Önceki gün bir arkadaşımla sohbet ederken sordu:

“Gerçekten CHP tek başına iktidar olabilir mi?”

Tam o sırada bir başka dostum telefonla arıyordu:

“Ege, Akdeniz ve İç Anadolu’nun kırsal kesiminde dolaşıyorsun, CHP nasıl gözüküyor?”

Ben yanıtını vermeden dostum yanıt veriyordu:

“CHP iktidara yürüyor!”

Her iki arkadaşım da CHP’liydi... Ben ikisine de şöyle dedim:

“CHP’nin oylarını yükselttiği kesin; ama tek başına iktidar olması bana göre olanaksız...”

Benim görüşüm böyle...

AKP’nin anketlerde birinci parti olarak çıkmasının nedeni sağlık hizmetleri. Ancak İstanbul’da kimi özel hastanelere giden, ister SSK’li ister Emekli Sandığı’na bağlı birinci dereceden emekli olmuş memurlar olsun, bırakın muayene olmayı kan tahlili bile yaptıramaz.

***

Paranız varsa ya da özel sağlık sigortanız bulunuyorsa yine para ödeyerek muayene olup tahlil yaptırabilirsiniz.

Hele gidin o ünlü özel hastanelere de sizi nasıl soyup soğana çevirecekler görün!

Yeni kurulan tarikatçı, muhafazakâr sermayenin \tözel hastanelerinde çok az bir parayla ameliyat da olabilirsiniz, tahlilde yaptırabilirsiniz...

İstanbul’un varoşlarını şöyle bir dolaşın, Beykoz sırtlarına gidin, Ümraniye’ye, Zeytinburnu’na, Bahçelievler’e, Güngören’e uğrayın; özel hastanelerde kimler var görürsünüz.

İşçiler, emekli memurlar, Bağ-Kur’lular...

Devletin hastanelerinde de öyle.

Sağlık ocakları neredeyse her mahallede açıldı.

***

Kimi işadamları bu gerçekleri nedense görmezden geliyor... Bazı CHP’li dostlar da “CHP tek başına iktidara geliyor”masalına inanıyor.

Elbet CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde önemli bir ivme kazanmasını, “demokrasi ve özgürlükler raporu”nu ve “yeni anayasa taslağı”nı önemsiyorum.

12 Haziran’da AKP sandıktan birinci parti olarak çıkacak; ama 315’in altına düşeceğini de tahmin ediyorum.

Serdar Kızık’ın değindiği “Seçimlerde Çevre Politikası”nı CHP içtenlikle gündeme getirmeli; doğal kaynaklarımızın küresel güçlerce hortumlanmasını dillendirmelidir.

Nükleer santrallar, HES’ler, çokuluslu altın avcıları, Munzur, Hasankeyf ve Allianoi’yi...

Siyanürle maden arama... Orman ve Hazine alanlarının, koyların ve büklerin yağmalanması...

Bu konularda CHP daha duyarlı olamaz mı?

Anadolu’yu dolaşıyorum ve CHP’nin yüzde 28-30 bandında olduğunu gözlüyorum...

CHP yüzde 30’u geçebilir mi?

Hem geçebilir, hem geçemez!

Bu son bir haftaya bağlı...

Yüzde 28 ya da 30 CHP için başarı mıdır? Bu aday listesiyle ancak bu kadar olur.

Umarım yanılırım da CHP iktidara gelir. Böylece ben de mutlu olurum.

***

Yurdum insanının öyle yeni anayasa, eski anayasa, demokrasi ve özgürlükler gibi bir derdi dün de yoktu bugün de yok.

Bu konuları aydınlar, gazeteciler, bilim insanları televizyonlarda tartışırken halkımız kahvelerde okey oynuyor, kadınlar ise dizi filmleri izliyor.

Geçelim...

İşsizlik, yoksulluk...

Halkın gündeminde bunlar var!

Kırsal kesimde borçlar, hacizli topraklar, traktörler, mazot fiyatları, tohum, gübre.

Kırsal kesimde AKP oylarının CHP değil MHP’ye kayması büyük olasılık.

Kimse kimseyi kandırmasın.

Doğru dürüst muhalefetin bulunmadığı Türkiye’nin hâlâ bir “Üçüncü Dünya Ülkesi”nin özelliklerini taşıdığını kimsenin unutmaması gerekir.

***

Önceki gün Hopa’da yaşananlar içimi acıttı...

Polisin attığı gaz bombaları sorucu kalp krizi geçiren emekli öğretmen öldü, bir koruma polisi seçim otobüsünden düşerek ağır yaralandı...

Elbet sosyalist topluluklar, çevreciler, pankartlarla bir mitingi protesto edebilir.

Bu doğaldır...

Polisin biber gazı sıkarak, coplayarak, gözaltına alarak olayları büyütmesi düşündürücüdür...

Bir başbakan, göstericilere “şehir eşkıyası” derse o zaman şu soruyu sormak gerekir:

“Çevreye sahip çıkmak, HES’lere karşı çaylarımızı, derelerimizi, doğamızı yok etmeye çalışanlara karşı direnmek eşkıyalık mıdır?”