F.Bahçe’nin 4 sezondur neden iyi bir golcü almadığını anlamak mümkün değil. Takımın başına Jesus gibi marka bir teknik direktör getiriyorsunuz ancak birinci sınıf forvetiniz yok! 0-0’lık birinci Kiev maçının dünkü rövanşı bu sezon Sarı-Lacivertlilerin Kadıköy’de taraftarıyla ilk buluşmasıydı. Kombineler, biletler kısa sürede bitmişti. Tribünler heyecanlıydı ama F.Bahçeli futbolcular hiç havasında değildi. İlk yarı İrfan Can’ın direkten dönen topu, Valencia’nın çizgiden çıkan şutu ve kaleci Altay’ın karşı karşıya kurtardığı pozisyon dışında heyecan yoktu. Lucescu’nun öğrencileri sertliklerini sürdürdü, çok faul yaptılar, yerde yatıp vakit geçirdiler. Yeni transferlerden King, Arao, Lincoln vasatın da altındaydı, performanslarını beğenmedim. Serdar Dursun’un, Arda Güler’in, Crespo’nun yedek başlaması inanılmaz. İsmail Yüksek çok iyi niyetli ama küçük bir acemiliği daha 53. dakikada kırmızı kart görmesine neden oldu. Peşine Ukrayna ekibi 1-0 öne geçince takım psikolojik açıdan düştü! Üstüne 70’te Valencia’nın kaçırdığı penaltı herkesi demoralize etti. Her şey bitti derken 89’da Szalai’nin kafa golü “mucize” gibiydi. Uzatmalara geçildi ancak Sarı-Lacivertliler turu geçecek hissi uyandırmadı. Geçmişte F.Bahçe’de oynayan Karavaev’in 114’teki golü geceye noktayı koydu. Yönetim, yanlış transfer politikasının bedelini, Şampiyonlar Ligi arenasından uzak kalarak camiaya ödetti.