Hikmet Çetinkaya

Mustafa Kemal’in sesi...

29 Ekim 2016 Cumartesi

İçinde yaşadığımız acılı, hüzünlü günleri, geniş zamanın ufkuna yerleştirip biraz düşününelim isterseniz... Bugün Cumhuriyetimiz 93 yaşında...
Cumhuriyet devrimi, kulu birey yaptı, eğitim sistemini değiştirdi, fabrikalar kurdu,çağdaş, aydın bir kuşak yetiştirmek için Köy Enstitülerini hayata geçirdi.
Mustafa Kemal’e karşı çıkanlar, onu yerden yere vuranlar da bugün Atatürk’e çok şey borçludur.
Yakın tarihimizi bilmeyenler nedense bu gerçeklerle yüzleşmezler. Laf ebeliği yaparlar.
Dinciler, tarikatçılar, kendilerini demokrat, liberal, solcu olarak tanımlayanlar da aynı yanılgıya düşer, laikliği hafife alırlar.
Bunlar, bildim bileli Mustafa Kemal’in “Kurtuluş Savaşı”nın başlamasında hiçbir etkisinin olmadığı tezini savunurlar.
Yazı ve dil devrimine karşı çıkanlar, 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiğini unuturlar.
Oysa o tarihte Avrupa’nın pek çok ülkesinde kadınların böyle bir hakkı yoktu.
Mustafa Kemal’in en temel politikalarından birisi, sanata, kültüre, bilime önem vermesiydi.
Atatürk’ün Osmanlı tarihi konusunda ilk bilimsel çalışmayı başlattığını kaç kişi bilir?
Manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’dan ilgilenmesini istediği konulardan birisi de Piri Reis’in yaşamının araştırılması, Fatih Sultan Mehmet ve Mimar Sinan heykellerinin dikilmesidir.
Atatürk ne diyordu:
“Bir toplumun dili olmazsa tarihini yazamaz...”
Mustafa Kemal bunun için kurmuştu Türk Dil ve Tarih Kurumu’nu.

***

Kurtuluş, emperyalizme karşı kazanılmış bir zaferdir.
Kuruluş ise Aydınlanmadır.
Laik eğitimin temelleri atılmış, alfabe değiştirilmiştir.
1932’de Halkevleri kurularak, yurttaş eğitiminde büyük bir sayfa açılmıştır.
Halkevleri Genel Başkanı Nafi Atuf Kansu’nun deyişiyle buradaki amaç, Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda halkı aydınlatıp bilinçlendirmek, ulusal kültürü geliştirmek, bilimsel çalışmalar yaparak köylü-aydın; kır-kent ayrımını en aza indirmekti.
Tiyatrodan müziğe; tarihten bilime değin bilinçli kuşaklar yetiştirmekti.
Aydınlanmanın Rus ve Fransız Devrimi’yle farkı şuydu:
“Aydınlanma hareketi bir sanayi devrimi değildi. Çünkü o tarihte Türkiye’de işçi sınıf yoktu.”
Gerçek olan, Atatürk’ün Fransız ve Rus Devrimi’nden etkilenmesiydi.
Türkiye’nin dört bir yanında halk kitaplıkları açıldı.1940’ta Atatürk’ün ölümünün ardından Hasan Âli Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Rus ve Fransız klasikleri basılıp dağıtıldı kitaplıklara. Aynı yıl Köy Enstitüleri kuruldu.
Atatürk’ün ölümünden sonra tek parti dönemi ve değişen süreç önemlidir...
CHP içinde yuvalanan gerici-faşizan yapılanma, Aydınlanma hareketinin önüne bir duvar örmeye başladı.
1950’de Demokrat Parti tek başına iktidara geldi.
O yıldan bugüne değin geçen süreç, yaşananlar, askeri ve sivil vesayet, darbeler...
Mustafa Kemal’in gerçek sesi bugün bize çok uzaktadır artık.
Aydınlanma ruhu yitip gitti...
Toplum giderek birbirini ötekileştirdi, ayrımcılık ivme yaptı.
Terörle iç içe yaşar durumdayız...
Laiklik temelinde demokrasiyi, özgürlükleri arıyoruz.

***

Hayatı anlamlı kılan güzellikleri, renkleri, insan sevgisini unutan bir toplum olduk.
Demokrasi ve özgürlükler tıpkı Cumhuriyetimiz gibi bizden uzaklaşıyor.
Gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmama hiç gerek yok. Kirli bir savaşın da içindeyiz artık.
Bunun yanı sıra terör belası, FETÖ’nün devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarını tam anlamıyla ele geçirmesi, 15 Temmuz’daki kanlı darbe kalkışması...
Cumhuriyetimizin 93. yıldönümü...
İçim buruk!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları