Feyzi Açıkalın

Fakir Alman!

14 Haziran 2018 Perşembe

24 Haziran yaklaştıkça meydanlarda söylev verenler değil ama sokak röportajlarındaki iflah olmazlar(!) insanı umutsuzluğa sürüklüyor. Ama bir yandan da ayakların suya değmesini sağlıyor.

Yaşanan kişisel deneyimler ise ekranda izlenenlerden farklı olarak, insanı öfkelendirmekten alıkoyamıyor. Dün tanık olduğum gibi…

Yaşadığım şehrin nabzını tuttuğum tanıdık sokak esnafına yaklaşıp işleri soruyorum. “Ne ossun, bekliyoruz” klişe yanıtını alıyorum.

Uzun yılların sokak tezgahçısı, Ramazan nedeniyle satışların olmadığını söyledikten sonra halktan da yakınıyor. Ona göre Türk milletinin tek derdi seçim! 8 Temmuz’a kadar da şehirlerinde bekleyip tatile gelmeyecekleri için işler açılmayacak…

Söylemekte yarar var; sözü edilen esnaf katıksız bir AKP’li ve hiç duraksamadan 8 Temmuz’u bir “son tarih” olarak anons ediyor!

Ben devamla, Türklerden bahsettiğini oysa şehirdeki en kalabalık turist olan Rus varlığının pazara yansıyıp yansımadığını öğrenmek istiyorum. Hayır, Ruslar da mısır kemirmiyormuş!

Ağzıma verilen fırsatı kaçırmayıp, bunca yıldır turizm esnafının alışveriş açısından en memnun olduğu, başta Alman olmak üzere Batı Avrupalının küstürülmesini konu ediyorum.

Batı Avrupa ülke halklarının, zaman dilimi içinde hesaplaşıp insanlık suçu olarak kabul ettikleri faşizm ve nazizmle, liderleri aracılığıyla suçlanıp, hakarete uğradığından bahsediyorum. Şu dönemdeki kırgınlıklarının normal olduğunu söylüyorum.

Hemen yanında oturan, boyadığı bıyıklarının alttan beyazı görünen abinin söze karışıp, “Almanın da parasının değerinin düştüğünü” söylemesiyle tezgahın o yanına seğirtiyorum: “Ne zaman düştü Alman’ın para biriminin değeri, bizim haberimiz olmadı?”.

Arkaya doğru kaykıldığı plastik sandalyesinden, konuşmanın önemine binaen(!) öne doğrulan Almanya emeklisi Türk vatandaşı, “İyi Alman turist(!) Mark zamanındaydı. Bize, 1996’dan beri fakirleşen Alman halkı geliyor! Almanya’da devlet zengin, halk fakir!”…

Son yıllarda, ancak gelir ve beğeni düzeyi çok yüksek olmayan Alman halkının ülkemizi tercih ettiği bir sır değildi. Ama Alman’ın fakirleşmesi bilgisi doğrusu biraz tuhaftı…

Türkiye’deki siyasal iktidarın, dış düşman yaratma politikası gereğince arayıp da bulamadığı sokak propagandacısı, Alman devletinin yaptığı 600 €’luk yardım ile ancak geçinebilen turistin ülkemizi tercih ettiğini söylemekteydi.

Oysa söz konusu etmedikleri de vardı: Evet, eski bakanlarının adıyla anılan Hartz4 programı doğrultusunda işsizlere sosyal yardım olarak 409 € verilmekteydi. Ama gerektiğinde bu rakama çocuk parası ve kira da eklenmekteydi. Ekstra ihtiyaç için çıkarılan alışveriş listesine göre de yardım çeki gönderiliyordu.

Doğruydu, Almanya’da “Yaşlılık Fakirliği!” denen ilginç bir kavram altında lüks yaşama ait sorunlar tartışılmaktaydı. Ama burada tartışılan yaşlı oranı hızlı bir şekilde artan Alman devletinin, halkına yardım edip etmemesi değil, yardımların hangi hakkaniyette sağlanacağıydı.

1952 yılından beri ihracat fazlası veren ülkede, kişi başına düşen ortalama yıllık gelir, 2017 rakamıyla 40.181 € idi. Bu rakam, emekli sayısına göre çok daha az olan çalışanların ekonomiye soktukları gelirin ülke toplamına bölünmesiyle elde ediliyordu. Türkiye gibi genç çalışan nüfusu fazla olsa, kim bilir hangi değere ulaşırdı.

Almanya’ya ilişkin gerçekleri herkesten iyi bilmesine karşın, doğruları eğip büküp, kendilerine göre yorumlayan iflah olmazlar(!) propaganda makinasının uyumlu bir dişlisi olarak görev sürdürmekteler. Seçimlere az kala Alman’ın, kıskançlığından da öte halkını fakir bıraktığını da öğrendik. Eh, her gün yeni bir bilgi, daha ne istiyoruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları