Gazeteciler Günü

11 Ocak 2016 Pazartesi

Böyle bir gün var mı? 1961 Anayasası’nın pek çok tabuyu yıktığı, pek çok özgürlüğün hiç değilse kapısını açtığı yadsınamaz. “Sos”diyenin karalandığı, “Vatan Cephesi”ne katılmayanların sürüldüğü, iktidar partisi vekillerine yargıç yetkisi veren “tahkikat komisyonlarının” kurulduğu, gazetecilerin tutuklanıp, “Hilton” diye ünlenmiş cezaevlerinde “ağırlandığı” dönem sona ermiş, sosyalizmden söz edilebilen, kitaplara konan yasakların kalktığı bir döneme girilmişti. Gazeteciler hapisten çıktılar. 10 Ocak 1961 tarihinde kabul edilen 212 sayılı yasayla gazeteciler önemli güvencelere kavuştular. Gerçi darbecilerin içinde durumdan hoşnut olmayan, başka ve kalıcı olmayı hedefleyen planlara sahip olanlar vardı ama neyse ki başarılı olamadılar. 61 Anayasası tüm muhafazakâr saldırılara karşın on yıl boyunca Türkiye’de demokratikleşme için önemli bir dayanak noktası olabildi. Gazete patronları da durumdan hoşnut olmadılar. Daha sonra sendikalaşmaya savaş açarak gazetecilerin kazanımlarını en aza indirme yönünde “kazanımlar” elde ettiler. Ama o günlerde gazeteciler arasındaki dayanışma, patronları geriletmeyi bir ölçüde başarmıştı. Şimdi “kutlansın mı, kutlanacak bir şey var mı” diye tartıştığımız günün adı o zaman “Gazeteciler Bayramı” idi. 12 Martçı generaller, hem gazetecileri yeniden hapislere tıktılar, hem de “ne bayramı, gün sizin neyinize yetmiyor” deyip adını değiştirdiler. Bana sorarsanız bayramlık bir durum yoktu zaten; bugün hiç yoktur.
Gazeteciler için durum iyi değildir; bu, toplum için durumun iyi olmadığının kanıtıdır. Çünkü tarih hep öyle gösterdi. Basın özgürlüğünün olmadığı, kısıtlandığı, gazetecilerin hapsedildiği dönemler, genel olarak toplumun baskı altında olduğu dönemlerdir. Güneydoğuda kan gövdeyi götürüyor. 30 gazeteci tutuklu ya da hükümlü. Gerekçe, hep iktidarın dikte ettiği, ettirdiği, gerçeği yansıtmayan gerekçedir. Örneğin arkadaşlarımız Can ve Erdem halktan gizlenen bir durumu haberleştirdikleri, halkın haber alma hakkına sahip çıktıkları için tutuklular ama gösterilen gerekçe, akıl almaz iddia “casusluk”tur.
Gazeteciler arasında işsizlik zirvede. İşten çıkarmalar birbirini izliyor. İşten çıkarmaların genel gerekçesi küçülme zorunluluğudur, ki bunun gerçeği bir ölçüde yansıttığını biliyoruz. Bu durumun gazetelerde ama özellikle merkez medyada başka amaçlar için kullanıldığı iddiası da yabana atılır bir iddia değildir. Merkez medyada genellikle iktidara muhalif gazetecilerin işlerinden atıldığı bir gerçektir. Kimi gazetelerin zor durumda olduğu, reklam gelirlerinin siyasi baskılar nedeniyle azaldığı da bir gerçektir. Yine de işten çıkarmaların en son başvurulacak yöntem olması gerektiğini, tersini savunmanın ülke gerçekleri ile gazetecilik dayanışması ile bağdaşmadığını söylemek durumundayız.
Kısacası bayramlık bir durum yok. Gazeteciler, meslek örgütleri, hep birlikte durumu açıklıkla tartışmak, çözüm önerileri geliştirmek, yalnız gazetecilerin değil, gazetelerin durumunu da nesnel bir şekilde masaya yatırmak durumundadırlar
Muhalif gazetelerde çalışanlar, büyük bir özveri ile mesleklerini yapıyorlar. Pek çoğu ürettikleri haberler, yazılar için ya ücret almıyor ya da çok mütevazı ücretlerle yetiniyor; baskı ve zorbalıklara karşı durmak gibi ertelenemez bir görev duygusu ile gazetelerine destek oluyorlar. Ama herkes böyle bir durumu taşıyabilecek olanaklara sahip değildir. Bu durum işsizlik gerçeğini değiştirmiyor. Bu nedenle gazetecilerin bir araya gelmesi, yandaş olmayan, gerçeğin peşinde haber yapan, her türden baskıyla karşılaşan gazetelerin sorunları da dahil medyanın durumunun nesnel olarak tartışılması bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor.

