Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Finansal Krizin Ardından
Birleşik Devletler’de patlak veren finansal kriz, çoğu uzmanın vurguladığı gibi “gökten zembille” inmedi. Krizin ilk belirtileri 2007 yazında ipotek kredilerini ödeyemeyenlerin artması sonucu konuyla ilgili banka kuruluşlarının birbiri ardından “havlu atmasıyla” ortaya çıkmıştı.
Dış basına göre “riskli taşınmaz kredilerinin” (subprime) hışmına ilk uğrayan yatırım bankası Bear Sterns oldu. Merkez bankalarının banka sistemine ciddi paralar akıtması ise krizin frenlenmesine yetmedi. Tam tersine kriz kaldığı yerden daha da hızlanarak sürdü. O kadar ki, “batmak için çok büyük” devlerin bile gelip kapısına dayandı. Nitekim, 7 Eylül ‘08’de Amerikan Hazinesi iki büyük yatırım bankası Freddie Mac ve Fannie Mae’yi piyasa ekonomisinin kutsal ilkelerini çiğnemek pahasına da olsa bir bakıma “millileştirmek” zorunda kaldı. Havlu atan bir başka finans devi Lehman Brothers’ın nasıl kurtulacağına ise en azından şimdilik karar verilmiş değil.
Bütün bunlar olup biterken krizin frenlenmesi için hayal bile edilemeyen büyüklükte rakamlardan söz edilmektedir. W. Bush yönetimince 700 milyar dolarlık kurtarma paketi Kongre’ye sevk edilmiş durumda. Küresel ölçekte bakıldığında düze çıkmak için trilyon dolar gibi ürkünç rakamlar gerekli.
Şimdi “millileştirmeler”e gelince, çok sayıda yorumcuya bakılırsa finans piyasalarını içinde devindikleri krizden kurtarmaya yetecek gibi görünmemesi bir yana, “koltuk değneği” olarak nitelendiriliyor. Bush yönetiminin sigorta devi AIG’nin kontrolünü eline alması, piyasaları bir miktar sakinleştirmiş olsa da sorunu çözmekten uzak. Ne var ki yine de 60.000 milyar dolar gibi muazzam değerleri temsil eden borsayı sağlama alması, yerinde bir hareket olarak görülüyor.
Ne var ki krizin atlatılması konusunda herkes iyimser değil. Kötümserlerin başını spekülatif hareketler ustası Soros çekiyor. Soros’a göre “krizin henüz ortasındayız”. IMF Genel Direktörü Dominique Strauss-Kahn da krizin sona ermesi konusunda iyimser görünmüyor. IMF başkanına göre krizden bazı finans kuruluşları yakın gelecekte ağır yara alacak. Açıkça söylediği ise şu: “Kriz yakın gelecekte daha beter duruma gelecek!” Ve bundan eksiksiz her ülke nasibini alacak.
Tablo, görüldüğü gibi iç karartıcı. ABD başta olmak üzere kural tanımaz küresel piyasa ekonomisini baş tacı eden ülkeler, yıllardır ektiklerini bugün biçmektedirler. Tüm dünyayı etkileyen bu krizin nasıl olup da öngörülmediği, dolayısıyla da önlem alınmadığı, yanıtlanması zor bir soru olmaya devam etmektedir. Şokun kaynağında, ABD bankalarının çoğunun güçlü bir biçimde taşınmaz kredilerine ve bunların türevlerine odaklanmış olması yer almaktadır. Krizin patlak vermesi ise “yoksullara” yönelik riskli, ne var ki, çok kazançlı ipotek kredilerine girmeleri yolunu açmıştır. Peki, buraya nasıl gelinmiştir? Dış basında yer alan haber ve yorumlara bakılırsa mekanizma oldukça basit. ABD’de büyük bir yurttaş kitlesinin, resmi makamlara göre ücretleri son on yıldan bu yana yerinde saymaktadır. Bununla baş etmek ve tüm ekonomik olumsuzluklara karşın yaşam düzeylerini iyileştirmek için bu insanlar krediyle, özellikle de taşınmazları üzerinden ipotekle borçlanmak zorunda kalmışlar, konut değerlerinin artmasıyla da daha fazla borçlanmışlar ve iç tüketimin tavan yapmasına neden olmuşlardır. Ancak günün birinde taşınmazların balonu patlamış, milyonlarca taşınmaza el konulmuş ve her şey sistemle birlikte iflas etmiştir. Bugün yaşanan krizin kaynağındaki başlıca neden, bu.
Krizi önlemek için ABD yönetiminin devreye soktuğu “millileştirmeler” konusunda da kimse erken bayram etmemelidir. Amerikan usulü “millileştirme” “zararların” bir tür sosyalleşmesi, daha açık bir deyişle, özel hisse sahiplerinin acısını hafifletmek için vergi mükelleflerinin, emekçilerin sırtına yüklenmesidir. Amerikan usulüyle millileştirilen finans kuruluşları, devlet kesesinden sağlanan dolarla toparlanıp yeniden eskinin tatlı kârlarına kavuştuklarında sahiplerine geri döneceklerdir.
Bu yılın başında 21 Ocak 2008’de bu sütunda Clinton’ın eski çalışma bakanı (bugün Obama’nın ekonomi danışmanı) ve Berkeley Üniversitesi profesörlerinden Robert Reich’la Le Monde gazetesinde yapılan bir söyleşiye yer vermiştik. Profesör Reich söz konusu söyleşisinde kuşkusuz, çokları gibi geliyorum diyen bugünkü krizi öngörmüştür: “Riskli taşınmaz kredilerine onca parayı akıtan bankalar riskler konusunda anlaşılan çok kötü bilgilendirilmişlerdir. Not veren bankalar da görevlerini iyi yapmamışlar, riskleri doğru saptamakta başarısız kalmışlardır.” İş çok kârlı olduğu için de sanırız risk almakta sakınca görmemişlerdir.
Kural tanımayan küresel piyasa ekonomisinin sonu geldi diye kimse boşuna umuda kapılmasın. Fatura çalışanlara, vergi verenlere çıkarılacak. Krizden sadece çalışanlar yoksullar, işsizler, Afrika’da açlığın pençesindeki milyonlarca insan etkilenirken, bugünün müflisleri kısa sürede devletin desteğiyle bellerini doğrultarak kural tanımaz piyasa ekonomisinin tatlı kârlarına er ya da geç kavuşacaklardır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza