Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Basketbolcular makine mi?
Yılın ilk günlerinde Aydan Siyavuş’u 25. ölüm yıl dönümünde bir kez daha özlemle andık. Ülkemize tam anlamıyla profesyonel basketbol antrenörlüğünü getiren ve hepimizin bugünlere gelmesinde büyük payı olan bir duayendi. Çok detaycı ve oyuncuların üzerinde baskı kuran bir kişilikti. Onun yönetiminde Milli Takım’da olduğumuz günlerden hiç unutmadığım bir anım var. Takımımızın direği, adı üstünde “pivot” Efe Aydan’dı. Rakibin en uzun oyuncusunu tutacak, ribaundları toplayacak, ilk pası çabucak verecek. Bir gün Aydan Ağabey, Efe’ye biraz haksız biçimde çıkışınca, o da “Ağabey, ben makine miyim?” diye serzenişte bulunmuştu. O gün gülüp geçmiştik belki ama bugün basketbol programının yoğunluğuna bakınca, Efe’nin ne demek istediğini çok daha iyi anlayabiliyorum.
Diyelim ki adınız Lauri Markkanen... Küçük bir ülke olan Finlandiya’nın yetiştirdiği en büyük basketbol yıldızısınız. Geçen yaz Avrupa Şampiyonası’nda ülkeniz için harika bir turnuva oynadıktan sonra NBA’daki takımınız Utah’a gittiniz. Eğer takımınız play-off yaparsa 6 ayda 90’dan fazla maç oynayacaksınız. “Profesyonel sporcusunuz, aldığınız paranın hakkını vereceksiniz.” Bitmedi, sonra bir de Dünya Şampiyonası var.
Diyelim ki adınız Vasilije Micic... NBA’da değil ama siz de çok sert bir lig olan Euroleague’de oynuyorsunuz. Milli takımdı, hazırlık maçlarıydı, normal sezondu derken en az 80-90 maç da sizin payınıza düşüyor. Play-off, kupa, Final Four; hep iyi oynayacak, en zor şutları atıp, arkadaşlarınıza pas dağıtacak, ayrıca bir de iyi ve sert savunma yapacaksınız.
(Micic)
Antrenörler de aynı cenderenin içinde. Eleştiriler cabası... Üstüne üstlük, onlar kapıya en yakın koltukta oturdukları için her yenilgi sonrası işlerini kaybetme kâbuslarıyla yaşıyorlar. Bu tabloda, tüm profesyonellerin ailelerine ayırabildiği zaman yılda 2 aydan fazla değil.
Eğri oturup doğru konuşalım; ne kadar güçlü ve yetenekli olursa olsun, sporcunun böyle bir takvimde sakatlanmaması, akıl sağlığını koruması, başarıda süreklilik sağlaması ve mutlu olması bana mümkün görünmüyor. Yakında bu tempo yüzünden seyirci sıkılacak, bilet satışları ve TV izlenme oranları da düşecek.
Liglerin formatında hızlıca değişikliklere gidip, maç sayısını azaltacak formüller bulmak şart. Yoksa “makineler” arıza yapacak!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı