Nereden bakarsanız bakın, bir toplumda farklı ırklar, dinsel inançlar, ateistler, mezhepsel ayrılıklar vardır...
Sanayi devrimini yapmış ülkelerde bile bugün ırkçılık giderek ivme kazanıyor. İngiltere, Fransa, Almanya gibi göçmen nüfusun bulunduğu demokratik ve özgürlükçü ülkelerde ayrımcılık yapılıyor.
Dini inanç ve ırk ayrımcılığı...
Dini inanç birliğiyle, “din kardeşliği” yutturmacasıyla demokrasi ve özgürlükler olmaz!
Evrensel değerlerden kopuk Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde, “şeriat hükümleri”ne dayalı bir devlet anlayışı, laikliği “din düşmanlığı” olarak algılar.
Oysa evrensel değerlerin başında özgür birey ve düşünce özgürlüğü gelir.
Özgür insan bilinçlidir...
Eğitime ve bilime inandığı için, emeğin haklarını, sermaye-emek çelişkisini görür ve sömürüye karşı çıkar.
Bu bilinçte olan özgür insan hem darbelere, hem teröre karşı tavır alır!

Terörün iyisi kötüsü olmadığı gibi askeri darbelerin iyisi ve kötüsü de yoktur...
Özgür birey ayrıca din, dil, ırk, dini inanç ve renk ayrımcılığı yapmaz.
Ne dinci faşizmi savunur ne de kafatasçılığı...
Dini inancını siyasette araç olarak kullanmaz.
Amacına ulaşmak için demokrasi ve özgürlükler üzerine konuşmaz.
Özgür insan demokrasiden, evrensel değerlerden, hukuktan, çağdaşlıktan yanadır...
Egemenlerin değil ezilenlerin yanında saf tutar!
Etnik, sınıfsal, mezhepsel sorunların yaşandığı geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde emperyal güçler kendi çıkarları için iç savaşlar çıkartır, o ülkeleri çeşitli nedenlerle işgal eder, öldürür...
Ben darbelere darbe derim, müdahale demem.
Savaş ne denli acımasızsa darbeler de öyledir...
Yakın tarihimizin sayfaları kanlıdır, nice katliamlara ve darbelere tanıklık etmiştir.
Darbeler ve kıyımlar...
Mısır’da yaşanan budur...
Adı darbedir!
Ölenler yoksul insanlar, işsiz gençler, çocuklar, erkekler, kadınlardır...
Başta ABD olmak üzere tüm AB ülkeleri darbeyi kınamıyor ve hâlâ Sisi’nin katliamına “müdahale” diyor...

Peki öteki Arap ülkeleri ne yapıyor?
Onlar da aynı yolu izliyor!
Mısır’daki darbenin yerini çok yakında iç savaş alacak...
Olan yine ezilenlere olacak!
Libya’da Kaddafi’nin öldürülmesine de seyirci kalınmıştı, Irak’ın despot lideri Saddam Hüseyin’in yakalanıp idam edilmesine de...
Bugün Irak’ta Sünni-Şii çatışması kanlı bir biçimde sürüyor, yani bir iç savaş yaşanıyor...
Suriye’de “Irak-Suriye İslam Devleti” mücahitleri nereden çıkıp geldiler?
Lübnan’da neler oluyor?
Yaşadığımız coğrafyanın son 30 yılına bakalım...
Türkiye, benzeri bir örtülü savaşı, giderek yükselen Türk-Kürt ayrışmasının bedelini kanlı bir biçimde ödedi.
Kim vardı bu çatışmanın aktörleri arasında?
Emperyal sömürgeci dış güçler!
Biz bunlardan ders aldık mı almadık mı önümüzdeki süreçte göreceğiz.
O toplu kıyımlar, Kanlı 1 Mayıs’lar, cinayetler, mezhep çatışmaları, solcu avı, emekçilerin, aydınların, demokratların, gençlerin öldürülmesi...
Kim anımsıyor bugün 12 Eylül’den birkaç ay önce yapılan İzmir İnciraltı Öğrenci Yurtları katliamını?..
Yapanlar jandarma timleriydi...

Obama’nın açıklamasını dinledim yabancı TV’lerde...
Mısır’la askeri tatbikatı ertelemişler.
İyi de Obama, “darbe darbedir” yerine niçin “müdahale” diyor.
Bize gelince...
Tanrı aşkına söyleyin, NATO’nun kaç üssü var Türkiye’de?
Başbakan Mursi’ye sahip çıkıyor, Mısır halkına değil.
Kaldırın NATO üslerini bakayım!
Ben de sizi ayakta alkışlayayım.
Emperyalizmin taşeronluğunu yapacaksın, Suriye’ye “ben önden girerim” deyip sınırını köktendincilerin yol geçen hanına çevirip demokrasicilik oynayacaksın.
Kim verecek Reyhanlı katliamının hesabını, kim?
Eylemi kim yaptı, yaptırdı?
Tutuklu sayısı kaç?