Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ulusal Ekonominin Kırılganlıkları
\n
\nUluslararası yatırım ve derecelendirme şirketi Standart & Poors’un (S&P’nin) geçen hafta içerisinde Türkiye ekonomisinin görünümünü “durağan”a çevirmesi üzerine, ulusal ekonominin “kırılganlığı” konusu yeniden alevlendi.\n
\nS&P, kararını çoğunlukla “ekonomik büyümenin yavaşlamasıyla birlikte, kamu maliyesinde beklenen bozulmaya” ve “kamu brüt borç stokundaki olası artışa” dayandırdığını duyurdu. S&P uzmanları daha sonra yayımladıkları açıklama notunda “kamu borç stokunun net boyutuna bakmanın yanlış olduğunu” vurguladılar. Zira, net kamu borcu tanımı içerisine alınan merkez bankası net varlıkları kaleminin bağımsız ve özerk bir kuruluş olan T.C. Merkez Bankası’nca hazinenin borç ödemelerinde kullanılamayacağı açıktı.\n
\nTeknik tanım tartışmaları bir yana, ulusal ekonomimizin içine sürüklendiği istikrarsız büyüme dalgasının yarattığı tehlikeli dönemeçler aslında ulusal iktisat yazınımızda uzun süredir vurgulanmakta idi. Cari işlemler açığının sıcak para girişlerine dayalı finansmanı; kısa vadeli dış borçların merkez bankası uluslararası rezervlerine görece yükselişi; ulusal ekonominin net döviz pozisyonu açığı gibi kriterler açısından Türkiye 2011 ve sonrasında sürekli olumsuz sinyaller veren kırılgan bir ekonomi görünümündeydi.\n
\nBu kırılganlığın önemli bir göstergesi de ulusal ekonominin net döviz pozisyonu (kur riski) olarak değerlendirilmektedir. Burada da özellikle reel sektör şirketlerinin net pozisyonu önem kazanmaktadır. Reel sektörde (bankalar ve finans-dışı) üretici şirketlerin döviz cinsinden varlıkları ile döviz cinsinden yükümlülüklerini veren net döviz açığı, 2003’ten bu yana (2009 hariç) sürekli artış eğilimindedir. TCMB verileri, reel sektörde üretici şirketlerin kur riskinin (döviz açığının) 2003’ten bu yana 5-misli artış göstererek toplam 102 milyar dolara ulaştığını belgelemektedir. Aşağıdaki tabloda yıllar itibarıyla Türk reel sektörünün döviz bağımlılığı sergilenmektedir.\n
\nTürk reel sektör şirketlerinin döviz varlıkları 2011 yılında, bir önceki yıla göre 4.9 milyar dolar azalmış; yükümlülükleri ise 27 milyar dolar artış göstermiştir. Verilerin ayrıntıları, döviz yükümlülüklerindeki artışın çoğunlukla dış piyasalardan elde edilen döviz kredilerinden kaynaklandığını göstermektedir. \n
\n2001 krizinden bu yana bankacılık kesiminin daha sıkı bir şekilde denetlenmekte olduğunu; ancak reel sektör şirketlerinin bilançoları üzerine böylesi bir denetim mekanizmasının söz konusu olmadığını biliyoruz. Reel sektör şirketlerinin bilançolarında gözlenen bu tarihi bozulma, Türkiye’nin 2008 küresel krizinden etkilenme biçiminin de bankacılık ve finans krizi şeklinde değil, doğrudan doğruya reel sektör krizi olarak yaşanmasına neden olmaktadır.\n
\nBütün bu gerçekleri görebilmek için yurtdışı derecelendirme kuruluşlarının raporlarını beklemeye gerek var mıydı?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- 6 asker şehit olmuştu
- ‘Bir an önce ilan etmelerini bekliyoruz’