Hüseyin Baş

'Nükleerin Sorumlusu Yoktur...'

12 Aralık 2011 Pazartesi
\n

\n\n\n

Profesör Hiroaki Koideye göre işin içinde çok çıkar odağı vardır.

\n

Bugün Kyoto Üniversitesi Nükleer Reaktörler Araştırma Laboratuvarı profesörlerinden ve Japonyada atomla ilgili düşüncelerine en çok kulak verilen Koidenin okuyucularımıza özetle de olsa aktarmayı yararlı gördüğümüz söyleşisi yukarıdaki başlığı taşıyor.

\n

İktidarın politikalarını eleştirdiği için neredeyse kırk yıldır bilimsel yalnızlığa itilen, araştrma laboratuvarının bütçesi kısıtlanan Koidenin nükleerin riskleriyle ilgili uyarıları duymazlıktan gelinmişti. Fukuşima faciasından sonra 2011de yayımlanan iki kitabı (Nükleer... Yeter Artık ve Nükleer Yalan) yabancı dillere çevrilmemiş olsa da yılın en çok satan altı kitabı arasında yer almıştır. Konuyla ilgili Blogları Fukuşima faciası konusunda en çok izlenenler arasındadır.

\n

***

\n

Fukuşima faciasından alınması gereken dersler nelerdir?

\n

- Reaktörleri insanlar kullanır. Ve bu sıfır hatasız değildir. Eğitimimin ardından hayatımı atoma hasretmeyi düşünüyordum. Muhafazakâr bir öğrenci sayılırdım. Sonra 1970 başlarında Onagawa Santralının inşasına karşı yapılan gösterilere katıldım. O zamanlar gösterilerin nedenini anlayamamıştım. Zamanla araştırmalarım geliştikçe nükleerin tehlikesi konusunda bilinçlendim. Japonya deprem ve tsunami riski kuşağında olan tek ülke değildir. Günümüzdeki bilim düzeyi nükleer enerjinin dünyanın neresinde olursa olsun büyük riskler taşıdığını ortaya koymaktadır.

\n

Japon hükümetinin nükleer konusundaki tavrı hakında ne düşünüyorsunuz?

\n

- Utanç duyuyorum. Facia konusundaki tepkisini birden fazla nedenle suçlamak mümkündür. Riskleri küçümsemek, bilinmesi gerekenlerin üstünü örtmek, halkın facia öncesi bulundukları yeri boşaltmalarını gecikmeden sağlamak, tehlikeli alanı dairesel biçimde genişletme yanlışına düşülerek radyoaktif yayılmanın rüzgâra göre genişlediği gerçeğini gözden kaçırmak...

\n

Peki hükümet ne yapmalıydı?

\n

- Santrallar derhal devreden çıkarılmalıydı. Fukuşima benzeri bir facianın yinelenmesinde Japonların ayağa kalkması olanaksızdır. Elektriksiz kalma tehdidi ise aldatmacadan ibarettir. Bugün üretimi durdurulmuş olan termik santralların yeniden devreye sokulması ülkenin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek kapasitededir.

\n

- Araştırmacılar yıllardır Tokyonun politikalarına neden destek vermişlerdir?

\n

- Nükleer enerji devletin politikasıydı. Akademik çevreler ve medya bu politikayı destekliyordu. Bu hayhuyda kendilerini kaybeden bilim adamları sosyal sorumluluklarını unutmuşlardı. Devlet ve santralların işleticileri herhangi bir kazanın olmayacağına inanmışlar ya da inanma riskini göze almışlardı.

\n

- Ama Japonların tarihte atomize olan ilk halkı olarak atomun riskini bilmeleri gerekmez miydi?

\n

- Çok sayıda Japon için atom bombasıyla nükleer enerji arasında fark vardır. Ayrıca politik çıkarlar da söz konusudur. Nükleer enerji elektrik şirketleri için çok kârlıdır. (Ayrıca elektrik Japonyada dünyanın diğer ülkeleriyle kıyaslanmayacak ölçüde pahalıdır.) Mitsubishi ağır endüstri kuruluşu, Toshiba, Hitachi gibi santral yapımına giren şirketler rantabilite mantığıyla hareket ederler ve devlet onların boyunlarındaki dizgini serbest bırakır.

\n

Dahası politika da işin içindedir. Japon Anayasasına göre savaş yasaklanmıştır. Bununla birlikte gerektiğinde hızlı bir biçimde atom bombasına sahip olmak düşüncesiyle bölünebilir uranyum ya da plutonyum gibi fissil materyele ihiyaç vardır. Bununsa nükleer santrallardan elde edilmesi mümkündür. Bir başka etken de kıyıda köşede kalmış belediyelerin nükleer santralların geri kalmış bölgelere refah getireceği sanısına kapılmalarıdır.

\n

Nükleerden enerji bazı sosyal kategorilerin kurban edilmeleri üzerine mi bina edilmektedir? Burada bir ayrımcılıktan söz edilebilir mi?

\n

- Evet bu konuda bir ayrımcılıktan söz edilebilir. Genellikle santrallarda çoğu sendikalı olan işçiler yerine Nükleer Romanlaradı verilen geçici işçiler çalıştırılır. Ayrıca ülkenin geri kalmış bölgelerinde yaşayanlar nükleerin yaratacağı olumsuzluklarla mücadelenin nasıl yapılacağından habersizdirler. Dolayısıyla da savunmasız durumdadırlar.(1)

\n

\n

(1) Le Monde, 8. 12. 2011. Söyleşi: Philippe Pons.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları