Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ortadoğu ve Seçimler
Irak’ın 2003’te işgali, Arap baharı ve IŞİD derken Irak’tan Libya’ya kadar yeni haritalar (ve sınırlar) çizilmeye başladı.
Ne yazık ki bu değişikliğe Türkiye de dahil edilmek isteniyor. Irak, Suriye ve Libya bölündüler.
Yeni ‘Kürdistan’ sınırları
Irak’ta ve Suriye’de IŞİD’i ortadan kaldırma operasyonları ile birçok sonuca birden ulaşılıyor:
- Kürdistan’ın Irak ve Suriye’deki egemenlik alanı (ve sınırları) genişletiliyor.
- Aynı zamanda PKK meşrulaştırılarak askeri, lojistik ve iktisadi destekler yaygınlaştırılıyor. İlginçtir; Ankara da bu desteğin bir parçası haline sokulmuş durumda.
- Diyarbakır, Erbil, Kobani hattının altyapısı hazırlanıyor. Bir süre sonra Kuzey Suriye Kürt Yönetimi (devleti) ilan edilecek.
Bu süreç yalnız 2002-2015 döneminde gerçekleşmedi, öncesi de var; 1991’de Çekiç Güç ile önce Kuzey Irak Kürdistan’ı hazırlandı; arkasından 2003’te Irak işgal edilerek ülke bölündü ve bugüne kadar gelindi.
2015 en kritik yıl
Ortadoğu sürecinin ve BOP’nin gerçekleşmesinde “Türkiye açısından” en kritik yıl 2015’tir.
- Güneydoğu’da Türkiye’nin güvenlik, ekonomi ve idari denetimi (ve egemenliği) asgari düzeye indirilmiş durumda. PKK (ve HDP) bölgede fiili bir durum oluşturmuş bulunuyorlar.
Ankara (ve AKP’nin) HDP, İmralı, Kandil ve PKK ile oluşturduğu açık ve örtülü diyalogla, yarının “Yeni Türkiye’sini” hazırlamak yolunda ilerliyor. HDP (ve PKK’nin) AKP ile diyaloğu en üst (ve derin) düzeyde sürüyor.
- Bütün bunlar ABD ve AB büyükleri tarafından destekleniyor; hem siyasi hem de askeri boyutlarda.
AKP’nin kaderi
AKP üst yönetimindekiler (ve Erdoğan) kendi kaderlerini bu gelişmelerin “beklentileri” üzerine oturtmuş bulunuyorlar. AKP milletvekillerinin önemli bir bölümü ya bu çok ciddi gelişmelerin farkında değiller ya da “görmezlikten” geliyorlar.
Bu nedenle haziran seçimleri ve AKP’nin yarını yukarıda özetlenen “gelişmelere endekslenmiş durumda.” Kürdistan’ın yarını ile AKP’nin yarını tam bir etkileşim içindeler.
Ve Hakan Fidan
Bütün bu gelişmeler açık ve örtülü bir biçimde sürerken Fidan’ın, “oyunu yarıda terk etmesine” izin verilmedi. Çünkü kendisi, son birkaç yıldır Ankara’nın Kuzey Irak, Suriye, Mısır, Tunus ve Libya politikalarında işleri fiilen yürüten kişi konumundaydı.
90 dakika tamamlanmadan ne Erdoğan ne de “dışarısı” oyundan çıkmasına izin vermediler. Öyle ya; dereyi geçerken at değiştirilmez.
Ya mağlubiyetin faturasını o da ödeyecek ya da galibiyetten nasibini alacaktı.
Türkiye’nin ve yakındaki Arap ülkelerinin giderek daha yoğun bir bunalımın içine sürüklenmelerine karşın İran, petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki düşüşe rağmen Asya, AB ve hatta ABD ile ilişkilerinde geri adım atmadan ilerleme sağlamış durumda.
Ankara, Irak ve Suriye’yi tribünden seyrederken Tahran, Irak ve Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’daki etkinliğini arttırmış bulunuyor.
Ankara’nın başarısızlığının en önemli nedeni, “çağdaş dış politika kurallarının faydacı boyutunu unutarak mezhepçi, Sünni (ve dinci) politikaya” saplanıp kalmasıdır.
Türkiye’nin sadece iç dengeleri demokrasiden ve çağdaşlıktan uzaklaşmakla kalmamış, Ankara’nın dış politikası da bu yüzden iflas etmiştir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği