Köksal Özbek

Zarif Bir Başkaldırı

13 Haziran 2013 Perşembe

Çok ilginç günler yaşıyoruz. Taksim Gezi Parkı’na yönelik, yapılmak istenen tasarrufa, ahali itiraz etti. Polis, müdahalede bulundu; biber gazı ve portakal gazı sıktı. Ölen öldü; kalan sağlar, çadırları kurdu; yeşili bekliyor. Polis, şimdilik geri çekildi. Fakat Taksim Gezisi ve çevresine yönelen hoyrat tahrip fikri, geri adım atmadı. Bana göre, iktidar, halkın sesine kulak verdiğini belirten bir söylemde bulunmayarak, oy oranını artırma fırsatını kaçırdı.

\n

Öne çıkan ve tartışılan öğelere bir bakalım.

\n

Topçu Kışlası, opera binası, AVM, şehir müzesi, Gezi Parkı, Taksim Meydanı, gençler, partiler, kulüp taraftarları, Çarşı Grubu, ahalinin yarısı ve diğer yarısı...
Neredeyse, herkes bir şeyler söylüyor; lakin çoğu,
“mimarlar ve şehir plancıları ne diyor” diye merak etmiyor. Toplumumuzun ezeli özelliğidir; her şeyi bilir. Mimarlık, şehircilik ve mühendislik okumuş bir vatandaş sıfatıyla, bazı şeyler söylemek istiyorum.
Hiç kimsenin, yüzde yüz haklı olduğunu düşünmem. Şu saptamayı hemen yapmalıyım ki, Taksim, bir meydan değil adeta Haymana Ovası’dır. Antik, klasik veya çağdaş hiçbir meydana benzemeyen, mekân duygusu sağlamaktan uzak, darmadağınık bir mahaldir. Bu alanı meydanlaştırmak için, kuşkusuz, bazı yapılaşmalara gereksinim vardır. Ancak ihtiyaca yanıt verecek yapı, asla Topçu Kışlası olamaz. Çünkü bu bina, alanı meydanlaştırmak bir yana, daha da karmaşıklaştırmaktadır. Mevcut yeşili de yok etmektedir. Rölövesi olmayan ve günümüze ulaşan birkaç tane soluk cephe fotoğrafından yola çıkılarak, yaklaşık biçimde şekillendirilmeye çalışılan, zoraki bir yapılaşmadır. Ayrıca ünlü gerici ayaklanma 31 Mart Vakası’nın başladığı yer olmasına gönderme yapılarak,
“iktidarın zihniyetine uygun bir dayatma” şeklindeki komplo teorisine de çanak tutmaktadır.
Öte yandan,
“AVM yapılmamalıdır” söylemine sarılıp karşı çıkışlar da, somut ve akılcı temellere oturmuyor. Günde iki milyon kişinin gelip geçtiği yerde alışveriş merkezi yapmak fikri, abes değildir. “Dünyanın her yerinde alışveriş merkezleri şehir dışındadır” demek de, klişe söylemdir. Her yerin ve her şehrin kendine özgü özellikleri vardır. İstiklâl Caddesi’ndeki tarihsel kültür ve sanat yuvaları tarumar edilirken yeterli karşı çıkış sergileyemeyen kamu vicdanı, bir alanın meydanlaşabilmesine katkı yapabilecek ve mevcut yeşile dokunmayan alışveriş merkezine anlayış göstermelidir diye düşünüyorum. Taksim Gezisi’ndeki yeşil alan, aynen korunmalıdır. Mekân duygusu sağlayacak bir yapılanmaya gidilirken ağaç kesmek, avuç ameliyatı yaparken akciğeri almakla eşanlamlıdır.
AKM’nin mimari formasyonu, havadan ve denizden görünüşünün estetik eleştirisi yapılabilir. Ancak Taksim Meydanı’na kucak açan tek cephe panosunu sağladığı da, yadsınamaz bir gerçektir. Ayrıca verdiği sanatsal etkinlik hizmetlerini sunabilecek, uygun yerde başka bir bina yapılmadan, mevcudun reformasyonuna kalkışılması, asla doğru ve haklı değildir.
Kuşkusuz, aslında, ülke yönetimindeki otoritenin, yaşam değerlerine, gündelik uğraş, alışkanlık ve beğenilere sürekli biçimde müdahil olmasının biriktirdiği bir haykırış patlaması yaşanmaktadır. Öncülüğü,
Atatürk’ün, rejimi emanet ettiği genç nesil yapmaktadır. Hiçbir partinin, kuruluşun ve platformun ajitasyonu veya önayak olması söz konusu değildir. Kendiliğinden ve içtendir. Bir kısım politikacıların söylediği gibi, “şu yarı” ve “bu yarı” şeklinde ayrışma da yoktur. Görünen o ki, “bir yarı” mensupları, yaşam anlayışlarına yönelik yapılan diktelere, son derecede zarif bir eylemle karşı çıkmakta, “öbür yarı” sessiz kalıp, dolaylı destek vermektedir. “Bir yarı”nın zor zaptedildiği söyleminde bulunmak, sorumsuzluk ve yoktan yere bir iç kavgayı kışkırtmak olacaktır.
Somut eylemlerin, hiçbir çatışma olmadan, uygun biçimde rölantiye alınması, karşı çıkış heyecanının ise, tavsamadan, yaklaşan seçimlerin sonuçlarına etki ederek uyarıcı olması temenni edilmelidir. Gerçek demokrasiler için, sandık her şey değildir; ancak ülke yöneticilerini seçmek için tek şeydir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Suikast Girişimi 12 Nisan 2015
Yetiş Ey Futbol! 10 Ocak 2014
Bize Göre 4 Aralık 2013

Günün Köşe Yazıları