Hatice Yücel

Türkel Minibaş’ı Yeniden Okumak

06 Şubat 2014 Perşembe

Aramızdan ayrılışının 4. yılında “Türkel Minibaş’lar Çoğalacak” başlığıyla yazdıklarıma, bu yıl yukarıdaki başlığı koydum. Çünkü onun on beş yıl önce yazdıklarını bugün bire bir yaşıyorduk. Sonucun nedenlerini geç de olsa öğrenmek isteyenlere yararlı olur diye düşündüm.
“Bu Kez Düşmanın Adı Terör” kitabı; bugünlere nasıl ve neden geldik sorusunu soranlara verilmiş bilimsel bir yanıt. “Tanrı’nın çizgileri, benim sözcüklerim” diye özetlediği, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin emeği ve isteğiyle, kadın dayanışması içinde başarılmış, 630 sayfalık kitap, Cumhuriyet gazetesinde her pazartesi yazdığı “Gözucuyla” köşesinin birikimidir. Ekonomi Profesörü Türkel Minibaş’ın gözlemi, araştırması, bilgeliği ve sanatsal gücüdür.
1989’da kurulan derneğimizin Türkan’ı ve Türkel’inin çırpınışlarını bugün duyar gibiyim. Peşlerinden giden bizlere eğitim, öğretim önderliği yaptılar. ÇağdaşIaşma yolunda güvenilir bir örgütlenme modeli oluşturdular. Binlerce çocuğa, gence, kadına eğitim, hastaya sağlık, ülkeye umut oldular. İkisinden de kalan kitaplarsa İlhan Selçuk’un önsözüyle “büyük bir mirastır”. Öyle bir miras ki, onu ne satabilirler ne de yok edebilirler. O günden bugüne onları izleyenlerdenim. İkisi de rol modelim, öğretmenlerim, rehberim, dostum, seven yüreğim, sorgulayan aklım ve düşlerimdir. Bugün hâlâ derneğimizle uğraşmalarının nedeni onların başarılarından korkmalarıdır. Kendi yandaşlarına yapılan bağışlar Bakanlar Kurulu kararıyla vergiden düşürülürken ÇYDD’ye verilen vergi cezası, yaptıkları projelerin didiklenmesi, ayrımcılık ve adaletsizlik değil de nedir? Başkanımız Aysel Çelikel’in “Bizi hiçbir şey yıldıramaz” kararının hepimiz arkasındayız.
“Teröristin dini de, milliyeti de, rengi de var” yazısını okurken, adalet ve demokrasi şehitlerinin sembolü Uğur Mumcu’yu ve diğerlerini acıyla, özlemle yaşadım. Gençlerin onlara sahip çıkmasından gurur duyarken, TC hükümetinin kayıtsızlığı, yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarındaki pervasızlıklarından utanç duydum. İktidar gemisinin karaya vuruşu, birbirlerini boğmaya çalışmaları, hukukun üstünlüğüne vurulan darbe, dolar, faiz, fiyat artışları, demokrasi, barış, özgürlük isteyenlere şiddet, yaşamımızın parçası oldu. Dediğin gibi açık alınla çıkamadık 2014’lere. “Paslaştılar, birleştiler, gol attılar dönemeçteki ülkemize...”
Ekonomistler, 21. yüzyılda insan niteliğinin öne çıkacağını söylüyorlar. Gittikçe yazboz tahtasına dönen, ehil ellerden çıkıp imam ve hatiplere kalan, kız çocuklarını örgün eğitimden alıkoyan, her yıl değiştirilen Milli Eğitim bakanlarıyla dünya standartlarında, sondan 3. olduğumuz bir eğitim sistemiyle nasıl nitelikli bir insan yetiştireceğiz?
Çok önem verdiğin kadınlarına gelince; bıraktığından da kötü. Küreselleşmenin kurbanı olmayı sürdürüyorlar. Onları erkeklere, imamlara, sermayeye bırakıverdik. Batman’da bir diploma töreninde yalnız gözleri görülen örtülü kadınları görmekten gerçekten canımız çok sıkılıyor.
Sevineceğin birkaç haberle gülümsemeni görmek istiyorum. Gazeten ödünsüz çizgisinde yürüyor. Haber, röportaj, fotoğraf dalında ÇGD’den üç ödül aldı. Bu konuda gözün arkada olmasın. Yeşil Artvin’de yapılmak istenen 4 HES’e karşı güçlü bir eylem yapıldı. Özelleştirmeye karşı çıkan termik santral işçileri Ankara’ya yürüdü. Gençlerin Gezi Parkı’nda beklenmedik direniş gösterdi. “Yetmez ama evet”çiler de “Yeter artık” dedi.
Bugün 6 Şubat 2014, ayrılışımızın 5. yılı. Bodrum’da badem çiçekleri ve sümbüller açtı, “Merhaba yaşamak” dediler. Aynı umut toplumda var mı? Türkel Minibaş’lar gibi gözucuyla görüp yazabilenler nadir yetişir. Bize düşen sorumluluk, onları korumak, yenilerini yetiştirmektir.
Sen ülkemizin bütün doğrularında ve güzelliklerinde yaşıyorsun. Kışın arkasından gelen bahar gibisin.

(*) Eğitimci, ÇYDD Bodrum Şubesi Onursal Başkanı  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları