Öngörmüş müydük, evet... En azından bu sütunlarda net bir biçimde belirtmiştim; TFF’nin maçları seyircisiz oynatma kararının ne kadar insan sağlığını hiçe saydığını, ne kadar sadece para kazanma odaklı olduğunu...

TFF Başkanı’nın ve bazı kulüp başkanlarının seyircisiz oynamakta ısrar etmelerinin ve “Büyüklerimiz ne karar verirse uyarız” demelerinin de ne kadar yanlış olduğu çok kısa bir süre sonra açığa çıktı zaten. Bundan sonra “Sağlığınıza dikkat edin, evinizden çıkmayın” filan da deseler artık boşuna. Sınıfta kaldılar bir kere. Bu arada, her zaman sosyal konulardaki öncü yaklaşımını bildiğimiz Beşiktaş’ın virüs sürecindeki orta yolcu tavrı beni üzdü açıkçası... Sırf futbol devam etsin, parasal akış sürsün, devran dönsün diye insan sağlığıyla oynamanın faturası çok ağırdı çünkü. Futbol oynansın diye sadece futbolla ilgili kişilerin ve çalışanların değil bütün halkın sağlığıyla oynuyordunuz.

Unutulmazlar

Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun yüzünde maskeyle maçların ertelenmesine karşı çıkışı hiç unutulmayacak. Sonra da oynamak istemeyen Obi Mikel’i kovmaktan beter edişi...

Ve seyircisiz oynanan Galatasaray-Beşiktaş maçı öncesi Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in sırf taraftar desteğiyle üç puan hesabı yapıp “Her tarafı temizledik, korkmayın, taraftarlarımıza ve Beşiktaşlı misafirlerimiz dahil 50 bin kişi için stadı hazır ettik” mealindeki sözleri de herhalde şimdiden “unutulmazlar” arasına girmiştir. Golsüz beraberlikle biten belki de tarihin en tatsız tuzsuz derbisinin ardından Fatih Terim’in son derece sinirli bir şekilde “Neden bizim hayatımızı hiçe sayıp maçları oynatıyorsunuz” sözleri de. Burada Muslera’yı da es geçmeyelim. O da virüs tehlikesine karşı futbolun durması yönünde çekinmeden kişisel fikrini açık açık söyleyen futbolcu olarak tarihe geçti. Ama bizim aklımız çoğu zaman olduğu gibi sonradan geldi. Bu konuda en çok uyarıda bulunanların bile özenli davranmadığını gördük. Ve sonunda futbol durdu, durduruldu. Sadece futbol mu neredeyse hayat durdu. Dışarı çıkıp çalışmak zorunda olmayanların dışında herkes evde artık. Bu gerçekten zorunlu. Özellikle virüsün başlangıç aşamasında hızla yayılmasını önlemek için. Bu arada başta Fatih Terim olmak üzere virüse yakalanan herkese acil şifa diliyorum. Fatih Hoca zor şartlarda neleri başarmadı ki. Eminim bunu da başaracak...

Nereden başlasak...

Peki bundan sonra ne olacak? Bilmiyoruz. Ülkenin ekonomisinden siyasi hayatına ve de sosyal hayatına ne gibi değişiklikler olacak bilmiyoruz.

Futbolun salgın sonrası nasıl şekilleneceğini de bilmiyoruz. Aslında futbol zaten virüslü gibiydi bizde. Nefes almakta zorlanıyordu. Suni teneffüsle yaşatılıyordu ancak. Yine iki seçenek var futbolu düzenleyenlere ve de yönetenlere. Eski hastalıklı yolda daha da hastalanmış olarak yürümekte ısrar mı edecekler, yoksa hiç olmazsa bu virüs darbesinden sonra akıllanıp futbolu temiz ve yepyeni bir düzleme mi çekecekler? Ve biz futbolseverler futbolu özlediğimiz kadar onun saf, temiz ve hastalıksız başlamasını da aynı şiddette isteyecek miyiz?