Futbol dışındaki dallara yer verilmiyor mu?
Okurumuz Attila Tanyolaç’ın iletisi şöyle:
Ülkemizde hafta başından bu yana, “Kadınlar Voleybol Olimpiyat Elemeleri” karşılaşmaları yapılıyor. Ne yazık ki, “uluslararası” nitelikte olan bu etkinliklerden gazetemizde hiç söz edilmemektedir. Kimi yayın organları da bunu göz ardı etmiş olabilirler. Ama sporun futbol dışındaki diğer branşlarına da, gazetemizin geçmişinden gelen, ayrımcılık yapmayan bir özelliği vardır. Amatör sporlarla ilgili en doyurucu haberleri ve yorumları Cumhuriyet Gazetesi verirdi. Gerçi, artık voleybolda da amatörlük kalmadı ya!.. Maddecilik öne geçeli, her şeyin içi boşaldı, ruhsuzlaştı. Saygılarımla.

Spor servisi şefi Arif Kızılyalın’ı yanıtı da şöyle:
Sayın Okur Temsilcisi, voleybol, Cumhuriyet’in özel uzman yazara sahip olduğu ve ayrıntıları ile yayımladığı ender branşlardan biridir. Ankara’daki söz konusu olimpiyat elemelerindeki 3 milli (ulusal) maç, ertesi günkü gazetede, manşet altı, yan manşet biçiminde fotoğraflı ve yorumlu olarak yayımlanmış, yine turnuvanın sunuşu milli takım antrenörü ve Cumhuriyet yazarı Alev Anakök’ün sunumu ile gazete okurlarının beğenisine sunulmuştur. Cumhuriyet digital ve kupür arşivi, yukarıda yazdığım görüşleri doğrulamaktadır. Saygılarımla.
Okurlarımızdan sık sık gazetede futbolun ağırlıklı olarak yer aldığı, diğer dalların ihmal edildiği yolunda iletiler alıyorum. Futbolun daha çok yer aldığı bir gerçektir ama bu diğer dallara yer verilmediği iddiasını doğrulamıyor. Özellikle Cumhuriyet gazetesi spor servisi bu konudaki okur eleştirilerini uzun bir süredir dikkatle izliyor ve gerçekten de sporun futbol dışındaki dallarına da yer veriyor. Üstelik yer vermekle kalmıyor, bu dallarla ilgili nitelikli bir yayın yapmaya da özen gösteriyor. Okur eleştirilerinin büyük bir çoğunluğu gazetenin ilk baskılarına yetişmeyen haberlerle ilgilidir.

Zonguldak’ta kış haberiniz
4 Ocak 2016 tarihli gazetenizde Zonguldak’ın kar yağışı nedeniyle olumsuz koşullardan etkilenişi haber yapılmış. Cumhuriyet gazetesi her zaman objektifliği öne çıkarır; öyle biliyoruz. Hükümetin kaynaklarını esirgemediği, belediyesel olanakları adeta sınırsız olan İstanbul’da, 5 santimlik kar yağışının vatandaşların hayatını nasıl felç ettiğini hayret içinde görüyoruz. Milyonlarca yurttaşın bu metropolde 5 santim kar yüzünden kıpırdayamaz hale sokulduğu nedense haber değerinde bulunmamış. Ülkede okullar tatil ediliyor. Hastalar hastaneye yetiştirilemiyor. Uçaklar kalkmıyor, Vapur seferleri iptal ediliyor. Fakat, olumsuz kış koşullarından etkilenişi gazetenizde haber olmaya değer il, anlıyoruz ki Zonguldak’mış: Ödeneksizlik nedeniyle iktidarca adeta cezalandırılan Zonguldak Belediyesi, ne tesadüf ki muhalefet partili başkan tarafından yönetiliyor. Ödenek zengini dev metropoldeki beyaz kâbusu haber olarak ayrıntılı işlemek varken, 81 il içinden Zonguldak’ı olumsuz örnek olarak ön plana çıkarmak en hafifinden “eleştirilir” diye düşünüyorum. Saygılarımla, Dr. Tuncay Özgün
Okur Temsilcisi’nin notu: Kar yağışından sonra İstanbul’daki durum gazetede ayrıntılarıyla yer aldı. Keşke tüm iller, bölgelerle ilgili ayrıntılı haberler yayımlanabilseydi. Zonguldak haberinin herhangi bir siyasal tutumla ilişkilendirilmesi haksızlık olur.

Ayrım yapmayın
Merhabalar. Gazetenizi severek okuyor ve takip ediyoruz. İlkeli, tarafsız tutumunuzdan eminiz. Yalnız gazete manşetleri kısmında Özgür Gündem gazetesinin olmaması düşündürücüdür. Adı sanı hiç duyulmamış, tirajı pek sınırlı gazeteleri Özgür Gündem gazetesine tercih etmişsiniz. Bu konuda düzeltmeye gitmenizi rica ediyorum. Vahit Erdoğdu  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları