Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Ulusal İstihdam Stratejisi'
“Ulusal İstihdam Stratejisi” belgesi, sessiz sedasız ekonomi gündemimize dahil oldu. 2012-2023 dönemi arasına odaklanan Strateji belgesi dört ana hedef gözetmekte: (1) İşsizlik oranının 2023 itibarıyla yüzde 5 düzeyine indirilmesi; (2) istihdam oranının yüzde 50’ye yükseltilmesi; (3) tarım dışı istihdamın büyüme esnekliğinin 0.52 düzeyinden 0.62’ye yükseltilmesi; ve (4) tarım dışı sektörlerde yüzde 29.1 düzeyinde olan kayıt dışı istihdam oranının, 2023 yılında yüzde 15’in altına indirilmesi.
\nStrateji metni bu hedeflere ulaşmak amacıyla bir dizi politika ekseni önermekte. Ancak, genel doğruların ve hoş sedalı sözcüklerin ardında konu dönüyor dolaşıyor ve bir noktaya odaklanıyor: “İşgücü piyasalarının katılıktan arındırılması” ve “esnekliğin arttırılması”.
\nStrateji metnine göre “işgücü piyasasının esnekliği” kavramı, “üretim döngüsünde meydana gelen değişiklikler ve dalgalanmalara uyum sağlayabilme, çalışanların ise hayat süreçlerinde değişen ihtiyaçlarına uygun olarak iş ve yaşamları arasında denge kurabilme hız ve ölçüsünü” ifade etmektedir. Yani, “esneklik” kavramı aslında bir “çağdaşlık” ve “özgürlük” projesi olarak deyim yerindeyse pazarlanmaktadır.
\nStrateji metni, işgücü piyasasında esnekliğin, “işletmelerin rekabet ve verimlilik düzeyi üzerinde önemli etkisi” olduğunu vurgulamakta ve “istihdam yaratan bir büyüme için işverenlerin ve çalışanların rollerinin esneklik-güvence dengesi temelinde yeniden tanımlanması” gerektiğini öne sürmektedir. Buna göre “işin korunmasını ve aynı işte kalabilme güvencesini ifade eden iş güvencesi yerine istihdamın korunması ve tek bir işverene bağlı olmadan çalışmanın sürdürülebilmesi güvencesini(!) ifade eden istihdam güvencesi kavramı önem kazanmaya başlamıştır.” (sf. 19)
\nDolayısıyla “sürdürülebilir ve istihdam yaratan bir büyüme” için esas sorumluluk emekçinindir. Zira, istihdam güvencesinin sağlanmasında aktif işgücü piyasası programları ile iş arayanların ve hatta çalışanların istihdam edilebilirliğinin arttırılabilmesi önemlidir. Emekçi “hayat boyu öğrenme” içinde devamlı olarak kendisini eğitmeli ve piyasanın rekabet koşulları dayatıp da işsiz kaldığında “tek bir işverene bağlı olmadan” kendisine başka bir istihdam olanağı bulabilmelidir. Üstelik devlet de “sosyal sigorta ve sosyal yardımlar yoluyla işsiz kalan kişilerin gelir düzeylerinin korunması” için gelir güvencesi sağlayacaktır.
\nKısacası, “ulusal” istihdam stratejisi, “istihdam güvencesi” elde etmede ana sorumluluğu işgücünün eğitiminde görmekte ve bir yandan da sosyal yardım söylemi altında bir tür sadaka kültürüne başvurmaktadır. Bu anlamıyla, amaçlanan bir “ulusal” strateji olmaktan ziyade, işveren kesiminin ihtiyaçlarına yanıt arayan ve emeğin kazanılmış haklarını kısıtlamaya yönelik, sınıfsal bir politika dönüşümüdür.
