Ortadoğu Politikasında U Dönüşü mü?

04 Temmuz 2011 Pazartesi
\n

Ankara hükümeti özellikle son yıllarda Libyadan Mısıra, Suriyeden Körfeze kadar çok büyük bir atılıma geçti.

\n

Turizmden tekstile, inşaattan gıda sanayisine kadar her alanda faaliyetler artmıştı. Türk yatırımcılarının Ortadoğu ve Afrikaya gidişi kadar özellikle Körfez ülkelerinden önemli sermaye gelişi oldu.

\n

İktisadi, siyasi ve kültürel alanlarda derin ve özlü ilişkilere giriliyordu. Yalnız Ankarada değil, kimi Batı çevrelerinde de Türkiye, Ortadoğunun parlayan yıldızı olarak ilan edildi.

\n

İranla da ilişkiler, Batı ambargolarına rağmen gelişiyordu. Türk şirketleri, İranda faaliyetlerini sürdürülüyorlardı. Hükümet, dış baskıya rağmen Tahranla sıcak ilişkiler içindeydi.

\n

Ancak Ortadoğu ülkelerinin birçoğu bağımsız değillerdi, vesayet altındaydılar.

\n

Bir bölümü ise küresel güçlerin kontrolü altına girmemek için direniyorlardı.

\n

Bir tayınlama yaparak hepsinin, kontrol edilebilir ortak bir zemine oturtulması gerekiyordu”! Önce adamakıllı silkelenip savrulacaklar; sonra da eritilmiş kurşun gibi yeni kalıplara döküleceklerdi.

\n

Küresel düzenin, yalnız şirketlere değil, üslere de açık iktisadi, siyasi ve askeri piyasaları oluşturulmaktadır”. “Piyasa tanımı genellikle iktisadi işler için kullanılır. Ancak iktisadi piyasaların küresel talepler doğrultusunda çalışabilmesi için siyasi ve askeri piyasalarla da bütünleştirilmeleri gerekir. Çünkü bu kural gerçekleşmez ise iktisadi piyasalar arzu edildiği gibi çalışamaz.

\n

İktisadi çıkarlar, otorite ve güç hesabı yapan küresel odaklar açısından bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır.

\n

İstenen düzen ne?

\n

Ortadoğuda gerçekleştirilmek istenen düzen,

\n

İktisadi olarak dışa açık, tamamen özelleştirilmiş serbest bir piyasa.

\n

Siyasi ve askeri olarak denetimi ve küresel otoriteyi kabul eden yeni bir yapılanma”. Yoksa, kadınların Suudi Arabistanda araba kullanıp kullanmaması ile küresel güçlerin yakından uzaktan ilgisi yoktur.

\n

Kaddafi ve Mübarek söz dinliyorlardı ama içeride yine de bir ikinci halka oluşturarak kendilerine özgü bir otorite kurmuşlardı. Bu otorite, örneğin Libyanın ya da Mısırın bölünmesini engelliyordu.

\n

Suriye yönetiminin özel İran bağı ve Şii boyutu olmasa belki de sorun yapılmazdı. Ayrıca Kuzey Irak meselesiile birleştirilmeliydi.

\n

Ankara’nın yeni konumu

\n

AKP hükümetinin son yıllarda yürütmeye başladığı yeni Ortadoğu politikası bizzat ABD ve AB tarafından sabote edilir hale geldi.

\n

Türkiye özellikle iktisadi alanda Libya, Tunus, Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün yönetimleriyle balayı yaşarken birdenbire düşman kardeşler durumuna düşürüldü. TSK, NATO çerçevesinde Kaddafiye karşı operasyonların bir parçası haline geldi. Şirketlerimiz Libya, Tunus ve Mısırdan pılıyı pırtıyı toplayarak çekildiler.

\n

Suriye sınırında kaçanların sayısı on bini geçmiş, çadır kentler kurulmuş durumda. Türk ve Suriye askeri, sınırda karşı karşıya getirilmiş.

\n

İran, Türkiye Suriyeye müdahale ederse, Tahranın sessiz kalamayacağını açıklamış. Ankara birdenbire, yeni İran politikasını, Suriye sorununa endekslemek zorunda bırakılmış. Suriye üzerinden, İranla da karşı karşıya gelme durumu yaratılmış.

\n

Dün bölgede, herkesle dost imajı veren Türkiyeden, bugün herkesle düşman bir ülke resmi çizilmeye başlamış”. Ankara, kim itti beni dercesine, bir U dönüşüne doğru sürükleniyor.

\n

Bırakın çatışmayı, Suriye ve İranla ilişkilerin soğuması ve gerilemesi bile Türkiyeye yalnız iktisadi değil, siyasi ve askeri olarak büyük bir bedel yükleyecektir. Suriye ve İranla sorunların büyümesi,Türkiyenin iktisadi olarak Ortadoğudan soyutlanması anlamına gelir.

\n

Türkiye bugün, Ortadoğuda çatıştırılan taraflardan biri haline getirilmek isteniyor. Kuşkusuz insanın aklına bölgede sınırların ve haritaların değişmesi konusu geliyor.

\n

Bu konuda acaba esas hedefler Kürdistanın genişletilmesi ve İranın yola getirilmesi mi? Aslında iki konu birbirine endekslenmiş durumda, İranın halledilmesi için büyük Kürdistanın oluşturulması gerekiyor.

\n

Yoksa bütün bu kavga ve gürültülerin temelinde bu sorun mu yaratıyor? Son yirmi yılda bölgede yaşayan gelişmeler düşünülürse, nesnel bir analiz ister istemez bizi bu sonuca götürür.

\n

Petrol, doğalgaz denetimi ve İsraile İran tehdidinin ortadan kaldırılması meseleleri, yaşanan çalkantılar ve çatışmalar sonucu yapılacak yeni düzenlemelere bağlanmış görünüyor.

\n

Bu büyük operasyon ancak çıtayı çok yükselterek sağlanabileceği için bölgemiz uzun sürecek bir bunalımın içine sokulmuş bulunuyor.

\n

Bugün TBMMde yaşanan sorunlar, Ortadoğunun ve Türkiyenin yeniden yapılandırılması ile doğrudan doğruya bağlantılıdır. Onun hem sebebi hem de sonucudur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları