Erinç Yeldan

Paralel Gezegende Yaşamak...

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Küresel Büyük Durgunluk çeşitli süreçlerden geçerek gerçek niteliğini ortaya döküyor: Bir yanda durağanlaşan büyüme, gerileyen sabit sermaye yatırımları, işsizlik (özellikle genç nüfusta işsizlik); diğer yanda ise Türkiye dahil hemen bütün dünya borsalarında ivmelenen borsa getiri endeksleri, köpükleşen finansal varlık fiyatları ve gerileyen (çöken) faizler...
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gezegenimizde açık işsiz miktarını yaklaşık 210 milyon kişi olarak belirlemekte. İşsizlik tehdidinin yanı sıra
“güvencesiz istihdam”, “enformalleşme” ve “sosyal dışlanma” tehlikeleriyle yüz yüze kalan ücretli emeğin yoksullaşma ve proleterleşme süreçleri derinleşerek ivme kazanmakta. ILO tahminlerine göre dünyadaki her üç işçiden biri ailesiyle birlikte günde 2 dolarlık yoksulluk sınırının altında yaşamakta.
Bir yanda artan işsizlik, derinleşen durgunluk ve yoksulluk; diğer yanda borsa spekülasyonlarında yükselen getiri oranları. Birbirinden ayrışmış iki paralel gezegenin giderek uzaklaşmalarını yaşamaktayız sanki.
Ülkemiz de kuşkusuz, bu süreçlerden yakından etkilenmektedir. Kalkınmakta olan bir
“yükselen piyasa ekonomisi” olarak Türkiye’de finansal aktiviteler ile reel sektörel faaliyetler birbirinden ayrışmakta; finans dünyası reel ekonominin gerçeklerinden (yaygın medya deyimiyle fundamentallerden) kopmaktadır. Bu sürecin en yalın gözlemi olarak iki ana değişkeni birlikte ele alalım: Tarım dışı işsizlik oranı ve IMKB endeks puanları. Aşağıdaki grafikte bu iki veri seti 2012 boyunca aylık bazda sergilenmekte.

2012 yılı bir bütün olarak ele alındığında yılın ilk yarısında (mevsimsel etkilerden arındırılarak hesaplanmış olan) tarım dışı işsizlik oranının düşme eğilimi içinde göründüğünü; buna karşılık
“finansal aktivitelerin” en yalın göstergesi olan borsa endeks değerlerinin de durgunluk ve hatta gerileme içerisinde olduğunu görmemiz mümkündür. 2012’nin ikinci yarısında reel ekonomide durgunluğun baş gösterdiğini ve tarım dışı işsizliğin yükselme eğilimi içine girdiğini gözlemekteyiz. Oysa bu dönem finans kesimi için yeni bir coşku dönemini yansıtmaktadır. İMKB endeksi 50 bin düzeyinden, 80 binlere sıçramış ve tarihi zirvelerini gerçekleştirmiştir.
Dolayısıyla, 2012 yılı finansal coşkunun reel ekonominin gerçeklerinden koptuğu sanal bir ayrışma dönemidir. Aslında bu gözlemi daha da genelleştirirsek, 1980’den bu yana dünya ekonomisinin ve yönetişiminin tarihinin, finansal olarak serbestleştirilmiş, aşırı likit ve finansal açıdan aşırı hareketli küresel finans sermayesinin gereksinimlerine göre gerçekleştirilen yapısal uyarlamaların tarihi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bütün bu gözlemlerimizi UNCTAD’ın daha 1998 tarihli
Ticaret ve Kalkınma Raporu’nda yer alan ifadelerle söylersek, “finansın küreselleşmesiyle birlikte finansın sanayi üzerindeki başatlığı, dünya ekonomisindeki istikrarsızlığın ve öngörülemezliğin başlıca kaynağı haline gelmiştir (...) Özellikle, finansal deregülasyon ve sermaye hesabı serbestleştirmesi, gelişmekte olan ülkelerde krizlerin en iyi kestirimcisi gibi görünmektedir.” (sf. 5 ve 55). Finansal-parasal istikrarsızlıkla ilgili olarak son dönemde ortaya çıkan sorunların hemen hepsi, sermaye akışlarında gözlemlenen aşırı salınımların çoğunlukla ülkelerin kendi içindeki finansal koşullarla dünyanın geri kalan bölümündeki koşullar arasındaki büyük farklılıkların yansıması olduğunu göstermektedir.
Basitçe söylenirse, spekülasyon-yönlü büyüme koşullarında dünya ekonomisi kaynaklarının çok az bir bölümünü finans dışı, reel sektör etkinliklerine yatırmaktadır ve yeterli istihdam yaratamayacak kadar yavaş büyümektedir. Bu koşullarda para politikası da etkisiz kalmakta, karşı döngü yaratacak mali politikalar ise ideolojik dogmalara kurban edildiğinden, gelişmiş ya da gelişmekte olan tüm ulusal ekonomiler büyümenin koşullarını yeniden ivmelendirebilecek araçların denetimini piyasanın anarşik gel gitlerine teslim etmekte, sermaye yatırımlarının ve istihdam yaratılmasının kaderini de finans dünyasının
kaprislerine terk etmektedir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları