Mehmet Şakir Örs

CHP, İzmir ve Ege

05 Ocak 2024 Cuma

Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile İzmir ve Ege arasında ilginç bir yazgı birlikteliği var. Bilindiği gibi CHP, öncelikle Cumhuriyetin kurucu partisi olma özelliği ile anılıyor. İzmir ise “kurtuluşun ve kuruluşun simge kenti” olarak biliniyor. Elbette Ege Bölgesi’ni de genel anlamda bu özellikler ile birlikte anmak ve ortaklaştırmak gerekiyor. 

Tıpkı CHP’nin günümüzde siyasal muhalefetin ana gövdesini oluşturduğu gibi, Ege ve Egeliler de günümüz Türkiye’sinde genel olarak muhalefetten yana tavır alıyorlar ve siyasal muhalefetin ana damarını oluşturuyorlar. Hele Batı Anadolu’nun merkezi konumundaki İzmir, yıllardır muhalefetin başını çekiyor. 22 yıldır ülkeyi yönetmekte olan anlayışa karşı siyasal direnç gösteriyor. Bu tavrına koşut olarak, bunca zamandır yapılan her seçimde ana muhalefet CHP’ye ve onun adaylarına destek veriyor. İktidarın tüm baskılarına ve hamlelerine karşın, İzmir’in ve İzmirlilerin bu siyasal duruşu hiç değişmiyor. 

SİYASETTE VE YEREL YÖNETİMDE ‘İZMİR MODELİ’ 

İzmir’in ve İzmirlilerin bu siyasal duruşunda, tavrında; elbette geçmişten günümüze uzanan süreçte yapılan siyasal çalışmaların, verilen örgütsel emeklerin de payı var. Siyaset alanındaki bu çabalar ve uğraşılar, bir zamanlar “İzmir modeli” olarak anılırdı. Sonraları bu anlayış ve yaklaşım yerel yönetimlere de taşındı. Sonuçta hem siyaset alanında ve hem de yerel yönetim alanında, özgün bir “İzmir modeli” oluştu. 

Uzun zamandır İzmir’de ve Ege’de, özellikle siyaset alanında ana muhalefet partisinin irtifa kaybettiğine ve dağınıklık yaşadığına tanık oluyoruz. Bu nedenle CHP’nin İzmir’de ve Ege’de hızla toparlanması, tepeden tırnağa yeniden yapılanması gerekiyor. İşte yerel seçim sürecinin, bu bağlamda yeni bir sayfa açabileceğini ve olumlu anlamda yeni bir kaldıraç olabileceğini vurgulamak istiyoruz. Üstelik partide yaşanan değişim hareketinin ve Ege’den yetişen, İzmir’i ve Ege’yi çok iyi tanıyıp bilen yeni CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu konuda önemli bir şans olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda Özel’in de partideki ve siyasetteki başarısını kalıcılaştırıp büyütmek üzere, İzmir’i ve Ege’yi çok önemsediğini biliyoruz. 

İZMİR’İ TOPARLAMAK, EGE’Yİ KUCAKLAMAK 

Yeni CHP yönetimi, birçok nedenle, İzmir’e ve Ege’ye özel bir ilgi ve duyarlılık göstermek zorundadır. CHP’nin hem siyaset hem yerel örgütlenme ve hem de yerel yönetim alanında, güçlü bir toparlanmaya ihtiyacı vardır. CHP, İzmir’de yeni bir sayfa açmalı ve tümüyle yeniden yapılanmalıdır. Başta büyükşehir olmak üzere, yerel yönetimlerdeki adaylaştırmalarda da bu ihtiyaca koşut yapılanmanın temel taşları örülmelidir. 

Ana muhalefet CHP, Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan ve siyaset alanında “CHP’nin amiral gemisi” olarak tanımlanan İzmir’den bütün Ege’ye mesaj vermeli ve yerel, bölgesel politikalar üretmelidir. Önümüzdeki dönemde yalnızca İzmir’le yetinmeyip aynı zamanda bütün Ege’yi kucaklayabilecek ve güçlü yerel politikalar, projeler geliştirebilecek birikim ve donanımda, yeni siyaset ve yerel yönetim yapıları oluşturulmalıdır. İzmir’in güçlü sol ve sosyal demokrat siyaset geleneği, bunu yapabilecek siyasal birikime, donanıma ve deneyime sahiptir. Yeter ki bu ihtiyaç görülsün ve içselleştirilip gerekleri hayata geçirilebilsin.

Yıllardır CHP siyasetine en güçlü desteği veren İzmir ve Ege, doğrusu böylesine özenli bir ilgiyi ve duyarlı yaklaşımı çoktan hak ediyor. Bakalım ana muhalefet CHP’nin yetkili kurulları, örgütleri bunun gereklerini tam anlamıyla benimseyip hayata geçirebilecekler mi? Önümüzdeki günlerde hep birlikte izleyip göreceğiz.

URLA’DA KAYYUM UYGULAMASI!

Yerel yönetimlerde kayyum uygulamaları, öteden beri hep eleştiri konusu olmuştur. Seçimle ve halkın tercihleriyle işbaşına gelmiş belediye başkanlarının yerine, merkezi idare tarafından atanmışların göreve getirilmesi, hiçbir zaman tercih edilmez ve halk tarafından da kabul görmez. 

Hayatın pratiğinden süzülüp gelen bu siyasal gerçeklik, hiçbir zaman unutulmamalı ve merkezi idarelerle onların görevlendirdiği kayyumlar tarafından hep göz önünde tutulmalıdır.

İzmir’in Urla ilçesinde kayyum olarak görev yapan ve belediye başkanlığı görevini de yürüten kaymakamın, belediyeye ait bazı bina ve arazileri 10 yıllığına ihaleye çıkarmak istemesi tepkiyle karşılandı. Başta CHP’liler olmak üzere, Urlalılar, “yangından mal kaçırırcasına” olarak tanımladıkları bir aceleyle yapılmak istenen uygulamaya karşı çıkıyorlar. 

Bir işin hukuken mümkün olması, o işin mutlaka uygun olduğunu ve doğru zamanda, doğru biçimde yapıldığını göstermez. Bir de demokratik yönetim anlayışının ve siyaset etiğinin gerçeklikleri vardır. Yerel seçime 3 aydan az bir süre kalmışken ve Urla’da halkın tercihleriyle yeni bir belediye başkanı ve yönetimi seçilecekken, 10 yıl kentin ve belediyenin yazgısını belirleyecek uzun erimli bir işe kalkışmak, hiçbir biçimde savunulamaz. Doğru ve etik olan, böylesine uzun erimli ve bağlayıcı bir işi yeni yönetime bırakmaktır. 

Hiçbir baskı, dayatma ve bazı siyasi çevrelerin olası talepleri, zorlamaları; aklın, bilimin, etik anlayışın ve hayatın gerçekliklerinin önüne geçmemelidir, geçirilmemelidir. Aklın yolu birdir. 

Olması gereken, böylesi uzun erimli kararların ve uygulamaların, halkın oylarıyla yeni seçilecek başkanlara ve yönetimlere bırakılmasıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hak, hukuk, adalet 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları