Demokrat Mustafa Sabrici

06 Haziran 2020 Cumartesi

AKP’nin hangi yolda olduğunun zaten ayrımındaydık.

İktidara geldiğinden bu yana, demokratik, laik Cumhuriyet ve uygarlık karşıtı bir rejimi kurgulamak ve kurmak amacını güttüğünü gördük, biliyoruz.

Son günlerde Saray’ın çıkışları ve getirdiği kimi önerilerle yeni bir aşamaya doğru hızla evrilmek istedikleri anlaşılıyor.

Varmak istedikleri noktayı, geçen hafta Habertürk televizyonuna çıkan eski AKP milletvekili Resul Tosun’un yaptığı açıklamalardan çıkarmak da olasıydı.

Resul Tosun, özetle Cumhuriyet kurulduktan sonra 27 yıl boyunca “milli irade”den değil diktadan söz edilebileceğini, Osmanlı’nın son döneminde Cumhuriyet döneminden çok daha demokrat bir ortam bulunduğunu ileri sürdü.

Eski CHP milletvekili Aytuğ Atıcı’nın “AKP olarak şeriatı kuramayacaksınız” demesi üzerine, dinsel hukuka ilişkin tüm kavram ve kurallar anlamına gelen şeriata hiçbir Müslümanın karşı çıkamayacağını belirttikten sonra, “milli irade”nin geçerli olduğu bugün millet ne isterse onun olacağını ifade ederek, şeriat dönemine doğru yürüdüklerinin işaretini verdi.

Yani, “demokrasi”yi kullanarak, devletin din kuralları çerçevesinde yönetileceği “teokrasi”ye varacaklar. Hem de bir toplum uzlaşısı olan anayasada devletin değiştirilemez tanımı “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” olmasına karşın…

Televizyon programında Atatürk’ün 1924’ten sonra yaptıklarını da reddeden Resul Tosun, ilahiyat fakültesi mezunu. En önemli özelliklerinden birisi, “Tokat Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi Vakfı” Mütevelli Heyeti üyesi olması.

AKP’lilerin “efendi”leri olan Mustafa Sabri’yi, genç kuşaklar belki bilmeyebilirler:

Mustafa Sabri, Meclis-i Âli’de Türkiye’yi paramparça eden ve sömürgecilere teslim eden Sevr Antlaşması’nın imzalanmasını uygun gören Osmanlı Şeyhülislamı’ydı.

İngiliz Muhipleri (Sevenleri) Cemiyeti kurucu üyesiydi. Yani, işbirlikçiydi. Bağımsızlık savaşı veren Atatürk ve arkadaşları hakkında hazırlanan “idam” fetvasını yazan kişiydi.

Kurtuluş Savaşı kazanılınca, Osmanlı Sarayı’ndaki ağa babaları gibi İngiliz gemisiyle kaçtı. Mısır’a gitti, Yunanistan’a sığındı. Burada çıkardığı gazetede, Türklükten istifa ettiğini açıkladı. Cumhuriyet kurulduğunda, Cumhuriyet hükümetini “başka dine geçmek”le, küfre sapmakla suçladı. Başta, kadın-erkek tüm yurttaşları eşit kılan Medeni Yasa ve halifeliğin kaldırılması olmak üzere tüm devrimlere karşı çıktı.

İşte bu işbirlikçi, hain adına kurulmuş vakfın mütevelli heyeti üyesi olan Resul Tosun ve partisi, bize “milli irade”den, “demokrasi”den söz etmeye, boyunlarında “idam fermanı” ile bağımsızlık savaşı vermiş kadroların kurduğu Cumhuriyet’i yeni bir saltanat ile değiştirmeye kalkışıyorlar!

Boylarını aşan boşuna bir çaba içinde olduklarını zaman içinde göreceklerdir.

Türkiye, mutlaka yeniden demokratik uygarlık yoluna girecektir. Yurttaşlarımızın bu konuda yeterli uyanık bilince sahip oldukları kuşkusuzdur.

Soluk Alamıyoruz!

Yalnız ABD’dekiler değil; biz de, neredeyse yeni bir ortaçağ yaşamaya başlayan tüm dünya halkları ile birlikte soluk alamaz olduk.

İnsanlık; yoksulluğun, yoksunluğun, zorbalar dahil tüm felaketlerin üstesinden gelecek; kardeşlik, barış ve dayanışmayı, Orhan Kemal’in deyimiyle “ebedi tokluğu” er ya da geç fethedecektir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları