İYİ Parti, beklentiler ve gerçekler

25 Aralık 2017 Pazartesi

Soru 1: Meral Akşener ve İYİ Parti konusundaki yüksek ilgi ve merak nereden kaynaklanıyor, hangi sorulara cevap aranıyor?

* Akşener ve İYİ Parti, söyledikleri veya vaatlerinden çok siyasi aritmetiğe olası etkisi açısından yakından takip ediliyor. Dış ilgi de tamamen bu beklentiyle ilişkili. MHP’nin de katılmasıyla iktidar blokunun kemikleştirdiği oy desteğinin ancak “sağ”dan ve yeni aktörlerce kırabileceğine inananların sayısı giderek artıyor. Bu nedenle Akşener, belki hiç seçmeni olmayacak kadar kalabalık bir seyircinin ve öngörü üretmeye çalışan çevrelerin dikkatini çekiyor. İYİ Parti’nin varlığına olumlu bakanlar toplam seçmenin üçte birine yaklaşırken, “oy verebilirim” diyenler de dörtte bir civarında.

* İYİ Parti’nin seyircisi olmaktan daha ileri giderek destekçisi olanların -ki bu sayı İYİ Parti’ye olumlu bakanların dörtte biri kadar ve baraj sınırında görünüyor- asıl motivasyonu ise “yeni” siyasi adres arayışı. İYİ Parti’yi destekleyeceğini, oy vereceğini söyleyenlerin neredeyse yarısı “yenilik”, “değişiklik” gibi çok somut olmayan ve siyasi karşılığı belirsiz gerekçeler ileri sürüyor. Farklı siyasi kaynaklardan gelen bu destekte, İYİ Parti’ye dönük umutlardan çok “geldikleri yere” ilişkin şikâyetler çok daha belirleyici.

Soru 2: Akşener’e ilgi gösterenler ve onu destekleyenler hangi kesimlerden geliyor, İYİ Parti kimlerden oy alıyor?

* Dikkate ve ciddiye alınabilecek araştırmalar, İYİ Parti’nin iktidar blokunda sanıldığı kadar etki yaratmadığını gösteriyor. AKP seçmeni ve kendisini muhafazakâr-dindar olarak tarif edenlerden İYİ Parti’ye giden oy, son derece az. Akşener’in 28 Şubat performansı da, muhafazakâr sağ seçmende “otantik temsil” aktörü olarak kabulüne yetmiyor. İYİ Parti, AKP’yi merkezden sağa iterek geniş bir yer açamıyor. MHP seçmeni ve milliyetçilerden de dikkate değer bir oy desteği sağlamasına rağmen, Akşener referandumdaki “hayır” desteği seviyesine hâlâ ulaşamamış görünüyor. Özetle, İYİ Parti iktidarı beklendiği kadar zorlayamıyor.

* İYİ Parti’ye doğru kayan oyların büyük ağırlığı kararsızlarda. Oy vereceğini söyleyenlerin içinde kendisini Atatürkçü-laik olarak tarif edenlerin en az milliyetçiler kadar olması; kendisini sol, sosyaldemokrat diye niteleyenlerin bile azımsanmayacak (muhafazakârlardan fazla) bir paya sahip olması da, bu hareketin daha çok “muhalefet cephesine” yerleşmiş olduğunu düşündürüyor. İlgi ve desteğin coğrafi-demografik dağılımı da bu verilerle uyumlu. Ama İYİ Parti muhalefetten şikâyetçi olanları topluyor görünse de, CHP ve HDP’nin gerisinde üçüncü parti konumunu da değiştiremiyor.

Soru 3: İYİ Parti’nin iktidar ve belki de muhalefet alternatifi olabilme potansiyeli var mı? Varsa nelere bağlı?

* İYİ Parti’ye ilgi gösteren ve destek verenlerin, hatta bizzat bu hareketin sözcülerinin, oluşan beklentileri haklılaştıracak somut dayanaklar bulamamasının nedeni, bu hareketin gösterdiği (gösterebileceği) performansa aşırı bağımlı olması. Ancak, mevcut veriler, henüz beklentilerle uyumlu yüksek bir performansa işaret etmiyor. İlginç bir kısır döngü oluşuyor; yüksek beklenti performans beklentisini artırıyor (tutuyor), performans zayıflığı potansiyeli sınırlıyor (tıkıyor). Pasif bekleme hali, iktidar seçenekleriyle daha ilgili “sağ bloktaki” pragmatik seçmeni de şimdilik hareketlendirmeye yetmiyor.

* İYİ Parti, yaratabileceği olası sonuçlar açısından önemli bir fırsat zenginliğinin de eşiğinde. Partilerin, siyasi aktörlerin çabalarından bağımsız olarak, daha çok konjonktürel etkilerle zaman zaman büyüyen ve “kararsızların” oluşturduğu gri alan, Akşener’e karşı hayli duyarlı. Dolayısıyla, İYİ Parti’nin diğer aktörlerin ve özellikle iktidarın hata ve zorluklarıyla kendiliğinden oluşacak sızmayı toplayacak bir çanak olması ihtimali hiç az değil. MHP’nin eklendiği iktidar cephesine milliyetçilerin tamamının kaymasına ve Erdoğan’ın sağ blok patronluğuna baraj oluşturması da ayrıca not edilmeli.

Soru 4: İYİ Parti neden önemli siyasi konularda çok somut şeyler söylemiyor, çok açık vaat ve hedefler ortaya koymuyor?

* İYİ Parti, önündeki fırsat pencerelerini azaltmamak ve oy potansiyelini daraltmamak için biraz bilinçli olarak net bir duruş sergilemiyor. Oy akışı beklediği hiçbir partiyle (MHP dahil) kendi alanında açık bir kapışmaya girmediği gibi, bu çizgilere alternatif yeni yollar da önermiyor. Genel bir restorasyon fikri dışında, Akşener’in dış politika öncelikleri veya ekonomik tercihleri hakkında kimse bir şey bilmiyor. İYİ Parti, farkını göstermek yerine, mevcut uygulama ve pozisyon sorunlarına işaret etmekle yetiniyor. Somut bir şey söylemeyerek “yeni” kalmayı deneyen elverişli ama riskli bir yolu deniyor.

* Öncelikle, İYİ Parti’nin şartların zorlamasıyla ortaya çıktığını, fikir ve kadro olarak köklü bir hazırlığın ürünü olmadığını görmek gerek. Henüz desteği ve ilgiyi hazır bir tabanla buluşturamamış, kendine yeni bir “taban” inşa edememiş, eski bir tabanı (merkez sağı) ihya edememiş; ağırlıklı çoğunluğu MHP’den gelme ama toplama görüntüsü ve algısı daha belirgin bir kadro oluşturmaya, teşkilat kurmaya çalışan İYİ Parti’den çok somut bir tavır beklemek için belki de erken. Ama tercihini değiştirip, netleşmeye niyet etse bile, kapasite sorunlarını aşması ve kendi içinde bir dil birliği yaratması da çok kolay olmayacak gibi.

Soru 5: Önümüzdeki süreçte İYİ Parti ve İYİ Parti karşısındaki diğer aktörlerden neler beklenebilir?

* İYİ Parti, kendisini “merkeze oturmuş bir sağ iktidar alternatifi” gibi konumlamaya çalışsa da, bu anlamda güçlü bir politik vizyon ortaya koymuyor. Muhalefetin etkinlik sorunlarına çare üretecek yeni ve agresif bir dil de üretmiyor, kullanmıyor. Kendisine dönük beklentiler açısından hayli sorunlu bu tarzı, önüne gelebilecek fırsatlarla dengelemeyi umuyor. Beklentilerin yarattığı ilginin bir süre daha yeteceğine inanıyor. Sıkışık seçim gündeminde bu tavrı değiştirecek bir hamleye niyeti, imkânı ve zamanı olacakmış gibi de durmuyor. Şartların ürünü bir hareket olarak, şartların getireceklerine razı görünüyor.

* İktidar, özellikle de AKP kendi seçmenine çok dokunmayan, canını fazla acıtmayan ve tehdit haline gelmeyen İYİ Parti’yi doğrudan karşısına almadığı gibi, yokmuş gibi davranmayı (veya MHP’ye havale etmeyi) tercih ediyor. Açıkcası, iktidar açısından İYİ Parti, MHP’nin başındaki veya içindeki bir Akşener’den daha fazla risk oluşturmuş değil. Muhalefet blokunun dağılmaması sorumluluğu ve kendi tabanının “aşırı” ilgisi nedeniyle İYİ Parti’ye karşı zayıf olan CHP açısından ise sıkıntı daha fazla. İYİ Parti’nin varlığı CHP’nin hem daha cesur açılımlar yapmasını frenliyor hem de “başka bir muhalefet alanını” doldurarak, farklı cephe açarak yükünü hafifletmiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eyvallah 10 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları