Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hegelci Diyalektik mi? Yığımlı Gelişmeler mi?
Prof. Arthur Brian “dışsallıkları” kullanarak bir anlamda, “tez, karşı tez, sentez” kuramını reddeder. Piyasa mekanizmasının neden kendi kendini otomatik olarak düzeltemeyeceğini, teknik deneyimi ile, maksimizasyona götüremeyeceğini savunur.(*)
\nProf. A. Brian’ın Sante Fe Enstitüsü’nde (ABD) 1980’li yıllarda ortaya koyduğu bu görüş, 2008 büyük ekonomik krizi ile yaşanarak bir anlamda kanıtlanmış oldu.
\nPara piyasalarının “baronları” CEO’lar yarattıkları yapay cennette kendi mikro maksimizasyonlarını başarıyla becerirken sistemi de çökerttiler.
\nProf. Brian’ın karmaşık görünen ancak özünde basit olan kuramı azgelişmiş ülkelerdeki toplumsal dönüşümlerde de değerlendirilebilir.
\n- Bu ülkelerde şu ya da bu nedenle ortaya çıkan (çıkarılan) kimi gelişmeler, “kendi kendilerini besleyerek kendi dışsallıklarını yaratarak” yığımlı (kümülatif) bir biçimde mi ilerleyecekler?
\n- Yoksa Hegelci diyalektik mi geçerli olacak? Tez ve karşı tez sonuçta bir sentez doğuracak mı?
\nTürkiye’ye uygularsak...
\nProf. A. Brian’ın kuramı Türkiye’de geçerli oldu mu? Olmakta mı?
\n- 24 Ocak kararları ve arkasından gelen 12 Eylül askeri darbesi Türkiye’de, daha önce görülmeyen yeni bir zeminin hazırlanması yönünde “yığımlı gelişmelerin” ortaya çıkmasına yol açmıştır.
\nÖzgürlüklerin ve kamusal hakların kısıtlanması yanında yeni bir ekonomik düzen getirmiştir. Gençlerin yaşam tarzından eğitim sistemine, toplumsal değişim ve dönüşümlere kadar geniş bir alanı kapsadı.
\nEkonomi, kültür, inanç, din ve insan ilişkilerine kadar, yeni yığımlı hareketler görüldü.
\nBu süreç halen devam ediyor. Kimileri artıları, kimileri de eksileri öne çıkararak durumu değerlendiriyor.
\nOrtada inkâr edilemeyecek bir gerçek var; 1980’den beri meydana gelmekte olan toplumsal gelişmeler, “yığımlı bir biçimde gelişmekte ve kendi kendini beslemektedir”; aynen Prof. Brian’ın kuramında olduğu gibi.
\n- Arada, özellikle 1990’lı yılların başında, “iç ve dış dinamikler arasında sürtüşme ve çatışmalar meydana geldi”. Bu ara dönemi takiben tekrar 1980 doğrultusundaki yığımlı gelişmeler egemen oldu.
\n2000’li yıllardan itibaren ise iç ve dış dinamiklerin örtüşmesi sonucu yığımlı gelişmeler hız kazandı.
\nBu durum Türkiye’de ve bölgede yepyeni bir dönemin başlamasına yol açtı. 2002 ve 2003 yılları yığımlı gelişmeleri tetikledi.
\nHem Türkiye’de iktidar değişti hem de Irak işgal edildi. “Ilımlı İslam ve açık piyasa odaklı” bir yeniden yapılanma süreci doğdu.
\nBir anlamda, “İslamın sisteme entegrasyonu” hareketi ortaya çıktı. Bu hareketin Türkiye’de halen, kararlı bir biçimde ilerlediğini görüyoruz.
\nİslami düzen ve açık piyasa felsefesine dayalı yapılanma, işlevsel olarak bütün kurumları etkilemeye başladı.
\nBölgesel değişimle bağları
\nYeni yığımlı gelişmelerin şu özellikleri taşıdığını görüyoruz:
\n- İktisadi düzen, inanç, bürokrasi, kültür, günlük yaşam tarzı hatta güvenlik gibi her alana yayılmaya başladı.
\nToplumda İslamın odak noktasına yerleştirildiği (referans alındığı) yeni bir kümülatif süreç yaşıyoruz.
\n- Öte yandan bu yeni süreç “küresel taleple, Batı’nın talepleri ve planları ön plana çıkmaktadır”.
\n- Bu bağlamda iç ve dış dinamiklerin (taleplerin) birleşmesi, hareketin yığımlı bir biçimde sürmesini güçlendirmektedir.
\nTürkiye açısından bakıldığında, “iç ve dış dinamikler arasındaki örtüşme var olduğu sürece” yığımlı olarak yürüyen gelişmeler değişmeyecektir.
\nAncak bu konunun garantisi yoktur; çünkü taraflardan biri; küresel güç ya da içerideki iktidar “kendi ihtiyacını giderdikçe” tutum değiştirmeye başlayacaktır.
\nBu, güdülen hedefin (maksimizasyonun) doğal bir sonucudur. Ankara, Arap dünyası ve Batı arasındaki “göreli eşgüdüm” şimdilik sürmektedir.
\nBu denklemdeki tek fay hattı, bugün için Tel Aviv gibi görünüyor. Ancak İsrail’in, Batı’nın bölgedeki asli bir ortağı (hatta uzantısı) konumunda olması Ankara’nın durumunu zayıflatıyor.
\n- Araplara şirin görünmek için İsrail düşmanı gibi davranmak.
\n- Aynı zamanda Batı’nın bölgedeki uzantısı görüntüsünü vermek, Ankara için çelişkili bir durum yaratıyor.
\nBu da Ankara açısından, mevcut sürecin yığımlı olarak ilerlemesinin önündeki en büyük engeldir.
\n\n(*) Prof. Arthur Brian, “Karmaşa”, Türk Henkel yay, 1998, İstanbul
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Edirne'de korkunç kaza