Bize yok mu?
Gülengül Altınsay
Son Köşe Yazıları

Bize yok mu?

05.12.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Engeller yaratıcılığı artırıyor. Galatasaraylıların Trabzon’un Sörloth’la attığı golün öncesinde faul olduğunu gösterebilmek için hazırladıkları animasyon mesela. Çok yaratıcı. Gerekçe de yayıncı kuruluşun bu pozisyonu yeterince açık bir şekilde göstermemiş olması. Anlaşılan bundan böyle bu tarz yaratıcı animasyonları bolca izleyeceğiz. Her kulübün kendi VAR yayını olacak. Yalnız burada yayıncı kuruluşu eleştirirken yayın haklarını için ödedikleri bedeli de unutmayalım. Ama asıl konumuz bu değil; konumuz yayınlarda her takıma eşit mesafede durulması gerekliliği… Tartışmalı pozisyonların takım gözetmeksizin aynı dikkatle gösterilmesi zaten adil yayıncılığın gereği.

Bizim ‘VAR’

Şu sıralar adalet deyince hemen akla VAR geliyor. Hani şu adaletsizliği minimuma indirecek diye alkışlarla karşıladığımız VAR. Doğrusu ben hiç alkışlamamıştım VAR geliyor diye. Nedeni de kısaca VAR’ın başında da yine bizim hakemlerimizin olacağıydı. Aslında VAR’ı iki ayrı bölümde yorumlamalıyız. Birincisi VAR ve futbol ilişkisiyle; yani VAR futbola ne katıyor ne götürüyor sorusuyla. Bu zaten tüm dünyanın hala tartıştığı soru. VAR’ın futbolu öldürdüğü, sahadaki hakemin inisiyatifini azalttığı ve ekran görüntüsü ile canlı izleme arasındaki farkın kararlarda yanlışlara yol açtığı eleştirileri sürüyor.

Dünya bunları tartışıyor ama biz VAR’ı farklı yerden tartışıyoruz. Bizim zaten en büyük sorunumuz kararların hakem yorumuna bırakıldığı durumlarda bir standardın olmamasıydı. Giderek hakemlerin eyyama yönelerek takımına göre yorum yapmasıydı. Şimdi ise VAR hakemleriyle birlikte bu sorum ikiyle çarpılmış, geometrik olarak artmış durumda. Sahadaki hakem kadar ve belki ondan çok kapalı bir odada kendine sunulan görüntülere ve çizgilere göre karar veren ‘sanal hakem’i tartışıyoruz. Üstelik hakemler üzerindeki baskı ve gördüklerini çalarken kendilerini rahat hissetmemeleri sorunu aynen sürerken. O yüzden değil mi bizim dışarıdan net gördüğümüz pozisyonlarda bile sahadakiler karar veremeyip VAR’a atıyorlar topu. VAR da dakikalarca ne yapsak ne etsek muhabbetine giriyor.

Adalet mi?

Oysa gerçekten adalet istiyor olsak düzen değişecek ve bunların hiç biri yaşanmayacak. Kimse kendini haksızlığa uğramış gibi hissetmeyecek. Hataların kasti olmadığını düşünecek çünkü. Futbol oyununda bazı kararların hakemlerin yorumuna bırakıldığı, hataların iyi hakem-kötü hakem farkından kaynaklandığı kabul edilecek. Tıpkı adalet konusunda hassas ülkelerde olduğu gibi. Ve VAR tartışmaları da sadece VAR’ın futbola katsısı var mı yok mu sorusu çerçevesinde kalacak. Yani kimse “Ona VAR da niye bize YOK” demeyecek, “Benzer pozisyonlara neden benzer kararlar verilmiyor” demeyecek. Mesela neden bir penaltı ihlali tekrar gerektirirken diğerleri gerektirmiyor, neden o malum İngilizce küfür bazılarına üç maç cezaya mal olurken bazıları bu ifadeden muaf oluyor soruları kafaları kurcalamayacak. Ve bu ülkede kim daha çok bağırır çağırır kim daha çok tehdit ederse sonunda o kazanıyor düşüncesi kamuoyunda itibar kazanmayacak. Taraftar da kendi kulüp yöneticilerini kulübün haklarını yeterince korumadıkları gerekçesiyle eleştiri yağmuruna tutmayacak.

Çözüm VAR

Çözüm mü? Hepimize iş düşüyor burada. Taraftarı, yöneticisi, medyasıyla hepimize. Bir kere dürüstçe kendimize şu soruyu sormakla başlamalıyız: “Biz gerçekten adalet istiyor muyuz?” Yoksa adaletsizlikten en büyük payı bizim takımımız mı alsın istiyoruz. Adalet sadece adaletsizliğe uğradığımızda mı aklımıza geliyor? Ve bu tutumumuzla düzenin aynen sürmesini bizzat bizim sağladığımızın farkında mıyız? Her şeyi belirleyecek olan işte bu sorulara vereceğimiz dürüst cevaplar.

Yazarın Son Yazıları

Demir Ege’ye de video

Daha önceki yazımda, forma aşkının olduğu, aidiyete dayalı o eski yılların çok gerilerde kaldığından, artık her şeyin değerinin para ile ölçüldüğünden bahsetmiş ve bir futbolsever olarak üzüntümü dile getirmiştim.

Devamını Oku
17.07.2025
Fikstür ‘adaleti’!

Fikstür çekiminin üstünden daha bir hafta bile geçmedi. Ama kimse içerdiği haksızlıklar üzerine konuşmuyor.

Devamını Oku
10.07.2025
Sabır ve umut kardeşliği

Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Beşiktaş’ta çok isabetli gözüken iki transfer yapılmış, hele Abraham gibi çok renkli bir santrfor gelmiş ama hâlâ laf edenler var.

Devamını Oku
03.07.2025
Geçti o günler

Cemal Süreya demiş ki: “Bir takım ol Mesela Beşiktaş gibi De ki, Şerefim bitene kadar Seveceğim seni” Üstat bu sözleriyle şerefiyle kazanmayı her şeyin üstünde tutan sporseverlere tercüman olmuş. Futbola felsefi açıdan bakan ve belki de futbolun en politik figürü olan “filozof” unvanlı eski Brezilyalı futbolcu Dr. Socrates ise şu ünlü sözleri sarf etmişti: “Futbol sadece bir oyun değildir, o bir kültürdür, o bir direniş şeklidir.”

Devamını Oku
01.07.2025
Transferle bahar gelmez

Hedefleri büyük tutmak başka bir şey, boş hayaller yayıp peşine takılmak ise bambaşka bir şey.

Devamını Oku
26.06.2025
İstikrar şart

Futbolda en fazla sevdiğimiz, heyecanlandığımız transfer döneminin içindeyiz. Resmi olarak başlamasa da.

Devamını Oku
14.06.2025