Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İsrail'den Barışa Ölümcül Darbe!
Yeni yıla birkaç gün kala İsrail’in Gazze’ye karşı düzenlediği yoğun olduğu kadar inanılmaz ölçüde orantısız saldırı 250’yi aşkın Filistinlinin ölümüne, beş yüze yakın insanın da yaralanmasına yol açmıştır. Maddi hasarların da büyük olduğu ileri sürülmektedir. İsrail yönetimi birkaç gündür 2007 Haziran ayından bu yana Gazze yönetimini ele geçiren Hamas’ın İsrail’e yönelik roket saldırılarından bizar olduğunu, bu saldırıların yanıtsız kalmayacağını yineleyip duruyordu. Sonunda dediğini yaptı ve Gazze’ye karşı büyük ölçekte bir saldırı başlattı. Kötümser yorumlara bakılırsa İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal ederek Filistin otoritesini bölüp zaafa uğratmak için İngiltere’nin karşı çıkmasına karşın W. Bush ve Tel Aviv tarafından yaratılan dinci Hamas yönetimini ortadan kaldırmayı planlamaktadır. Son saldırı bu planın parçasıdır. Hamas yönetimi bilindiği üzere bir süredir İsrail’i, can ve maddi kayıplara pek yol açmayan, sembolik denilebilecek roket saldırılarıyla vurmaktadır. Bu yola başvurmasının başlıca nedeni ise, yine herkesin bildiği gibi, Gazze’de yaşayan 1.5 milyon Filistinliyi acımasız bir ambargo uygulayarak soluksuz bırakmasıdır.
Gerçi son günlerde Batı’nın sözlü baskısıyla bazı ihtiyaç maddelerinin geçişine izin vermiştir. Ama bu Gazze’nin ambargoyla uğradığı ağır zararı ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Nitekim BM’nin konuyla ilgili raporlarına göre Gazze’de işsizlik, çalışabilir nüfusun hemen yarısına eşit olma gibi kabul edilemez düzeydedir. Su ve yiyecek sıkıntısı had safhadadır.
Tanrı’nın her günü 16 saat elektrikten yoksundur. Nüfusun yarısına yakını haftada birkaç saat verilebilen suyla yetinmek zorundadır. Görünen o ki, İsrail, Hamas’ın roket saldırılarını benzeri az görülen ölçüde orantısız bir güçle barışa karşı saldırıya geçmek için ‘bahane’ olarak kullanmıştır. Hamas yönetimi ise ne yazık ki, Filistin otoritesinin çağrısına uyarak Filistinlilerin birleşmesini gerçekleştirmek yerine İsrail’in eline saldırıya bahane yaratmaktan öte işe yaradığı kuşkulu roket saldırılarına başvurmayı yeğlemiş, böylece de saldırıya çanak tutmak bir yana, belki de Gazze’nin yeniden işgali için Tel Aviv’in eline koz vermiştir.
***
Ama çok daha önemlisi İsrail’in son saldırısının ne denli samimiyetten uzak, art niyetli, sanal da olsa Annapolis’te yeşeren barış umutlarını yerle bir etmesidir. W. Bush yönetiminin iktidarı bırakmasının arifesinde bile 2008 yılı sonuna kadar bir Filistin Devleti’nin kurulacağı yalanını yineleyip durmasına karşın, İsrail-Filistin sorununun çözümü, kırk yıldan bu yana olduğu gibi bugün de bilmem kaçıncı kez yine bir başka bahara kalacak görünmektedir. Üstelik 2009 Şubat’ında yapılacak seçimlerde aşırı sağcı Netanyahu’nun iktidara gelme olasılığının, gerçekleşmesi zaten kuşkulu barışı daha da güçleştirecek bir gelişme sayılması gerekmektedir.
Öte yanda yeni yılın 20 Ocak’ında Beyaz Saray’a taşınması beklenen Barrack Obama’nın barış konusunu daha ciddiye alması olasılığı, kuşkusuz, yeni bir umuttur. Ama onun da, selefi gibi ne olursa olsun İsrail’den yana olan Amerika’nın bu geleneksel politikasını ne ölçüde değiştirebileceği ve İsrail’i barışa zorlayacağı, en azından şimdiden yanıtlanması güç bir sorudur. Annapolis barış konferansının katılımcılarından biri olan İsrail Başbakanı Ehud Olmert, barış görüşmeleri sırasında Filistin Devleti’nin kurulması için daha yirmi yıla ihtiyaç var, diyerek işi yokuşa süreceğini açıklamıştı. W. Bush’un 2008 sonuna kadar bir Filistin Devleti’nin kurulacağı söyleminin akıbeti ise farklı olmamış, Irak’ı bir yalana dayanarak işgal eden başkanın Filistin Devleti yalanı da yatsıyı görmeden ortaya çıkmıştır.
Zira neresinden bakılırsa bakılsın Annapolis zirvesi ve onu izleyen barış görüşmelerinin hedefindeki Filistin Devleti bütünüyle sanal bir uyutmadan ibaretti. Daha görüşmelerin başında W. Bush yönetimi, özellikle de Filistin’e ve İsrail’e yaptığı ziyaretlerde İsrail’in işgal altındaki topraklara ebediyen çöreklenmeye yönelik kolonizasyonun ulaştığı boyutları gördüğünde, Doğu Kudüs’ün başkent olacağı 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti’nin gerçekleşmesine İsrail’in asla yanaşmayacağını saptamış ve o andan itibaren tabir caizse çamura yatmanın yolunu tutmuştur. Bugün de kolonizasyon ve Filistinlileri birbirinden ayıran ve onlara Tanrı’nın her günü cehennem hayatı yaşatan ‘utanç duvarı’ inşaatı tüm hızıyla sürmektedir.
Özetle, W. Bush yönetimi, İsrail, dincilik adına Filistin’in bütünlüğünü yok etmesi yanında etkisi kuşkulu roketler fırlatarak İsrail’e saldırı bahanesi sunan Hamas, Ortadoğu savaşlarının merkezinde yer alan ve kırk yıldır çözümsüz bırakılan Filistin sorununun çözüme ulaştırılmasında kılını kıpırdatmayan Avrupa ülkeleri ve bir türlü bir araya gelip seslerini yükseltmeyen Arap dünyasının katkılarıyla Filistin halkı, barış kırıcı İsrailli müstevli ve büyük destekçisi Birleşik Devletler karşısında bir kez daha yalnız, bir kez daha barış umutlarından yoksun, kendi topraklarında köle, göçmen, yoksul ve umutsuz bırakılmıştır. Bu büyük ayıpta, herkesin, bağışlanması güç sorumluluğu, payı vardır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!