\n***
\nKaldı ki “Türk işgücü piyasalarının son derece katı olduğu” savı gerçeklerle bağdaşmamaktadır. İşgücündeki kayıt dışılığın yaygınlığı ve reel ücret düzeyinin emeğin üretkenliğinden kopartılmış esnek hareketliliği, Türk işgücü piyasalarının aslında son derece esnek ve güvencesiz olduğunu belgelemektedir. Bu konudaki verileri gelecek haftadaki yazımızda sunmayı düşünmekteyiz. Onun yerine, sıkça dile getirilen bir söylemin geçersizliğini belgelemeye çalışacağız: “Türkiye, istihdam koruma mevzuatı açısından OECD ülkeleri arasında en katı mevzuata sahip ülke konumundadır.” (sf. 23)
\nSöz konusu sav, OECD tarafından yürütülen ve “istihdam koruma mevzuatı endeksi” diye anılan bir endeksleme çalışmasına dayandırılmaktadır. “Dünyada işgücü piyasalarının esnekliğine ışık tuttuğu” öne sürülen söz konusu endeks “0 ile 6 puan” arasında bir değerlendirmeyle ülkeleri sıralamakta; Türkiye’nin de bu sıralamada toplam 40 ülke arasında “en katı” mevzuata sahip olduğu gözlenmektedir.
\nOysa söz konusu endeks yakından incelendiğinde, kavramın iki ana bileşenden oluştuğu görülmektedir: (1) bireysel ve toplu işten çıkarmaya karşı koruma; ve (2) geçici istihdam biçimlerinin düzenlenmesine ilişkin mevzuat. “İstihdam güvencesinin sağlanması” açısından önemli olan unsurun birinci kategoriye ait olduğu açıktır. “Esneklik - katılık” tartışmasını doğrudan doğruya (toplu ya da bireysel) istihdam ve iş güvencesi açısından ele aldığımızda ise Türkiye söz konusu 40 ülke arasında en katı mevzuata sahip olmak şöyle dursun, katılık sıralamasında 24. sıraya “gerilemekte”(!) ve OECD ortalamasında yer almaktadır.
\n“Geçici istihdam biçimlerinin düzenlenmesine” gelince... Bu konu son derece karmaşık ve olası sosyal maliyetleri, beklenen (arzulanan) kazanımları yanında hiç de azımsanmayacak boyutta olabilen teknik bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Bu doğrultuda örneğin bizzat IMF, Uluslararası Çalışma Örgütü ile 2010 sonbaharında Oslo’da ortaklaşa düzenlemiş olduğu bir çalıştayın sonuç belgesinde aynen şunları yazmaktaydı:
\nToplam istihdam içinde yüksek oranda geçici işçi barındıran ülkelerde, hiç de şaşırtıcı olmayacak biçimde, işçilerin gelir ve sosyal hakları arasında büyük farklılıklar oluşmakta. Bu farklılıklar uzun dönemde geçici işçilerin giderek daha da güvencesizleşmelerine, meslek içi eğitim olanaklarından dışlanarak ileride olası istihdam olanaklarını da yitirmelerine neden oluyor.
\nAncak, eşitlik sorunundan da ötede, esnekleştirilmiş geçici istihdam biçimiyle birlikte yüksek güvence altında olan ve sürekli istihdam edilen işgücünün bir arada olmasının aslında işsizliği daha da arttırdığı ve verimsiz olduğuna dair karşı konulmaz kanıtlar ve kuramsal çalışmalar var.
\nIMF’nin, OECD’nin gelişmiş Batı ekonomileri için istihdamda ikili bir yapı yaratan esnekleştirilmiş geçici işçiliğe ilişkin eşitlik ve verimlilik kaybı üzerine karşı konulmaz kanıtlar ve kuramsal çalışmalarla desteklenen uyarılarının, Türkiye benzeri “yükselen piyasa ekonomileri” (gelişmekte olan ülkelerin yeni tanımı) söz konusu olduğunda göz ardı edilmesinin kuşkusuz bu satırları aşan nedenleri var.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu