Erinç Yeldan

Not Artışı, Öncesi ve Sonrası

03 Nisan 2013 Çarşamba

Kredi derecelendirme kuruluşu S&P Türkiye’nin kredi notunu bir kademe yükselterek BB+’ya yükseltildiğini duyurdu. Böylelikle Türkiye “yatırım yapılabilir ekonomi” konumuna bir adım daha yaklaştı.
İlginçtir ki, S&P’nin söz konusu kararına ilişkin gerekçeleri, Türkiye ekonomisinin ileriye dönük
“olumlu beklentilerden” ziyade, süregelen risklerine daha fazla vurgu yapmaktaydı. Örneğin, 2013 Ocak ayı verilerine göre cari işlemler açığının 12 aylık toplamı 46.8 milyar dolar düzeyinde süregelmekteydi. Dahası, 2013’ün ilk çeyrek dönemine ait öncü veriler dış açığın tekrar yükselme eğilimi içinde bulunduğunu; dahası, finansman kalitesindeki bozukluğun da sürmekte olduğunu göstermekteydi.
Kamu maliyesinde ise büyüme hızındaki durgunluğa bağlı olarak bozulma eğilimi devam etmekteydi. Milli gelire oran olarak yüzde 2 civarında olan
faiz dışı birincil bütçe fazlası erimiş ve 2012 sonunda sıfırlanmış durumdaydı.
2012 yılının bütününde bu koşullar sürerken ulusal ekonominin dış borç gereksinimi hızla artmış ve özellikle kısa vadeli dış borç stoku yeniden Merkez Bankası’nın (brüt) rezervlerinin üstüne taşmıştı. Kısa vadeli dış borçların rezervlere oranı 2012’nin mayıs ayında yüzde 120 ile tepe noktasına ulaşmış, daha sonra düşmesine karşın, eylül ayıyla birlikte yeniden yükselme eğilimine girmişti. Ocak 2013 itibarıyla söz konusu oran yüzde 103 ile Merkez Bankası rezervlerinin üstünde seyretmektedir.
Kısa vadeli dış borç stoku 2012 boyunca 85.2 milyar dolardan, 107.5 milyar dolara yükselmiştir. Yani 2012’de kısa vadeli dış borçlar net olarak 22.3 milyar dolar artmıştır. Pazartesi günü yayımlanan verilere göre ise, 2012 yılı boyunca ulusal gelirde dolar bazındaki artış miktarı ise sadece 12.2 milyar dolar olmuştur. Yani,
2012’de Türkiye ulusal gelirinin neredeyse iki misli hızda kısa vadeli dış borç biriktirmiştir!
Nitekim, büyüme hızındaki yavaşlama 2012’yi açıklayan net bir göstergedir: 2012’nin son çeyreğini sadece yüzde 1.4’lük büyüme ile kapatan ulusal ekonominin
sert iniş koşulları ortaya saçılmış, büyüme balonu sönme sürecini sürdürmüştür...

\n

***

\n

“Süreç” dedik de... Söz konusu sözcük, bilindiği üzere, bölgemizde yeniden oluş(turul)an siyasi dengeleri ifade eden yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmakta.
Zaten yukarıdaki sıraladığımız (ve hemen hepsinin S&P’nin raporunda yer almış bulunan)
ekonomik göstergelere dayanarak Türkiye ekonomisinin kırılganlığının giderek derinleşmekte olduğu açıkça gözükmekte. Dolayısıyla, S&P’nin bu şartlar altında bir yanda bir hukuk cinayetine dönüşen Silivri duruşmalarının yepyeni bir ivme kazandığı, üniversitelerimizde öğretim üyelerine ve öğrencilere yönelik baskıların hızla tırmandırıldığı bir siyasi gerilim ortamında Türkiye’nin sırtını sıvazlamaya başlaması süreci, “kolektif emperyalizm” kavramından başka bir sözcük ile izah edilebilir mi?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları