Gülengül Altınsay

Tek yol

24 Ekim 2019 Perşembe

Artık “Temmuz’da ya da Ocak’ta biriki transfer yaparız, olmadı teknik direktörü değiştiririz” mantığıyla gelinen nokta bu. Futbolumuz yokuş aşağı yuvarlanmaya devam ediyor. Ne yolmuş bu; git git de bitmiyor. İşte gördük salı akşamı Şampiyonlar Ligi’ndeki temsilcimiz Galatasaray’ı. Yine gol atamadan 3. maçını tamamladı. Tamam Real Madrid karşısında umulanın üstünde performans gösterdi hatta sonuçlandıramasa da 3 net gol pozisyonu yakaladı. Ama Real’in de atamadıkları vardı. Kısacası, “Şu olsaydı”, “Bu atsaydı” diye “Keşkeler dönemi”ne girdik gene… Yani bir zamanların Avrupa Fatihi Galatasaray’ın düşüşü vahim düzeyde.

Nereden nereye
Son yılların Avrupa’da en başarılı takımı Beşiktaş ise son iki sezondur 1. torbadan girdiği Avrupa Ligi gruplarında çok başarısız. Geçen yıl gruptan çıkamadı, bu yıl da durum hiç parlak gözükmüyor. İki sezon önce Şampiyonlar Ligi’nde gruptan yenilgisiz 1. sırada çıkan Beşiktaş’ın hali de çok vahim düzeyde. Bu akşam kendi sahasında Braga’yı konuk ediyor ama bir puan bile alabilir mi kuşkuluyuz. Oysa ki bu akşam sadece Beşiktaş’tan değil diğer temsilcilerimiz Trabzonspor’dan Başakşehir’den de puanlar bekliyoruz. Korkarım Lig şampiyonunun da ön eleme oynayacağı günlere doğru koşar adım gidiyoruz.

Devrim şart
Dolayısıyla futbolda bir şeylerin ivedilikle değişmesi gerek. Beşiktaş’ın Demirören döneminde başlayan çöküşü, Orman döneminde de aynen sürdürdü. Arada gelen başarılar bozuk saatin günde iki kere doğruyu göstermesi gibiydi. Öyle olmasa bu kadar hızlı iniş ve çıkışlar olmazdı. Şimdi Beşiktaş yine tarihi bir fırsat yakaladı. Feda yılında yakalanmıştı ilki ama iyi kullanılamamıştı. Bu kez Feda yılının bile gerisinde bir Beşiktaş’ı teslim aldı Ahmet Nur Çebi yönetimi. Ama zaten yönetime geliş gerekçeleri “toptan değişim”. Geçmişte yapılan hataları tekrarlamamak. Taraftar da değişim istiyor. Belli ki genel kurul da. Ahmet Nur Çebi’yi tercih etmelerinin nedeni bu değil mi?
Yalnız burada diğer başkan adayları Serdal Adalı ve Hürser Tekinoktay’a da haksızlık etmeyelim. Aslında en fazla değişim vaadi olan yepyeni bir kadroyla yönetime talip olan isim Tekinoktay’dı. Ama belli ki kongre daha önceki yönetimlerde yer almış tecrübeli adaylardan oluşan Çebi ekibini tercih etti. Serdal Adalı ise unutmayalım Demirören döneminde Tayfur Havutçu ile birlikte Şike Davası’nda cezaevinde yattı. O dönem haksızlığa uğradı ve kulübü tarafından çok yalnız bırakıldı. Ama Beşiktaş sevgisi hiç tükenmedi. Ne var ki verdiği imaj eski yönetim biçimlerinin devamı izlenimini bıraktı. Bu yüzden kaybetti. Fakat seçim gecesinin hemen ardından tüm adayların rekabeti bırakıp birleşme çağrıları yapmaları işin en önemli ve güzel tarafıydı.

Şimdi ne olacak?
Çebi yönetimi çok zor bir süreçte görevi devir aldı. Zaten bunu herkes biliyor. Bu yoldan çıkmanın tek çözümü ise gerçekten bu yoldan çıkmak. Öyle yamalarla, pansumanlarla hayatta kalmaya çalışmamak. Hastalığın tedavisi ameliyattan geçiyor. Fakat her ameliyat risklidir. Bunu da herkes biliyor. Ama tek çare bu; yeniden yapılanmak, kısa vadeli değil uzun vadeli çözümler üretmek. Yani yeni bir sürece girmek.
Bakın Orman değişim vaatleriyle geldiği yönetimde ilk birkaç ayın dışında hemen çark etti, risk almaktan vazgeçti ve bildik yola döndü. Sonuçta hem kendini hem de kulübü çıkmaza soktu. Oysa ki o güzelim stadı yapmış, herkesin alkışladığı iki yıl üst üste şampiyon olmuş o takımın başkanı olarak böyle ayrılmamalıydı.
Evet, devrimci bir başlangıç zor; cesaret, vizyon ve kararlı uygulama istiyor. Sabır istiyor. Ancak başka çare de yok.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şimdi ders zamanı 5 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları