Hüseyin Baş

Herkes Giderken Mersin'e Biz Gideriz Tersine!

06 Haziran 2011 Pazartesi
\n

Mayıs başında “En İyisi Nükleer Sevdadan Vazgeçmek” başlıklı yazımızda Sayın Enerji Bakanımızın Ukrayna’da düzenlenen Uluslararası Enerji Konferansına katılmak üzere gittiği Kiev’de Avrupa’da nükleer santrallara sahip hiçbir ülkenin nükleerden vazgeçmek gibi bir niyeti bulunmadığını, Türkiye’nin de nükleer santral yapımından vazgeçmesinin söz konusu olmadığını dile getirdiği sözleri açık ve net biçimde yinelenmiştir.

\n

Sayın bakanın bu sözleri o zaman olduğu gibi bugün de konuyla ilgili gelişmelere bakıldığında gerçeklerle bağdaşmaması bir yana kararlı bir nükleer taraflısı olarak kanımızca konuyla ilgili gerçeklerin gözden kaçırılmasına çalışmaktadır. Oysa herkesin de bildiği gibi bazı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere nükleerden enerji sağlayan çok sayıda ülkede, özellikle de Japonyadaki Fukuşima faciasından sonra, nükleere karşı bu ülkelerin kamuoyunda zaten var olan nükleer karşıtlığının ivme kazanarak yönetimleri nükleerden vazgeçmeleri için ciddi baskı altında tuttukları, konuyla ilgili çevrelerin yanında Mısırdaki sağır sultanın bile duyduğu kimsenin saklısı değildir. Nitekim özellikle de onbinlerce insanın yaşamına, inanılmaz boyutlara ulaşan maddi kayıplara yol açan Fukuşima faciasının ardından nükleer karşıtlığının ivme kazanarak konuyla ilgili somut gelişmelerin yolunu açmış, nükleer santrallara sahip kimi Avrupa ülkelerinin birbiri ardından nükleerden vazgeçmeleri kararı almalarına neden olmuştur. Sayın Enerji Bakanımız, nükleer santrallara sahip hiçbir ülkenin nükleerden vazgeçmeye niyetli olmadığını söyleyedursa da İsviçre nükleerden aşamalı olarak çıkma sürecini başlatmış bulunmaktadır. İsviçre’nin yakın bir gelecekte nükleere veda eden ülkelere katılması hemen kesin görünmektedir.

\n

Almanya’da ise Başbakan Angela Merkel özellikle de Fukuşima faciasından sonra nükleerden çıkıp ülkenin enerji ihtiyacının kömürden sağlanması kararı almıştır. 2017’ye kadar otuz termik santral elektrik üretmeye başlayacaktır. Almanya bugün 17 nükleer santralıyla ülkenin elektrik gereksiniminin yüzde 22.2’sini sağlamaktadır. Aslında Almanya’nın nükleerden çıkış kararı yeni değil, bir hayli de eskidir. Nitekim karar 2000 yılında sosyal demokrat koalisyonunun başbakanı Gerhard Schröder ve koalisyon ortağı ‘yeşiller’ tarafından alınmıştır. Bir beladan kurtulmanın bedeli bir başka belayı tetiklemiş olsa da, ülkenin sera gazı salımını yüzde 20 oranda artırarak iklimleri olumsuz etkilese bile yine de yeni teknolojilerin uygulanmasıyla doğacak zararın azaltılmasını sağlayabilecektir.

\n

Japonya Başbakanı Naota Kan, Hanshu adasının güneydoğusundaki Hamaoka santralının deprem riski nedeniyle kapatılmasını sağlamıştır. Japon Başbakanı ayrıca halihazır nükleer santralların daha güvenli hale getirilmesi için gerekli önlemlerin alınmasının gerçekleştirilmesini isterken yenilenebilir enerjiye yatırımların desteklenmesinin de taraftarıdır. Öte yandan Fukuşima faciasından sonra nükleer santrallar yapan şirketlerin en ünlülerinden Fransız Areva’nın yakın gelecekte ülkelerin birbiri ardına nükleere veda edecekleri öngörüsüyle bir başka dev şirket GDF Suez’le açık denizlerde rüzgâr enerji tesislerinin kurulması seçeneğine ciddi yatırım yapılması için ortaklık kurması, nükleerin geleceğinin pek de parlak olmadığını göstermektedir.

\n

Açıkça görünen o ki, Fukuşima faciası nükleer santralların miadının dolduğunun da tarihidir aynı zamanda. Nükleerden çıkış, kuşkusuz kolay olmayacak, kapatılması ve sökümü uzun zamana ve büyük maliyetlere malolacaktır. Örneğin bugün Fransa’da kapatılan bir santralın sökümü yirmi yılı aşkın bir zamandır sürmekte ve şimdiden tahmin edilen maliyetin birkaç katına malolacağı anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle yeni bir santralın maliyeti, eskisinin sökümünden daha ucuza malolmaktadır.

\n

Sayın Enerji Bakanımız yukarda sergilenen nükleerle ilgili somut gelişmelere karşın hâlâ hiçbir ülkenin nükleerden vazgeçme niyetinde olmadığı görüşünde ısrarlı mıdır, bilmiyoruz. Ama bizim santrallar devreye girdiğinde Avrupa’da ve çevremizdeki ülkelerde nükleer santrallara rastlamanın olanak dışı olacağı hemen kesindir. Serin kanlı düşünelim. Ülkemizin cennet köşelerinde turizmi sıfırlayacak, pahalı, facia olmasa bile 50 kilometre çevresinde yaşayan insanlar için ölümcül ölçüde tehlikeli, deprem riskli, tehlikesi binlerce yıl süren atıklarının pahalı beton silolarda saklanması apayrı sorun olan bu ‘neresi temiz, neresi ucuz’ nükleer kaynaklı enerjiden vazgeçip çok sayıda akıllı ülke’nin yaptığı gibi yenilenebilir enerjiye yönelmek en salim yol olarak görünmektedir.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları