Ordu İli Hazır...

12 Ağustos 2013 Pazartesi

AKP, belediyeyi CHP’den alabilmek için Ordu’yu büyükşehir kapsamına aldı. Ancak CHP’li Belediye Başkanı Seyit Torun, bunun boşuna bir çaba olduğunu düşünüyor. Gerekçe olarak da tek bir örnek veriyor:
“Geçen son iki yerel seçim süreçleri ve alınan sonuç iktidar partisinin yerel unsurlarını ve milletvekillerini umutsuzluğa düşürmüş, üstlerinde oluşan büyük baskı sonucu alışılmışın dışında arayış içine girmişlerdir. Ordu ve Giresun’un birleşmesi için imza toplamışlar, olmayacak vaatleri sıralayarak vatandaşlarımızın kafasını karıştırmaya çalışmışlardır.
Bu süreç içinde özellikle merkez ilçe dışında kalan ilçelere ve belde halklarına olması mümkün olmayan sözler verilmiş, beldelerin kapanma kararı ortada iken bu insanlara ‘Beldeleri ilçe yapacağız’ diye açıklamalarda bulunmuşlardır. Taşıma nüfus artışıyla büyükşehir olabilecek nüfusu temin etmişler, ama büyükşehirin ne getirip ne götüreceğini bilinçli bir şekilde çarpıtarak, doğruları vatandaşlarımıza anlatmamışlardır. Artık günümüzde vatandaşlarımızdan bir şey saklamak ve onların düşüncelerini dikkate almadan bir şey yapmak mümkün değildir. Yaşanan bu süreçte iktidar partisi mensuplarının taşıma yöntem ile ilin nüfusunu artırma çalışmalarının amacı daha iyi görülmüş, hedefin yalnızca belediye başkanlığını almak olduğu daha iyi anlaşılmıştır.”
Seyit Torun, bir yandan büyükşehir olmanın neler getirip götüreceğini halka anlatırken, birtakım önlemler almayı da gözardı etmemiş:
“İç kesimlerde bulunan ilçe, belde ve köylerimizin mevcut sorunlarının neler olduğu, sahil bandında bulunan ilçe ve köylerimizin yaşadığı sıkıntıları tek tek tespit ettik. Meclis’ten karar çıktığı andan itibaren de büyükşehir belediyesinin bu birbirinden çok uzak ve coğrafi farklılıklar olan yerlerine nasıl hizmet götürebileceğinin altyapısını oluşturmaya dönük ciddi çalışmalar yaptık. Bütün bunları yaparken de her şeyi vatandaşlarımızla paylaştık ve onları bilgilendirerek karşılıklı güç birliği oluşturmayı amaç edindik. Bu çalışmalarımızın halkımız tarafından dikkatle takip edildiğini biliyor ve geçmişte olduğu gibi Ordu insanının siyasi tercihlerini belirlerken kimsenin etkisi altında kalmadan karar vereceğine gönülden inanıyoruz.”
Ordu’da CHP seçime hazır yani...

\n

Vesayet

\n

24-26 Ağustos’ta; Türkiye, Suriye, İran ve Irak’tan 600 delege ve 300 konuğun katılımıyla yapılacak ve bölgede “Kürdistan’ın geleceğini belirlemek” üzere Erbil’de toplanacak Ulusal Kürt Kurultayı öncesi, eski Genelkurmay Başkanı’nı “terör” suçundan ömür boyu hapse mahkûm ettik. Böylece, “askeri vesayet”i tümüyle ortadan kaldırmış ve dolayısıyla sivil topluma geçmiş olduk.

\n

Bu yeni düzende, sivil polislerle sivil vatandaşlar el ele Ali İsmail Korkmaz’ı sokak ortasında döve döve öldürebiliyorlar.
O denli ileri bir sivil toplum, düşünün yani.

\n

Seçilmiş

\n

“Oğlum” demişti, derslere paçaları sıvanmış pantolonu ile giren hocası, “sen büyüyünce seçilmiş olacaksın”.
O gün bugündür seçilmiş olarak büyüdü. Seçilmiş nesillerin yetiştirileceği okula gönderildi. Ayyaş deccalden iğrenmeyi öğrendi. Medeniyetin cüce taklitçilik olduğunu belledi. Hoca efendisinin tanımıyla, ruh planında beyni elden geçirildi.
Talebe birliğine üye oldu. Ağlaya hıçkıra, bağıra çağıra şiirler okudu. Müsamerelerde; ilminin, ırzının davacısını oynadı.
Mum gibi süzülmüş suratından nefreti eksik etmedi, hamdolsun.
Teşkilata alındı. Akıncılar gibi çalıştı. Oraya atandı, buraya getirildi. Sonrası seçilmişlikti. Büyüyerek seçildi, böbürlenerek seçildi; kibirlenerek, şişinerek seçildi.
Seçildikçe yedi. Yedikçe parasempatik sinir sistemi çok çalıştığından salyalarını tutamaz oldu. Tükürük hokkası dolduğunda yalayıcılar buldu. Yapış yapıştı etrafı. Göbelek benliğini besleyen hırtapoz ve zırtapozlarca çevrilmişti.
Firavunlaştı. Zoru başına taç etti, eline sopayı asa...
O seçilmişti. Hiç seçkin nedir bilemedi. Kini seçmişti.

\n

Kadının Yeri

\n

Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yeni çıkardığı ve editörlüğünü Şahika Yüksel, Leyla Gülseren ve Ayşe Devrim Başterzi’nin yaptığı önemli bir başvuru kaynağı olan “Kadınların Yaşamı ve Kadın Ruh Sağlığı” kitabından kimi Türkiye verileri:
- Her 10 kadından 4’ünün çalışması eşi tarafından engelleniyor.
- Her 10 kadından 7’si
“Kadınlar erkeklerden izin almadan dışarıya çıkabilir” ifadesine karşı çıkıyor.
- Kadını özgürleştirmesi beklenen evlilik; kadının geleneksel ev içi alan ve rollerinin dışına çıkmasını
“yasaklayarak” aslında toplumsallaşmasına ve özgürleşmesine engel oluyor.
- Toplumun yüzde 66’sı için ailenin reisi halen erkek.
- 4 milyona yakın kadın halen okuma-yazma bilmiyor.
- İlköğretimde yüzde 99 olan cinsiyet oranı, ortaöğretimde yüzde 88’e geriliyor.
- Psikiyatri polikliniğine başvuran kadın hastaların yüzde 57’si, ev içinde eşlerinden şiddet gördüklerini bildiriyor.

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları