\n

Bir umut, bir sevgi, bir aşk...\n

Bir bulut başımızın üzerinden geçerken faşizmin alfabesinde ne yazılıdır?\n

Irkçılık nedir?\n

Birinin diğerini ötekileştirmesi, hayatın salt kendi gibi düşünenlerin çiçek bahçesi olmasını isteyen ruh hali!\n

Karmakarışık bir dönemden geçiyoruz!\n

Gerçekleri ararken hak, hukuk kavramlarını çiğniyoruz...\n

Gizli tanık kimin adına orada?\n

Şemdin Sakık eli kanlı katil!\n

O bir terörist!\n

Onun tanıklığı hangi ölümlerin üzerindeki sis perdesini aralıyor?\n

Ölen Mehmetlerin mi?\n

Kendi duygularına teslim olmuş ırkçılık, ayrımcılık başını almış giderken, benim ülkemde kadınlar öldürülüyor birer değil, beşer beşer, onar onar!\n

Devlet onları koruyamıyor!\n

Benim ülkemde, göstericilere Güneydoğu’da biber gazı sıkan polise karşı BDP milletvekili elini beline atıyor...\n

Sonra TBMM’de kendini savunuyor:\n

“Silahımı çekip tetiğe bassaydım, onu gözünün ortasından vururdum!”\n

***\n

Bunu söyleyen milletin vekili...\n

Polis salt Güneydoğu’da biber gazı sıkmıyor, copla dövüyor büyük kentlerde, Hopa’da olduğu gibi...\n

Ortadoğu Üniversitesi’nde, Ankara Kızılay’da, Hopa’da çevre eyleminde...\n

Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu kalp krizi geçirerek ölüyor, ODTÜ’de bir öğrenci ağır yaralanıyor...\n

İstanbul’da parasız eğitim isteyen üniversiteli öğrenciler, biber gazıyla hastanelik olduktan sonra tutuklanıp zindana atılıyor.\n

Acaba belinde 24 saat silah taşıyan BDP milletvekili bunları bilmiyor mu?\n

***\n

Türkiye’de belinde silah taşıyanlar kadınları öldürüyor...\n

Kasap bıçağı, kılıç statlara giriyor...\n

Başka bir faşist Şemdin Sakık, gizli tanık oluyor.\n

Şemdin Sakık el üstünde tutulurken kimse Türkiye’de kıyımların, faili meçhullerin, katliamların üzerine gidilmesini istemiyor.\n

Hizbullah’ın nasıl örgütlendiğini, nerelerde eğitim aldığını, 90’lı yıllarda devlet içindeki silahlı gücün hangi cinayetleri işlediğini hepimiz biliyoruz ama nedense o örtüyü kaldırmaya devlet cesaret edemiyor!\n

İnsanları karalamakta, hedef göstermekte üzerimize yok!\n

Medyamız da bu konuda oldukça deneyimli...\n

Çamur at, izi üstünde kalsın!\n

***\n

Bunca ölümlerin hesabı kimden sorulacak, öğrenmek istiyorum...\n

Düzmece davalarla tarihin arka yüzü ve kan gölünden beslenenler teker teker ayıklanmadıktan sonra demokrasi hayata geçemez.\n

Ölen 50 bin insanımız, gencimiz, çocuğumuz...\n

Onlar bu coğrafyanın insanları!\n

Dağlarımız, derin vadilerimiz var bizim!\n

Kanı akıtabildiğin kadar akıt!\n

Belindeki silahı çek, taş atan çocuğu zindana tık, çevre eylemcilerini üniversiteli gençleri, gazetecileri, bilim insanlarını zindanda çürüt...\n

Tutuklu milletvekillerini salıverme!\n

Kör karanlıklarda yürü, acımasız ol!\n

Bir toplumun düş kırıklığına uğraması, insanların uçuruma itilmesi gibi bir şeydir.\n

***\n

Başta söyledim bir kez daha yineleyeyim...\n

Faşizmin, ayrımcılığın, ırkçılığın dili yoktur!\n

Zamanlı zamansız yitirdiklerimiz, sınır boylarında şehit düşen Mehmetlerimiz, Afyon’da patlamada aynı Mehmetlerimiz değil mi?\n

Bu coğrafyada yaşayan her çocuk bizim çocuğumuz, her kadın bizim kadınımız, kardeşimiz, anamız...\n

Böylesine kine, intikama, öfkeye gerek var mı?\n

Toplum parçalanmış, savrulmuş, güçlü olan ötekini dışlamış.\n

Birileri “vatan elden gidiyor” diye bağırırken, öteki elini beline atmış silahını çekmek için...\n

Sonra da yüce Meclis’te “sayın milletvekili” kendini savunmuş:\n

“Eğer belimden çıkarıp ateş etseydim gözünün ortasından vururdum!”\n

O denli kolay olmuyor barışa uzanmak!\n

Önce insan olmak gerekiyor...