Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yaratıcı bir aydınımızı yitirdik

08 Nisan 2015 Çarşamba

Kâmil Şükûn bir müzik adamı değildi, ama yenilikçi organizasyonlarıyla kentimizi zenginleştirmişti Geçen hafta Teşvikiye Camii’nde birkaç kuşağın kalbine taht kurmuş, hafif müzik tarihimizin değerli kavşağı Kayahan’ı uğurlarken aynı mekândan bir başka değerli aydınımız, Kâmil Şükûn da uğurlandı.
O bir müzik adamı değildi, ama entelektüel girişimleriyle görgü ve kültür dünyamızda değerli bir ortam yaratmıştı, yenilikçi organizasyonlarıyla kentimizi zenginleştirmişti. 1980’de Türkiye’nin ilk moda dergisi Vizon’u sponsor katkılarıyla yayımlamaya başlamış, dergi 1990- 2003 arasında Vizyon adıyla devam etmişti. İçeriğinde “moda” öne çıkarken sanat ve sanatçılar da gündeme geliyordu. Böylece moda dünyasını izleyen çevre, sanat dünyasında olup biteni de öğreniyordu. O zamana kadar görülmemiş harika bir baskı, can alıcı fotoğraflar ve dolu dolu sayfalar.. Deniz Alphan ve Hülya Ekşigil’in editörlüğünde ben de bu dergiye yazılar hazırlamış, söyleşiler yapmıştım. Gencecik yitirdiğimiz sopranomuz Zehra Yıldız ile yaptığım son röportaj gibi.
Kâmil Şükûn 2006’da, yeni bir yaratıcılıkla, İstanbul Resitalleri’ni düzenlemeye koyuldu. Dünyanın önde gelen yarışmalarında derece almış parlak piyanistleri her ay “VizonShow” organizasyonu olarak İstanbullularla buluşturdu. Maslak Tim Show Center’dan yola çıkarak Lütfü Kırdar Sahnesi’nde devam etti. Buradan anımsadığım isimler, Rustem Hayroudinoff ve Dejan Lazic’di.
Bu resitalleri büyüklerimizden övgüyle dinlediğimiz “Saray Sineması Konserleri”ne benzetmiştim. Bir başka özellik de üniversite öğrencilerine ücretsiz olmasıydı. İstanbul Resitalleri daha sonra Akatlar-MKM’de, Fulya Sanat’ta sürdü ve beşinci yılında, kendine özgün bir mekân buldu: Emirgân’daki Sakıp Sabancı Müzesi’nin “The Seed” adlı salonunda her ay bir resital porgramıyla devam ediyor. Boğazın güzelliği içinde rüya gibi bir korunun sıcacık ortamında dinleyiciler müzikle kaynaşıyor. Bu “butik konserler”de piyanonun yanı sıra çok seyrek olarak bir viyolonsel veya gitar dinlediğimizi de anımsıyorum. Çellist Ophélie Gaillard J.S.Bach süitlerini çalarken çellonun insan gibi ağlayabilen sesini duyurmuştu. Kâmil Şükûn 1970’lerde modern dergiciliğin öncüsü olduğu kadar 1980-2000 arasında düzenlediği VizonShow defileleriyle hazır giyim sektörünü alıcısıyla buluşturmuştu.
Ardından gelen İstanbul Resitalleri de bir aura, görünmez bir enerji yarattı. Bunların tümü, insanları aynı duygular altında buluşturan, mutlu eden, iz bırakan etkinliklerdi. Kâmil Bey için klasik müzik “kutsal bir alanda yaratılan kutsal bir meditasyon”du. İstanbul Resitalleri’nin bu haftaki 10 Nisan konserinde Amerikalı piyanist Simone Dinnerstein çalacak. Bu ünlü Bach piyanistinin programında Poulenc, Debussy ve Schubert var. Umarım uzmanı olduğu J.S.Bach yapıtlarından birini Kâmil Şükûn’un anısına bis olarak çalar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları