsa gerek.

Devamını Oku
26.06.2025
Kuyruğunu yiyerek…

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard, “İran nükleer silah yapmıyor” dedi ama ABD’de bir irade, İran’ın nükleer tesislerini bombaladı. İngiliz başbakanı hemen desteğini açıkladı. Bu müstehcen resme uzaktan bütününü anlamaya çalışarak bakarsak ne görüyoruz? Emperyalist kapitalist uygarlık, kendi kuyruğunu yiyerek yaşamaya çalışan bir yılana benzemiyor mu?

Devamını Oku
23.06.2025
Kapitalizmin grotesk hakikati

İsrail’in Gazze soykırımının ardından İran’a düzenlediği saldırılar, Batı merkezli emperyalist kapitalizmin grotesk hakikatini sergiliyor.

Devamını Oku
19.06.2025