“Daha önce ulusal takım antrenörüyken mahkemelere gittiğimizde gidemezsin diyenler, bugün mahkemelerden karar bekliyor. Suç yokken suçlu arayanlar, suçlu varken suçluyu bulamıyor. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Ülke futbolunu yönetenlerle ilgili kuşkularım var. Bu arada ülkemizde ne futbolcu ne de antrenörler futbolda söz sahibi. Yani futbolun sahibi yok.”

Bildiğiniz gibi, bu sözlerin sahibi Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş. Şenol Hoca’nın bu zehir zemberek sözleri yenilir yutulur cinsten değil. İlk bakışta felsefi bir yaklaşım içerse de bazı gerçekler, bazı insanların suratına çarpıyor adeta. Zamanında benzer bir yaklaşımda Özkan Sümer de bulunmuştu. O günlerde Trabzonspor Başkanı olan Sümer, Futbol Federasyonu’nun uygulamaları sonunda başkanlıktan istifa etmiş “Suçluyu bulmazsanız suç, suçsuzların üzerinde kalır” demişti.

Ülkemizde suç işleyen gerçekten cezasını çekiyor mu tam bilmek zor. Cezalarını çekseler bile, ödül gibi bir yaşam sunuluyor sonradan. Kaçakçılıktan hüküm giyenler, cezasını çektikten sonra televizyonların ve gazetelerin aranan yorumcusu olabiliyor. Uluslararası danışıklı dövüşe katılan futbolcular rahatlıkla ulusal takıma seçilip forma giydirilebiliyor. Yine basına kol kaldıranı, adı futbolda danışıklı dövüş soruşturmasında geçen oyuncuları ulusal takıma alıp koluna kaptanlık bandını takabiliyoruz.

Bu durumda ‘yapanın yanına kâr kalıyor’ düşüncesi hâkim oluyor topluma. Oysa bu oyuncular en azından ulusal takıma alınmasa hem kendilerine, hem arkadan gelen oyunculara, futbolcu adaylarına hem de topluma olumlu ileti verilmiş olmaz mı? Böylece suç işleyenlere hem yasal hem de toplumsal bir karşı duruş biçimlenir, birilerinin canı yansa da gelecekte daha temiz bir futbol ortamı yaratılır, işlenen suç suçlunun üzerinde kalır.

Sorunları cezalarla, tutuklamalarla ve hak mahrumiyeti vererek çözmeyi kanıksadığımız şu günlerde Şenol Hoca’nın sözlerinde suç unsuru yok mu? Futbolun sahibinin futbol federasyonu olduğu bilindiği halde futbolun sahipsiz olduğunu söylemek de ne demek? Türkiye’de ne zamandan beri futbolcular ve teknik adamlar futbolun sahibidir? Hep demiyorlar mı “Futbol, futbolcu ve teknik adamlara bırakılmayacak denli büyük bir endüstri oldu”. Ah Şenol Hocam! Televizyon üreten emekçiler fabrikanın sahibi mi ki, futbolun üreticileri futbolcular ve teknik adamlar futbolun sahibi olsun...