\n

Çiçeklenmiş dalları arasından çıkmaya çabalayan rüzgârdasın belki, yarı aydınlık gecelerin içinde umudu beklerken.

Yorgunsun biraz!

Düş yorgunu...

Kendi kendine Boris’in dizelerini okurken, kırmızı turunç ağaçlı bir kafeste, uyanık olan özlemlerini yazıyorsun kareli defterine.

Camda tınlayan bütün bir gece, esintili bir sabah...

Başını kaldırıp akıyorsun serçe sağanaklarından, aydınlık pencerenin camına vuruyor.

Bahçe durgun nehir sularıyla kamaşıyor, serptiği ve yağdığı milyonlarca mavi gözyaşının toplandığı.

Denizlere...

Yaşam ne senin için? Özlem ne tutku ne?

Anlatsan ve dinlesek bizler de!

On yılda 7 bin 500 cami açılmış, şeyhler, ulemalar televizyon ekranlarına çıkmış, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde...

Biliyor musunuz yakında tekkeler, medreseler, zaviyeler açılırsa hiç şaşırma...

Şaşırma mor menekşem, dağ sümbülüm, kardelenim şaşırma...

Bak “yetmez ama evet” diyenlere, bak “ileri demokrasi”ye alkış tutanlara, ne hale geldiler bugün...

Sen ne yapsan, ne etsen yaranamadın onlara.

***

Bak BDP milletvekili Altan Tan ne diyor her yerde gözümüzün içine baka baka:

“Tarikatçı Başbakan var, tekkeler niye serbest değil!”

Açılacak yakında arkadaş, istediklerinin hepsi!

Yavaş yavaş, sindire sindire...

Şu ulemalar, şeyhler çıksın birer birer ekrana...

Tarikatlar tüm yüzünü göstersin. Kaçak Kuran kursları yerli yerine otursun.

Tarikatçılar devletin önemli birimlerine iyice yerleştirilsin...

10 yıl içinde yapılmadı mı bunlar?

Yapıldı elbet canım, ciğerim!

Zaten hazır kadrolar vardı, yerleştirildi onlar.

Arkadan gençler geliyordu, biraz daha bekle!

Onlara da kadro açılsın.

Bu arada şu ileri demokrasimiz iyice ilerlesin!

Paket var ya paket...

Dördüncü “yargı reformu” paketi işte o...

O çıksın!

Benim yurdumun insanı, akıllarını başlarına almayan tosuncuklar, yandaşlar bir rahatlasın!

Katliamcı, insanları işkenceden geçirip domuzbağıyla öldüren Hizbullahçılar, faşistler bir bir serbest kalsın!

Erkekler, kadınları öldürmeyi sürdürsün...

Kadınlar sokaklara dökülsün, pankart açsın.

Parasız eğitim isteyen öğrenciler zindanlara tıkılsın, üniversiteden atılsın...

Bu arada sarık ve cüppeyle dolaşmak özgür olsun, bunun adına “ileri demokrasi” densin!

***

Sıkma canını sen, sıkma!

Yakındır!

Bekle!

1923 Aydınlanma Devrimi’nin ruhuna bak nasıl Fatiha okunacak, göreceksin.

Sen sus hiç konuşma...

Bak ağaçlara, bak gökyüzüne!

Nasıl olsa her ay torba torba mercimek, zeytin, nohut geliyor...

Kömür bedava!

Yat sen, keyfine bak!

İşi oluruna bırak...

Hayat dediğin nedir ki!

Sakın açma gözlerini, uyumaya devam et...

Solcular birbirine çoktan girdi, kafalar karıştı...

Ona buna karışma!

Sermaye-emek çelişkisi falan deme...

Örgütlenme, kimseye kafa tutma...

İzinsiz gösteri yürüyüşüne katılma!

Demokratik hak ve özgürlükleri savunma, adalette eşitlik isteme.

Laik rejim rafa kaldırılıyormuş, aldırma...

Hiç kimseye soru sorma!

***

Bugün pazar...

Ne yapacaksın bilmiyorum...

Cebinde para pul kalmadı.

Önemli değil, nasıl olsa cüzdanında kredi kartın var, harcayabildiğin kadar harca...

Sonrası Allah kerim...

Bak, ilkyaz sürgün veriyor yavaş yavaş...

Bir çocuk gülümsüyor uzaktan!

Ben ise uykuyu, vicdanı, geceyi ve aşkı düşünüyorum...

Zindanlarda yatan çocukları, çocuklarımızı, arkadaşlarımı...

\n