Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bakan Çağlayan AB'den Niye Yakınır?

06 Mayıs 2013 Pazartesi

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan AB yetkililerine çok kızmış; “Maalesef bunlar riyakâr ve ikiyüzlü. ABD ve diğer üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşması yaparken Türkiye’yi masaya mı oturtuyorsun” diyor; ayrıca “6 Mart 1995’te imzalanan Gümrük Birliği’ni masaya oturtmamız gerekir” diye ekliyor. GB yerine AB ile Türkiye arasında serbest ticaret anlaşması yapılmasını da öneriyor.(*)
Ne desem bilmem ki; işin bu noktaya geleceğini bir bilim insanı olarak 1992-1995 yılları arasında avazım çıktığı kadar haykırarak yüzlerce makale ve 10 kadar kitap yayımlarken her kesimden bana destek verenler vardı.
Güngör Uras, Öztin Akgüç, Nevzat Yalçıntaş, Nazlı Ilıcak, Ayhan Songar, Hikmet Çetinkaya, Melih Aşık, Hasan Pulur gibi medyanın pek çok ünlüsü yazılarıyla destek veriyorlardı.(**)
Üniversite öğretim üyelerinden konunun uzmanı 60 kadar akademisyen ortak bir bildiri yayımladık; “
AB’ye üye olmadan GB’ye girilemez” dedik ve nedenlerini bir bir sıraladık. İşin, “bugün Zafer Çağlayan’ın yakındığı noktaya geleceğini açık bir dille ortaya koyduk”, yıl 1995 idi.
Siyasi çevrelerden en büyük desteği bana Sayın
Abullah Gül verdi; “8 Mart 1995’te TBMM kürsüsünden yaptığı konuşma çok önemliydi”.(***)

\n

Gelelim bugüne…

\n

Şimdi gelelim Zafer Çağlayan’ın GB’den yakınmalarına; evet doğrudur; Brüksel ABD, Çin gibi diğer ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları imzalarken Türkiye “AB dışı dünya ile ticari ilişkilerinde, kurumsal bir haksız rekabet durumunda kalmaktadır”.
Bu ülkelerin malları Türkiye’ye çok düşük gümrük vergileri ile girmekte, buna karşılık bizim ürünlerimiz o ülkelere ihraç edilirken en yüksek gümrük duvarları ile karşılaşılmaktadır. İthal ederken sanki AB üyesiyiz ama ihraç ederken AB dışı üçüncü bir ülkeyiz.
6 Mart 1995’ten başlayarak, Türkiye’de
“ilgili çevrelerde herkesin bildiği ama görmezlikten geldiği şey budur”.
Şimdi Sayın Bakan AB’yi itham ediyor;
“bunlar riyakâr ve ikiyüzlü” diyor. AB mi? Yoksa baştan beri biz miyiz yanlış olan?
- AB’yi oluşturan hukuk düzeni ortada
- AB hukukuna göre, AB’ye üye olmadan GB’ye
“girilemeyeceği” de ortada (San Marino, Lihtenştayn gibi kasaba devletler hariç)
- 6 Mart 1995 belgesinin maddeleri, “
Türkiye’nin olumsuz ayrıcalıklı” konumunu bir bir belirliyor.
- 1999 Helsinki belgesi, Türkiye’nin diğer adaylardan farklı bir statüde bulunduğunu ortaya koyuyor.
- 2005 müzakere süreci koşulları,
“Türkiye’nin, tam üye yapılmadan nasıl AB’ye uydurulacağını tek tek sıralıyor”.
Zafer Çağlayan bugün
“Bu AB de neymiş; bunlar riyakâr ve ikiyüzlü” derse adamlar ne düşünür acaba?
Evet doğru; GB Çağlayan’ın da söylediği gibi Türkiye ekonomisinin aleyhine işleyen bir yapı içinde yürüyor. Türkiye AB dışı ülkeler karşısında haksız rekabet ortamına itiliyor. Ancak bugüne gelişin sorumluluğunu Brüksel’e yıkmak yerine, taa en başından beri suçu kendimizde aramamız gerekmiyor mu?
Ben ilk asistanlık yıllarımdan itibaren Türkiye-Avrupa ve Türkiye-AB ilişkilerini her boyutu ile çalışmış emekli bir akademisyenim. Ömrüm bununla geçti. Kendileri talepte bulundukları için
Demirel’e, Ecevit’e, Erbakan’a, Özal’a, Mesut Yılmaz’a, Tansu Çiller’e, Aydın Menderes’e Türkiye-AB ilişkileri konusunda bilgi ve değerlendirmelerimi bir akademisyen olarak sundum.
Zafer Çağlayan’ın GB’den yakınmalarını okurken emeklerimin nasıl boşa gittiğini görerek üzülüyorum.

(*) Tekstil İşveren Dergisi, sayfa 14, Nisan 2013
(**) 60 İnsan Benim İçin Ne Yazdı? Tarihçi Yay, Nisan 2013
(***) Türkiye’nin Askersiz İşgali; Gümrük Birliği, Hayatım Avrupa dizisi, III. kitap, Cumhuriyet Yay, 2009

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları