Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kandırmayı Engellemek İçin

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Antikapitalist Müslümanların Ankara’da parklarda yapılan kimi forumlarda halka dağıttığı bilgilendirme bildirisinden:
“Kuran-ı Kerim’i, dünyada ilk kez Arapçadan Türkçeye çeviri yaptıran liderin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu biliyor muydunuz? Bu çeviriyi 1925 yılında Elmalılı Hamdi Yazır’a çevirttiren Mustafa Kemal, cebindeki kendi parasıyla 100.000 adet Kuran-ı Kerim bastırtmıştır. Amaç, din tüccarlarının temiz Müslümanları kandırmalarını engellemek içindir. Batı, sömürücü (emperyalist) ve İslam görünen münafık dinci güçler, Mustafa Kemal’i neden sevmez? Atatürk, Kuran-ı Kerim’i Türk Müslümanlarının anlaması için Türkçeye çeviri yaptırdığı zaman, münafık dinci müşrikler şok olmuşlardır. Çünkü halk, gerçekleri öğrenmeye başlamıştır. Müşrikler bunun ardından Atatürk’ü karalayıp onu dinsiz-imansız göstermeye çalışmışlardır. Çünkü Müslüman görünen İslam düşmanları, Müslümanların uyanmasından korkmuşlardır.”

\n

Pamukova’yı Unutmayın!

\n

Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ben yaptım oldu” işlerinden biriydi “hızlandırılmış tren.” Başında şapka, elinde fener hareket memurluğunu yaptığı tren, bundan tam 9 yıl önce Pamukova’da raydan çıkmış, 41 canımız ölmüş, 89 kişi de yaralanmıştı.
Yargılanıp ceza yiyen oldu mu? Hayır. Ülkenin askerini, gazetecisini, yazarını, çizerini içeri atan AKP adaleti, 41 kişiyi göz göre göre ölüme gönderenler için kılını bile kıpırdatmadı. Açılan göstermelik dava zamanaşımından düşürüldü. Oysa, Birleşik Taşımacılık Sendikası Başkanı
Nazım Karakurt’un dediği gibi kazanın gerçek sorumlusu AKP iktidarıydı:
“Ulaştırma Bakanı ve TCDD Genel Müdürü mevcut hattı teknik ve bilimsel açıdan gerektiği gibi inceletmeden hız artırımına gitmiş ve kazanın gerçekleşmesine neden olmuşlardır. Hızlandırılmış trenin çalıştırılmasına kim karar verdiyse onların hepsinin yargı önüne çıkarılması gerekirken sadece tren personelinin yargılanmasından ibaret olan dava, hukuk açısından da son dönem sıkça örnekleri görülen kamuoyunu rahatsız eden hukuk kararlarına bir ‘garabet’ örneği olarak eklenmiştir.”
TBB Başkanı
Metin Feyzioğlu’na komplo düzenleyen AKP’li bakan yardımcısı eşi türbanlı kadının “bizim yaptığımız tren” dediği budur işte! O tren, kanlıdır, hesabı da henüz görülmemiştir...

\n

Adım Adım Parçalanma

\n

Haziranda Diyarbakır’da toplanan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”nın sonuç bildirgesinde “Kürdistan halklarının kendi tercihleriyle statülerini (özerklik-federasyon-bağımsızlık gibi) belirleme hakkına sahip olduğu” ve “Kürdistan’ın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğinin” karar altına alındığı bildirilmişti.
Yani, Türkiye’den de toprak koparacak bir
“büyük Kürdistan”ın kuruluşunun son hedef olduğu açık açık dile getirilmişti.
Bildiride,
“Rojava parçasında kendi özgücüyle ve kendi özgün siyasetiyle gerçekleşen halk devriminin yanında olduğunu belirtir” ifadesine yer verilmişti. Bildirinin üzerinden bir ay geçti, “Rojava” dedikleri Kuzey Suriye’de, Türkiye sınırının hemen karşısına PYD bayrağı dikildi.
Bildiride
“Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, KCK Başkanlık Konseyi ve tüm diğer Kürdistani güçleri, Ulusal Konferans’ın bir an önce toplanması için girişimde bulunmaya çağırır” tümcesine yer verilmişti. Yine bir ay geçmedi, Erbil’de yapılacak “Kürt Ulusal Konferansı” için temsilciler Selahaddin’de bir araya geldi. Aşiret reisi Mesud Barzani’nin önderliğinde yapılan toplantıya, Türkiye’den de DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gibi adlar katıldı. “Kürt Ulusal Konferansı” için kurulacak hazırlık komitesinde; Türkiye, Irak, İran ve Suriye’deki tüm partiler ve örgütlerin adaylarının yer alacağı belirtildi. Kuzey Irak’taki ABD mandasının başındaki Barzani de yaptığı konuşmada, asıl hedefi gösterdi:
“Başlıca amacımız Kürdistan’ın dört parçasındaki tüm siyasi kesimlerin ortak talep ve stratejik birliktelik ile barış ve birlikte yaşama mesajını bölge halklarına iletmektir. Bu kongrede Türk, Arap ve Fars halklarına Kürt halkının barış ve eşitlik temelinde birlikte yaşamak istediğini söyleyeceğiz.”
Gelişmeler, AKP ile PKK arasında sürdürülen “barış süreci”nin “büyük Kürdistan”a doğru evrildiğini gösteriyor. Gezi direnişçilerinin peşine düşmüş softa diktatöre bakıyorsunuz, Türkiye’nin parçalanması karşısında gıkı çıkmıyor.
CHP’ye gelince... Onun politikasını bu konularda tümüyle
Sezgin Tanrıkulu belirliyor, yönetimden başkası karışmıyor. O yüzden de CHP içinden 6 milletvekili bir açıklama yapmak zorunluluğu duyuyor:
“Biri halkımızın kutsal inançlarını istismar eden dincilik, öbürü yıllardır yoksul Kürt köylüsünün kanını emen etnikçilik, ülkemizi ve tüm Ortadoğu bölgesini mezhep ve etnisite savaşlarına gömerek, işbirliği içinde ikinci Sevr hevesleri peşinde koşmaktadırlar.”

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları